Minik bir adımla Poyraz'a daha fazla sokuldum. Bu manzara fazla kasvetliydi. Oysa ne kadar güzeldi günümün başlangıcı. Önümde annem, Poyraz'ın annesi (ya da kaynana mı demeliyim?), yanı başımda bekleyen Poyraz ve karnımda biricik oğlumuz. Sessizlik. Bu sahnede tek sorun henüz dört buçuk aylık olan oğlumuzdan annelerimizin haberi olmamasıydı. Nasıl olabilirdiki zaten? Yine de ben burada bir haksızlık görmüyordum . Onlar bana koca bulurken söylememişti. Kendi içimde şoparlaşmayı kesiyorum. Tamam, kızıma ne kadar saçma bir şey yapıp onun evlendirsem de bana hamile olduğunu söylemesini isterdim. Katılamadığım soğuk sohbetten uzaklaşmak için yavaşça ayağa kalkıp merdivenlerden çıkmaya başladım. Midemin hafif bulantısı ve başımın dönmesini bu ortamda Poyraz'a göstermeye niyetim hiç yoktu. Üzerimde ki kalın mont büyüyen karnımı örttüğünden henüz anlamasalarda bugün bu iş halledilecekti. Odama girip kendimi sırt üstü yatağa attım. Beynimde ki tüm nöronlar isyan ederken üzerimde ki monttan kurtuldum. Beş dakikanın ardından Poyraz'da geldi odaya.
''Hayatım iyi misin?''
''İyiyim, nasıl söyleyebiliriz onu düşünüyorum.''
''Düşünmene gerek yok. Onlar bizim ailemiz. Direk söyleriz. Eğer istemiyorsan bende söylerim.''
''Tamam, hadi aşağı inelim. En son hatırladığım kadarıyla annelerimiz bizim kadar iyi anlaşamıyordu.''
''Kimse bizim kadar iyi anlaşamaz.''
''Tabiki.''
Merdivenlerden indiğimizde ikisi de yemek masasında bizi bekliyorlardı. O bakışları minik bir tartışmanın ortasında olduğunun ipucuydu. Annemin o ela gözleri kıpkırmızı olursa hiç şaşırmam. Karnımdaki devasa büyüklüğü fark etmemelerinin nedeni didişmekten olsa gerek. Yemek masasına oturduğumuzda gözler önce bana sonra Poyraz'a döndü. Ben daha ağzımı açamadan annem konuşmaya başladı.
''Rüya kızım artık bu evden tamamen kurtulmanın vakti geldi. Süreniz doldu. Her şey halloldu. Zaten neler olduğunu biliyorsun. Uzatmaya gerek yok. Araba dışarıda bizi bekliyor.''
''Ne?!''
Poyraz daha önce bunları duymuş olmalıydı. Tepkisiz kalması çok saçmaydı. Annesiyse pek hoşnut görünmüyordu açıkçası.
''Ne ne kızım?''
''Ama ben hamileyim.''
Bu şaşkınlıkla ağzımdan dökülen kelimelerin farkında değildim. Açıklama yapmadan bunu söylemem annemi çıldırtacaktı sanırım. Birkaç dakika şoku atlatamadı ama sonra düzelip Poyraz'un üzerine atladı. Evet, bu sessizliğinden daha sağlıklı bir tepki...
''Sen ne cüretle kızıma tecavüz edersin serseri oğlan. Nasıl o kirli ellerini kızıma..''
''Anne sus! Birbirimizi sevdiğimizi biliyorsun. Karnımdaki bebeği severek ve isteyerek doğuracağım.''
Nefes almayı unutarak saydıran annem bir an derin bir nefesi içine çekip, sandalyesine oturdu. Daha sonra hava almam gerekiyor deyip dışarıya çıktı. Sanırım birkaç güne geri dönerdi. Bu şok ona fazlaydı bile.
Poyraz kedi gibi bir kenarda pusmuş dururken bende Poyraz'ın annesiyle yan yanaydım. Ben onla en az üç gün dalga geçmez miyim ama?
''Bana tosun gibi bir oğlan bağışlayacağınız için çok sağ olun kızım.''
''Teşekkür ederiz Nur anne.''
''Sen gelsene bir benle mutfağa kadar, biz bir konuşalım kadın kadına.''
Peşinden mutfağa girdim ve merakla söyleyeceği şeyleri dinledim.
''Bebeğin zeka gelişiminde hamileliğin ilk 3 ayı çok önemlidir bak kızım anlarım bu işlerden ben.''
''Tabiki,siz de annesiniz.''
''Anne olmakla bitmez o iş sadece.''
''1. ve 3. aylar arasındaki dönemde beslenme oldukça önemlidir. Erken dönemde beyin gelişimini etkileyen biyolojik etkenlerin başında beslenme gelir. Bebek ve çocuklarda hızlı büyümenin ve zihinsel gelişimin desteklenmesi için gerekli besinlerin sağlanması çok önemlidir. B vitamini, bilişsel gelişim üzerinde etkilidir. Balık yağı var çantamda veririm. B12 vitamini eksikliğinin çocuklarda algı, düşünme ve dikkat sorunlarına neden olduğu bilinir. B12 vitamini; dana eti, dana karaciğeri, böbrek, süt ve süt ürünleri, peynir, yumurta, midye, dil balığı, ringa balığı, uskumru ve sardalya gibi hayvansal besinlerde bol miktarda bulunur. Sana yarın getireceğim balıklardan bol bol ye bak. Hem..''
İçeri giren Poyraz'la annesinin sözü kesildi. Allah'ım çok şükür.
''Anne ne yapıyorsun Rüya'ya burada sen? Kız yarım saate kadın doğum uzmanı olacak.''
''Sen anla-''
''Anne senin konkenin yok muydu?''
''Ayyy, hemen gidiyorum ben.''
Annemizi uğurladıktan sonra nihayet baş başa sakince kalabilmiştik. Şimdi çok daha önemli bir şey vardı. İlk lisemden Cemre'min doğum günü.
Uzun süredir görüşemiyorduk zaten. Özlemiştim keratayı. Poyraz'a zaten bahsetmiştim. Yavuzlar'a da haber verip küçük bir organizasyon hazırladık. Büyük birşey değildi sadece hep beraber kareokeye gidecektik. Hemen Poyraz'ımla beraber hazırlanıp yola çıktık. Cemre'yi de evden alıp çaktırmadan kafeye vardık. Eski okuldan birkaç kişi zaten ordaydılar. İçeri girdiğimizde Cemre'nin elinden tutup onu diğerlerinin yanına götürdüm. Şarkı hazır olduğunda Cemre'nin koluna omzumu attım.
Güneş doğar güneş batar, kayıp bize yıllar
Şarkı susarsa, bir gün yine başlar
Kim bilir bir gün güneş yine bizim için doğar..
Hep beraber şarkı söylerken yine Poyraz'la el eleydik. Sonsuza kadar olacağı gibi...
NİCE MUTLU SENELERE BİRİCİK YAZARIMIZ...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Minik Hırsız
Roman d'amour"Poyraz tut şu biberonu.." "Ama Rüya'm sen dedin ki bezi.." "Poyraz şu an bunu diyorum.. Hişt tamam bebeğim ağlama.. Poyraz bak hep senin yüzünden ağlıyor." "Rüya hadi bebek benim yüzümden ağlıyor ya sen niye ağlıyorsun ?" Rüya ve Poyraz isimli iki...