4.

2.6K 295 182
                                    

Minho, yüksek sesle konuşan sınıf arkadaşlarına göz devirip kafasını sıraya yasladı. Kendisi uykusuzluktan ölürken diğerlerinin nasıl bu kadar enerjik olduğunu bilmiyordu.

'Bir kaç ders uyursam sorun olmaz' diye düşünerek gözlerini kapattı. Fakat sınıfın kapısı sertçe açıldığında gözlerini açıp hızla kafasını kaldırdı. Jisung, sabahki keyifli yüzünün aksine sinirli bir ifadeyle kendisine doğru geliyordu.

Minho o an bir şeylerin ters gittiğini anladı. Onu bu kadar sinirlendirecek ne yaptığını düşündü. Aklına dünkü olay geldiğinde olduğu yere çakıldı. Unuttuğunu düşünmüştü ama o unutmazdı.

Mavi saçlı olan sıranın yanına yaklaştı. Minho çekinerek ona baktı.

"Kalk." sesi aceleci çıkmıştı.

"Ne oluyor Ji-" konuşmasını bitiremeden, Jisung onun kolunu tutup ayağa kaldırmıştı.

Minho orantısız güç nedeniyle boşluğa düşecek gibi olsa da, sonunda toparladı. Yere daha sağlam bastı. Önünde hızlı hızlı yürüyüp, kendisini de çeken çocuğa bakarken kafasında söyleyeceklerinin sağlamasını yapıyordu.

Han Jisung, her zaman kibirli bir çocuk olmuştu. Oyuncaklarını paylaşmayı sevmezdi. Minho bu yüzden onun sinirini anlayabiliyordu çünkü bu hep böyle olmuştu. Onlar sevgili değildi ama iş başkalarıyla görüşmeye geldiğinde, mavi saçlı çocuk tam anlamıyla çıldırıyordu. Oyuncağını kaybetmek istemiyordu.

Koridora çıktıklarında derin bir nefes alıp kolunu diğer çocuktan kurtardı Minho. Neyse ki kimse yoktu onları izleyen. Gözlerini kapatan kızıl saçlarını geriye doğru ittirdi. Çekinmesine rağmen dik bakışlarıyla mavi saçlı çocuğa bakıp, "Neden beni oradan oraya çekiştiriyorsun?" dedi.

Jisung onun korktuğunu gözlerindeki ifadeden anladı. Sürekli saçlarını dağıtıyor, alt dudağına dişleriyle işkence yapıyordu. Kızıl saçlının korktuğunda ya da çekindiğinde böyle yaptığını bilirdi.

"Neden mi?"diyerek sinirle güldü. Dudaklarını yaladı ve yüzünü Minho'ya biraz daha yaklaştırdı. "Sence dün olanları bana seks ile unutturabileceğini mi sandın?"

Minho yutkundu ama konuşmadı, Jisung şu an kızgındı ve eğer biri alttan almazsa bu tartışma kolayca büyüyebilirdi.

"Dilini mi yuttun?"diyerek kızılın kendinden kaçırdığı gözleri yine kendi üstüne sabitledi. "Oysaki dün gece gayet iyi kullanabiliyord-"

"Bir şeyi mi bölüyorum?"alaycı bir ses mavi saçlının lafını tam ortadan bölerken ikisi de sesin geldiği yere döndüler.

"Hyunjin?"Minho şaşkınca kendisine bakan sarışının adını söyledi. Hyunjin ona göz kırptı ve bu Jisung'u daha çok çıldırttı. Koridorda şu an sadece üçü bulunduğundan dolayı hareketlerinden çekinmedi.

"Sen karışma sikik!"diyerek elleri sarışının omuzlarını buldu ve itti. Hyunjin bu ani baskıyla hafifçe gerilese de bozulmadan gülümsedi. Mavili olan ona göre fazlasıyla ateşliydi.

"Sakin ol, zengin çocuk. Minho'nun daha fazla korkmasını istemeyiz, değil mi?"diyerek kızıl saçlı olanın korkmuş yüzünü işaret etti. "Minho, yanıma gelir misin?"

Hyunjin'in ricasıyla onun yanına doğru ilerledi Minho. Ona göre bu şuanlık en doğru bir tercihti. Ama bu mavi olanı sakinleştirmedi, aksine daha fazla bozulmasına neden oldu.

"M-minho?"Ardından tavrını soğuklaştırdı. "Sakinleştiğinde Minho ile konuşmana izin verebiliri-"

Sarışının özgüven dolu sesi de bu sefer kızıl olan tarafından kesildi. "İzne ihtiyacım yok. Fakat onu duydun, Jisung." diyerek kırık bir şekilde kendisine bakan gözlere döndü. "Lütfen sakinleştiğin zaman konuşalım."

Hyunjin onun bu tavrına dudaklarını öne çıkararak cevap verdi. Jisung'u lafıyla alt edecekken Minho onu alt etmişti.

Minho bir süre Jisung ile bakıştı. Aslında ikisi de sebepsizce tartışıyorlardı şu an. Minho, Hyunjin'e yaklaşmamıştı. Hyunjin ona dokunmuş ve bu dokunuş Jisung'u çıldırtmıştı.

Fakat ikisi de birbirinin yatak arkadaşından daha fazlası değildi. Öyleyse eğer, kahrolası mavi saçlı olanın derdi neydi?

"Siz ikiniz..."diyerek kafasını sabır dilercesine yukarı çevirdi Jisung. Gözleri kısa bir süre kapandı ve derin nefes aldı. Adem elması hareket ederken yan profili harika bir manzara sunuyordu diğerlerine.

Jisung ofladı ve kendisine bakan iki çift meraklı göze döndü. Siniri tekrar artmaya başlarken gözleri karardı.

"Sikeyim sizi!"

Ardından koridorda ters yönde, çıkışa doğru ilerlemeye başladı. Eve gidecekti, cidden sakinleşmesi ve bir süre düşünmesi lazımdı.

Hyunjin onun bu sözüne karşı yutkunmamaya ve içinden geçirdiği sözlere engel olmaya çalıştı. Yanında kızıl saçlı varken giderek uzaklaşan mavi saçlıyı düşünmemeliydi.

Minho'nun durumu ise farklıydı, daha duygusal düşünüyordu. Jisung sinirlenirdi, evet hatta sevişmeleri bile buna temelini dayandırırdı. Ve asla dışarıya yansımazdı bu enerji.

Sarışın ikisininde düzenini bozmuştu. Ve bu iyiye mi yoksa daha kötüye mi gidecekti, üçününde bir fikri yoktu.

____

diana & rain

love is (not) easy •hyunhosungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin