2.

2.8K 318 221
                                    

Minho beline sarılan kolların sahibine sırtını dayayıp okulun kantininde oturmaya devam ederken ortamdaki sohbetten kendini soyutlamıştı. Yanında oturan gencin kokusunu içine çekerek gözlerini kapattı.

"Uykun mu geldi?" kulağını okşayan nefesle beraber gözlerini açıp arkasına döndü.

Jisung saçlarını okşarken başını eline doğru yatırıp "Biraz," diye mırıldandı. Şu an tam anlamıyla uysal bir kedi gibi gözüküyordu.

Jisung onun saçlarıyla oynamaya devam ederken "İstersen seni evine bırakabilirim? Hocaları hallederiz." diyerek ondan gelecek olan cevabı beklemeye başladı. Yorgun olduğunun farkındaydı. Aslında Minho'nun bugün okula gelmesinin saçma olduğunu düşünüyordu.

"Hayır gerek yok, devamsızlık yapmayı sevmediğimi biliyorsun." yüzünü buruşturup önüne döndü.

Jisung onun ifadesine ve ima ettiği şeye sırıtarak, "Bilmez miyim, bebeğim." dedi.

Minho ona cevap vereceği sırada masada yükselen sesler yüzünden durdu ve kendilerine seslenen arkadaşlarına baktı.

"Lütfen artık bizimleyken birbirinizle ilgilenmeyi kesin, zaten sürekli görüşüyorsunuz," Felix'in ortaya attığı fazlasıyla sitem bulunduran cümleden sonra diğerleri de onu onayladı.

Arkadaşlarının bu hallerine fazlasıyla alışık olsalarda, bir ortama girdiklerinde kendilerini soyutlamalarını sevmiyorlardı. Tam takım olarak toplandıkları tek öğle yemeklerini de bitişik olarak geçiriyorlardı.

Jeongin sarı saçlıya arka çıkıp, "Yüzünüzü anca görüyoruz, gördüğümüzde de birbirinizden ayrılmıyorsunuz," dedi.

Minho onların söylediklerine göz devirirken, Jisung "çok konuşuyorsunuz." diye homurdanmıştı. Onlara hak verse bile sesli dile getirmeye hiç niyeti yoktu.

"Birazdan Chan'in kuzeni gelecek." Seungmin sevgilisinin koluna sarılmış, ikiliye hitaben konuşmuştu.

"Chan'in bir kuzeni mi var?" diyerek kaşlarını kaldırdı Minho.

"Günaydın Minho, tabiki var! Hatta-" devam edeceği sırada Chan sevgilisinin cümlesini yarıda kesti.

"Geldi."

İkili, Chan'in baktığı yöne doğru döndüklerinde gerçekten şaşırdılar. Hatta öyle ki, Minho ağzının içinden ufak bir 'yok artık' cümlesinin kaçmasına engel olamamıştı.

Sınıflarına yeni gelen sarışın cüretkar çocuğun en yakın arkadaşlarından birinin kuzeni olduğunu bilmiyordu.

Jisung'un yan tarafında oturan Jeongin, "Onu tanıyor musun Hyung?" diye sorduğunda ona döndü.

Başıyla onaylayıp, "Bizim sınıfa nakil oldu." dedi kısaca. Diğerleri onunla tanışırken, Minho yanındaki mavi saçlı çocuğun tepkisine baktı. Düşündüğü gibi, Jisung hiçbir tepki vermeden donuk gözleriyle sarışın çocuğa bakıyordu.

"Neden ona öyle bakıyorsun?"

Jisung gözlerini Hyunjin'den ayırmadan konuştu. "Bilmiyorum, onun sana olan bakışlarını sevmedim." kuruyan dudaklarını diliyle ıslattı.

"Baksana hyung, sanırım babacığın seni kıskanıyor." Jeongin tekrar ikilinin konuşmasına dahil olduğunda, Jisung sinirle masadaki su şişesini ona fırlatmak için hamle yaptı.

Jeongin korkuyla Felix'i kendine siper edip, "Jisung hyung napıyosun? Az kalsın yakışıklı yüzümü dağıtacaktın." dramatik bir tavır takınıp eliyle yüzünü okşamaya başladı.

Jisung omuz silkti. Onlar aralarında tartışırken Hyunjin çoktan masaya oturmuş hatta sohbete bile dahil olmuştu.

"Nasılsın Hyunjin? Alışabildin mi sınıfına falan?"

Hyunjin yüzünden eksik olmayan gülüşüyle "Evet Chan hyung gayet eğlenceli insanlar var, sanırım düşündüğümden daha çabuk kaynaşacağız." sözlerini bitirirken mavi saçlıya baktı.

Onun yaptığı ima Jisung'un sinirlerinin belki biraz daha gerilmesine sebep oldu. Kendi kendine homurdanıp, sahiplenme içgüdüsüyle Minho'nun beline sarılmış ve onu kendisine çekmişti.

Minho olanları anladı. Jisung'un siyah ojeli olan ellerini tutup onu yatıştırmaya çalıştı.

"Sakin ol, bu kadar gerilmene gerek yok." Rahatlatıcı ses tonu ve boynuna kondurduğu minik öpücükler başarıyla sonuçlandı.

"Bu çocukta bir şey var Minho, sınıfta da bize olan bakışlarını görmedin mi?"

Kızıl saçlı çocuk başıyla onaylarken, "Bilmiyorum... Belki de sadece homofobiktir?"

"O zaman neden sana altına almak istermiş gibi bakıyor?" Minho, Jisung'un dediğiyle istemsizce öksürdü ve böylece bakışlar saniyelik de olsa ona döndü.

Herkes tekrar sohbete dönerken Jisung'un donuk bakışlarına döndü. Kısık bir sesle cevap verdi.

"Saçmalıyorsun."Jisung alaylı bir şekilde gülümsedi ve yanından kalktı. Ayağa kalkıp kendine merakla bakan gözlere döndü.

"Eve gidiyorum, yeterince burada vakit geçirdim."diyerek arabasının anahtarını cebinden çıkardı. Minho, herkes Jisung'un gitmesini sessizce izlerken yutkundu. Onun ne suçu vardı ki? Hem öyle olsa bile, onlar sadece yatak arkadaşlarıydı. Jisung niye böyle davranmıştı?

Mavi saçlı kantinden uzaklaşarak görüş alanlarından çıktı. Kızıl saçlı yanındaki boşlukla üzgün bir hale bürünürken sarı saçlı hedefini oraya çevirdi.

Tam karşısında oturan Hyunjin bu sefer Minho ile sohbet başlatmaya çalıştı. "Sanırım tartıştınız, hmm?"diyerek dudaklarını üzülmüşçe öne çıkardı.

"Hayır, biz ufak şeyler için tartışmayız."dedi Minho gardını düşürmemeye çalışarak. Sarışın çocuktan hoş bir izlenim almamıştı ve açık vermeye de niyeti yoktu.

"Sevgili değilsiniz çünkü hyung,"Jeongin şakayla karışık onların sohbetine dahil olurken ölümcül bakışlarını ona yöneltti Minho. Jeongin odağını uyarıyı alarak başka tarafa çevirirken Hyunjin dudaklarını gülmemek için birbirine bastırdı.

"Sevgili değilsiniz ama öyle davranıyorsunuz..."diyerek elindeki bitmiş kahvenin karton kutusuyla oynamaya başladı sarışın olan. Bu cümleye karşı Minho sinirli bakışlarını ona sabitledi.

"Bunun seni ilgilendirdiğini sanmıyorum."diyerek ayağa kalktı. Changbin ve diğerlerinin bakışı bu sefer de ona dönerken yarım ağızla gülümsemeye çalıştı.

"Ben de eve gitsem iyi olacak, iyi hissetmiyorum." Hepsi başıyla onaylarken çıkışa doğru ilerledi. Kolunda hissettiği ani baskıyla irkilip soluna döndü.

"İyi anlaşalım, Minho. Seni sevdim."diyerek yanağından makas aldı Hyunjin. Tam çıkışta oldukları için kimse görmemiş olacak ki Minho tepkisini geciktirdi.

Kolunu ondan hızla kurtardı ve gözlerini kaçırdı. "Bir daha bana dokunma."

Bu sefer ters yöne ilerledi ve yanaklarında oluşan bu sıcaklık hissini umursamamaya çalıştı. Okuldan çıktığında derin bir nefes aldı. Otobüs durağına doğru yürümeye başlarken ofladı.

Jisung ile beraber gitmeliydi.

diana & rain

love is (not) easy •hyunhosungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin