1. Bölüm

110 14 3
                                    

Gece saat 3:45'ti Doruk ile facetime yaparken o uyuya kalmıştı ama ben yarın okula gidecek olmama rağmen onu izliyordum.O kadar güzel uyuyordu ki keşke o uyurken nefesi tenime değebilse yanında olabilseydim ama bizim aramızda çok mesafe vardı.1807 kilometre... ben Türkiye'nin bir ucunda o da diğer ucundaydı ama biliyordum ki bi gün sarılacaktık.3 ayda ona öyle yakın hissettim ki hayatımı çok güzelleştirdi.
                            {}
Doruk'u izlerken saat 4 buçuğa geliyordu telefonumdaki yansımasını öptüm ve aramayı kapattım.Telefonumu yastığımın altına koyup hayal kurmaya başladım ve uyuya kalmışım.Sabah telefonumun alarmı ile zar zor  uyandım yüzümü yıkayıp geldiğimde  Doruk günaydın mesajı atmıştı bile.Ekrana bakıp sırıttım ve bende ona cevap yazdım;
Doruk;günaydınn sevgiliim<3
Buse;günaydın yakışıklııı <3
Bi on beş dakika kadar mesajlaştık dün o uyurken aldığım ekran görüntülerini ona attım kendi tipine fazlasıyla güldü bende hemen yazdım tabi "ne gülüyorsun ya ne kadar tatlısın şuna bak" diye inkar  etti tabi kendini hiç yakışıklı tatlı bulmazdı bu huyuna çok sinir olurdum.Onla biraz tatlı tatlı atıştıktan sonra hazırlanıp çıkmam gerektiğini farkettim ona okuldan çıkınca yazacağımı söyleyip direkt hazırlanmaya başladım.Üstüme siyah tişört altıma gri eşofman giyip  saçlarımı taradım ve bı kısmını yukardam topuz yaptım.Çantamı alıp aşşağı indiğimde annem uyanmamıştı kahvaltı yapmaya üşendiğim için ağzıma bi kaç şey atıp ayakkabılarımı giyip çıktım. Durağa yaklaşırken çantamdan kulaklığımı çıkardım ve telefonuma taktım durakta bi beş dakika bekledikten sonra minibüs geliyordu etrafıma bakınca koşan birisini gördüm sanırım bu minibüse binecekti minibüse durması için işaret ettiğimde bana teşekkür edercesine bakıyordu benim sayemde yetişmişti.Minibüste tek koltukta yer kalmıştı onun oturmasını bekledim ayaktaydım ve bana oturmam için gözüyle yön verdi.Oturup dışarıyı izleyerek müzik dinlemeye devam ettim gözlerim dışarıya odaklıydı hep bazen de kapatıyordum sonra minibüsün içine bi baktım ki 4 kişi kalmıştık o hala inmemişti en arkada camın yanına oturmuş telefona bakıyordu bindiğimizden bu yana  24 dakika geçmişti ki okula geldim ve minibüsün içine göz atmadan hızlıca indim derse 10 dakika falan kalmıştı hızlı adımlar ile yürürken arkamda birisi koşuyordu dönüp baktım ve oydu sabah minibüse koşan çocuk, aslında koşmasına gerek yoktu yetişirdi ama çok heyecanlıydı sanırım neyse onun hakkında fikir yürütmeyi bırakıp okulun bahçesine giriş yapmıştım bahçede yarı yıl tatilinde hiç buluşmadığım arkadaşlarım beni gördü ve koşarak yanıma geldiler onlarla merabalaştıktan sonra sınıfa çıktım çantamı bıraktım ve lavaboya gidip saçlarıma baktım dağılmışlardı tekrardan toplayıp zil sesiyle birlikte sınıfa yöneldim sınıftakileri bazılarını özlemiş bazılarının yüzünü gördüğüme sevinmemiştim bizim sınıftakiler özellikle kızlar çok tehlikeli insanlardı. Onlarla pek yakınlık kurmazdım yakın arkadaşım Tuğçe ve Onur vardı tek sınıfta tenefüsleri sürekli onlarla geçirirdik.Ders başladı ve yarısına yaklaşmış iken kapımız çaldı. Rehber hocası ve iki öğrenci sınıfımıza girdi şaşkındım çünkü sabah otobüse geç kalan çocuk bizim sınıfa düşmüştü. beni farketmedi ilk girdiğinde sonra ben sanırım şaşkınlığımdan belli ettim kendimi bana bakarak gülümsedi.Yanında kızıl saçlı çok güzel bi kız vardı bizim sınıftaki erkekler zaten kızı baştan aşşağı süzmüştü bile....Rehber hocamız ikisininden de kendisini tanıtmasını istedi;
otobüste karşılaştığımız çocuk, "Ben Demir "olarak girmişti sözüne sonra "Demir Boycan" diye tekrarlamıştı başka şehirdeki bi liseden geldiğini söyleyip devam etmişti, ondan sonra kızıl saçlı kız, "Ben Defne Şahkan" dedi oda bambaşka bi şehirden gelmişti.Rehber hocamız bu dönem okula çok yeni öğrenci katıldığını ve sınıflara dağıtıldığını söyledi ve bu çocuk onca sınıf varken bizimkine düşmüştü "Tesadüf" diyerek düşünmeyi bıraktım Rehber hocamız çıkınca Edebiyat hocası onları rastgele yerlere koydu Demir denen çocuk benim iki sıra arkamda oturuyordu..
                              {}

