Dersin bittiğini ilan eden zil sesi çaldığında kalemini sıranın üzerine bıraktı, Hyunjin. Fizik dersinden gerçekten nefret ediyordu.
Yanındaki beden aklına geldiğinde gözlerini oraya çevirdi. Mavi saçlı çocuk, sıraya başını koymuş uyuyordu. Elinin baskısı yüzünden şişkin yanakları daha da belirginleşmiş, pembe dudakları aralanmıştı.
Uyanıkken yüzünde bulunan kendini bilmiş ifade yerini tam anlamıyla masumluğa bırakmıştı.
Hyunjin karşısındaki manzarayı soluksuz izledi.
Nasıl bu kadar yakışıklı ve masum gözükebilirdi ki? Aksine, o tam anlamıyla yürüyen kibirdi.
Yan yana oturmak planlarında yoktu. ani bir şekilde gelişmişti. Hyunjin, Minho'nun yokluğunda Jisung'un yanında oturmak istediğini söylemiş, mavi saçlı ise beklenilenin aksine karşı çıkmamıştı.
Tek yaptığı 'ne yapmaya çalışıyorsun?' der gibi bakmaktı.
Yüzünü gölgeleyen mavi saçları geriye doğru ittirmek için elini kaldırdı, sarı saçlı. Pekala, elbette bunu yapabilirdi.
Parmaklarını yavaşça yüzüne doğru götüreceği sırada gözlerini açan çocuk yüzünden irkilip elini hızla indirdi.
Jisung onun indirdiği eline kısık gözlerle baktı. "Ne yapıyorsun?" Tüm ders boyunca uyuduğu için sesi biraz pürüzlü çıkıyordu.
Hyunjin ellerini dizinin üstünde yumruk yapıp, "Saçların gözünün önüne geliyordu," dedi gergince gülümserken.
Kabız olmuş bir su aygırı gibi gözüktüğüne emindi. Çünkü dudaklarını gülümsemek için bir hayli zorluyordu. Yanak kasları ağrımaya başlamıştı.
Jisung onun zoraki gülümsemesine yüzünü buruşturdu. "Yüz ifadeni düzelt, korkunç gözüküyorsun," şaşırmadan göz devirdi sarı saçlı. "Asıl sen korkunç gözüküyorsun. Yüzün balon gibi şişmiş ve korku filminden fırlamış gibisin."
Mavi saçlı olandan ters bir tepki beklese de, o Hyunjin'i şaşırtarak güldü. "Sanırım tek kusurum, uykudan uyandıktan sonraki şiş yüzüm," dedi alayla.
Hyunjin onun ego tatmin edici olan cümlesine iğrenir gibi yaptı. "Ciddi misin?"
Çünkü aslında, şu anda kusursuz gözüküyordu. söylediklerinin aksine.
Jisung başını onaylar anlamda salladı ve ayağa kalktı. Hyunjin'in ona yol vermesini bekledi. "Nereye gidiyorsun?" Ayakta dikildiği için kafasını kaldırarak göz teması kurmaya çalıştı.
"Kantine gidiyorum," sonra ona açıklama yaptığını fark ettiğinde duraksadı. "Çekil şuradan artık."
"Ben de gelebilir miyim?" dedi hâlâ çekilmeyerek.
Jisung onun sorduğu soruyla derin bir nefes aldı. Tek istediği huzurlu bir gün geçirmekti, sinir hastası olmak değil. Fakat bu, sürekli peşinde dolaşan sarışın piç sayesinde imkansızdı.
Uzatmak istemedi. Nasıl olsa hyunjin dediğini yapıp peşinden gelecekti. Jisung, birkaç gündür tanıdığı kadarıyla onun inatçı biri olduğunu kolaylıkla söyleyebilirdi. "Gel," dedi sadece.
Hyunjin sırıtıp ayağa kalktı ve geçmesi için yol verdi. "Teşekkür ederim." dedi yanından geçip giden çocuğa. "Ya da etmem." Onu arkasında bıraktığı için sinirlenmişti.
Koridora çıktıkları sırada Jisung önde ellerini cebine koymuş ilerliyor, Hyunjin de hemen arkasındaydı.
Hyunjin aralarındaki birkaç adımlık mesafeyi kapattı. "Neden böyle bakıyorlar?" Diye sordu koridorda kendilerine bakan öğrenciler için.
Jisung onun baktığı yöne bakıp omuz silkti. "Bilmem... Uzun süredir Minho harici biriyle yalnız kalmıyorum, bu yüzden olabilir." Neden sürekli ona açıklama yapmaya çalışıyordu ki?
Sarı saçlı düşünceli bakışlarıyla, "Anladım..." diye mırıldandı dalgınca. Aklı kızıl saçlıya gitmişti. Her ne kadar merak etmemelerini söylese de hastaydı ve durumunu merak etmekten alıkoyamadı kendini.
Sormakla sormamak arasında kaldı. Jisung'un onu terslemesi umurunda değildi ama kavga edecek enerjiyi kendinde bulamıyordu.
Yine de merakını bastırmak için dudaklarını araladı. "Minho... Daha iyi midir?" Kantine inmek için merdivenleri inmeye başlarken biraz duraksadı Jisung.
"Merak etme, yarına gayet dinç bir şekilde okula döner," diye cevapladı. Göz teması kurmasalar bile Hyunjin, mavi saçlı olanın biraz daha yumuşak davrandığını anlayabiliyordu.
Kantinde fazla kalabalık yoktu, Hyunjin hızlı bir şekilde masalardan birine otururken Jisung ona sordu. "Bir şey istiyor musun?" İlgisiz bir şekilde sormaya çalışsada, karşısında ona parlayan gözlerle bakan sarı saçlıya kayıtsız kalmak zordu.
"Gerçekten mi?" Diye heyecanla sormasıyla Jisung gözlerini devirdi. "Boşversene." Tam arkasını dönüp ilerleyecekken Hyunjin arkasından seslendi. "Sıcak çikolata, lütfen."
İlerlemeye devam eden mavi saçlı dudaklarının kıvrılmasına engel olamadı. Aslında sarışın o kadar da kötü sayılmazdı.
Jisung'un arkasından sırıtmaya devam eden sarı saçlı çocuk ise etrafa göz gezdirdi. Uzun zaman sonra sakin bir yerde bir şeyler içmek güzeldi. Yeni okulundaysa 'muhteşem ikili' sağolsun, fazlaca hareketli bir ilk hafta geçirmişti.
Yine de eski okulundan bin kat daha iyiydi. Bunu inkar edemezdi, bu düşüncelerle gülümsemesi solarken derin bir nefes aldı. Hala oradaki anılardan kurtulmuş sayılmazdı.
Öyle ki, yanına gelen Jisung'u bile sıcak çikolatasını önüne koyana koyana kadar fark etmemişti. Hemen yüzüne az önceki gülümsemesini yerleştirip içeceğini yanına doğru çekti.
Jisung ondaki durgunluğu anlamış olmalı ki sormadan edemedi. "Bir şey mi oldu?" Hyunjin hızlıca başını iki yana salladı. "Hayır, hayır. Sadece eski okulum aklıma gelmişti."
Jisung da kendi portakal suyunu içerken onun devam etmesini bekledi. Açıkçası pek dikkatini çeken bir konu olduğu söylenemezdi ama sarı saçlı olanı bile sessizleştirmişti. Dinlemekle bir şey kaybetmezdi.
"Eski okulum burası gibi değildi, açıkçası maddi durumu iyi bir aileden geliyorum ve okulum da öyleleriyle doluydu." Sıcak çikolatasını karıştırarak kendisine gözlerini dikmiş olan mavi saçlıdan kaçınmaya çalıştı.
"Her ne kadar kimseyle sorunum olmasa da bir gün yanlışlıkla bir şeye tanık oldum," dalga geçercesine güldü. "Genelde yanlışlıkla bir şeylere dahil olurum ve zararlı olan da ben çıkarım."
Kuruyan dudaklarını yaladı ve Jisung'un dikkatini oraya vermesini sağladı. Yine de bu tavrını gözlerini kaçırarak yaptığı için onu görmesi mümkün olmamıştı.
"Şanssızsın yani," diyerek yorum yaptı Jisung. Hyunjin de onaylayan mırıltılar çıkardı ve kıkırdadı. "Belli olmuyor mu?"
O sırada ikisi de aynı anda gözlerini birleştirdiler. Hyunjin hipnotize olmuşçasına gözlerini mavi saçlı olandan çekemezken etrafında olan gürültünün uğultuya dönüştüğünü hissedebiliyordu.
Jisung için ise durumlar biraz daha farklıydı, Minho dışında kimseyi en ince ayrıntısına kadar incelememişti. Şimdi ise sarışının dolgun dudaklarının kıvrımlarına kadar onu tanıyabiliyordu.
Mavi saçlı olan yutkunup gözlerini bu gerilimden ayırdı. İçeceğinden birkaç yudum alarak Hyunjin'in de öyle yapmasına izin verdi.
"Ee, bahsettiğin," ardından kelimeye vurgu yapmak için birkaç saniye bekledi. "Yanlışlıkla tanık olduğun şey de neydi?"
Hyunjin'in dudakları düz bir çizgi haline geldi ve gözleri de donuklaştı.
"Müdürün oğlunu, uyuşturucu satarken gördüm."
—
son kismi hic diana ile konusmamistim ama o da sasirir herhalde umarim kotu olmamistir ✋🏻😭 -raindiana & rain
ŞİMDİ OKUDUĞUN
love is (not) easy •hyunhosung
Fanfic"minho ve jisung, okula yeni gelen hyunjin ile ilişkilerini gözden geçirmek zorunda kalır." -threesome tops! hyunjin & jisung bottom! minho [wattpaddeki ilk Türkçe hyunhosung ficidir]