Ders bitti ve ben tenefüste sıraya kendimi gömüp uyumaya çalıştım  hala tam ayılamamış uyku sarhoşuydum.Sınıftaki erkekler çok ses çıkarıyordu ve Demir ile tanışmaya yönelmişlerdi gülüş sesleri gelince anlaştıklarını düşünmüştüm.Tuğçe yanıma geldi kafamı kaldırıp ona baktım bi anlık tipime sırıttı sonra bende gülmeye başladım çok komik gözüktüğüme emindim neyse sonra birden kolumu dürttü ve konuşmaya başladı "yeni gelen çocuğa bak kıvırcık saçları upuzun boyu ile bizimkilere bin basar" dedi ve bende hemen "benimkine basamaz" diye atladım Tuğçe "ay tamam en yakışıklısı senin sevgilin Demir de bana nasip olur inşallah acaba gözleri hangi renk yakından bakamadım ki çocuğa"dedi ve ben aha da bittik bakışı atmıştım çünkü Tuğçe o çocuğu kafaya takmamalıydı çocuğun playboy olduğu çok belliydi ve Tuğçe bi  takıntılı sapıktı eğer aşık olursa çok ağlayacak ve onun ağlamasını ben çekecektim.
                             {}
Gün bi şekilde bitmiş ve sonunda son dersteydik ne kızıl saçlı kızla yani Defne ile yada Demir ile konuşmaya bile çalışmamıştım Demir zaten ilk geldiğinden bu yana yüzüme bile bakmamıştı ki bakmasına gerek yoktu.İlk günden dakika saymaya başlamıştım çünkü Doruk'u çok özlemiştim yazmak sesini duymak yüzünü görmek istiyordum. Son 3 dakika kaldığında hoca toplanmamıza izin verdi ve herkes zili beklemeye başladı zil çaldıktan sonra Tuğçe'ye el sallayıp hızlıca çıktım. Merdivenlerden inerken sırtımda bi el hissettim beni dürtmüştü Demir'di ne var şeklinde bi bakış atarak ona döndüm ve "teşekkür ederim" dedi sabahı kastettiğini anlamıştım ve "ne demek" dedim gülümsedi sonra önüme dönüp durağa doğru yürümeye başladım.
                           •••

 Engelmiş MesafelerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin