Oturduğum sandalyede bana odaklanan bakışların odağı olduğum için rahatsızca kımıldadım. "Sakin ol, oyuna odaklan." Boran'ın kulağıma fısıldaması ile gözlerimi kapattım ve onu onayladım. Bu oyun her seferinde beni geriyordu. Ben dahil masada 8 kişi vardık. Dağıtıcının solundaki iki oyuncu büyük ve küçük bahisleri belirleyip ortaya koyduktan sonra kartlar dağıtıldı. Flop öncesi oyunumuz başlamıştı.
Elimdeki iki kartı açıp baktım. Dudağımdaki gülümseme ile karşımdaki oyuncuya baktım. Ortaya çipi koyup devam etti ve ondan sonraki oyuncuya devretti. O oyuncu ve yanındaki adam pas çektikleri zaman sırıtışım iyice genişledi. Benden önceki adam da çipi koyup oyunu bana devretti. Ben de aynı şeyi yapıp oyunun devam etmesini sağladım. Kartlarım iyiydi ama dağıtıcının açacağı kartları tahmin ederken geriliyordum.
İkinci turun da sonuna gelince ben ve 4 adam kalmıştık devam edecekler olarak. Ortadaki çipler toplanıp köşeye konulunca dağıtıcı ortaya üç kartı koyup açtı. Yerde 9 10 kupa ve bir sinek olunca gülümsemem büyüdü çünkü elimde 6 ve 7 kupa vardı. Post flop başlayınca ilk oynayacak adam bob yapıp oyunu yanındakine devretti. Sıradaki de bahis yapıp sinirli duran adama geçiş sağladı.
Bana gelen sırayla rest çekip gülümsedim. Post flop bitince post turne giriş yaptık. Çipler toplanıp yeni kart eklenince masaya şampiyonluğumu kendime ilan ettim. Yerde kupa 8 vardı. Tur devam ederken iki adam daha oyundan çekilmişti. Geriye üç kişi kalınca adamların gerildiğini hissettim. Son kart river da açılınca showdown başladı. Karşımdaki adam da rest çekince kalan 2 adam pas çekti. Kartlarımızı karşımdaki adamla açınca benim şampiyonluğum yüzünün kızarmasına neden oldu.
Adamın açtığı el fullken benim açtığım el sıralı floştu. Ortadaki çipleri önüme çekip karşımdaki adama göz kırptım. "Tebrikler Bahram, seninle oynamak zevkti." Yanımdaki sert çehreli adama kafamı salladım. "İşte benim kızım bu." Boran'ı duymazlıktan gelip yerimden kalktım. "Alınması gerekenleri alın." Verdiğim emir ile korumalar kafa salladı.
"Bahram, pes mi ediyorsun. Bir tura daha yok musun?" Arkamdaki ses ile topuğumun üzerinde döndüm. Karşımda duran adam az önce oyunda sona kalan kişiydi. Gülümseyip ona bir adım attım. Yanına yaklaşınca onu baştan sona süzdüm. Uzun boyu ve giydiği takım elbisesi ile hiç de kumarbaz gibi durmuyordu. Gerçi burada kim duruyordu ki? Bakışlarım gözlerine kayınca kumar hırsını gördüm.
Kafamı iki yana salladım. "Ben, aynı masaya iki kez oturmam. Size zarar." Kendimden emin konuşmam ile adamın bir gözü seğirmişti. Bir an izlendiğim hissine kapılıp adama arkamı döndüm ve etrafta bakışlarımı gezdirdim. Tam o anda bir çift kara göze rastladım. O bakışlara bakınca içim ürperdi.
Şeytanice bakıyordu. Vücudumu bir esinti alınca kendimi toparladım. "Bahram, Bahram, Bahram! Sen harikasın." Haylaz yanıma gelmiş bana kollarını açarak iltifat ediyordu. Ona küçük bakış atıp karşıya baktım. Geniş bir koltukta oturmuş elindeki viskisi ile burada hüküm sürüyordu.
"İçki ister misin Bahram?" Boran'ın sorusu ile gözlerimi istemsizce baktığım yerden çektim. "Bu gece gerek yok." Karşıdan bize doğru gelen adamla gerildim. Onu görmeden ne güzel ilerliyordu zamanlarım. Hafif beyaz saçları, sakalsız yüzü ve mavi gözleri ile yaşına rağmen karizma gibi görünse de midemi bulandırmaya yetiyordu.
"Bahram, en iyi adamlarımı yenmişsin. Gelir gelmez beklemiyordum." Tanker'in cümleleri beni bilmişce konuşmaya davet ediyordu. "İyi adamların bunlarsa, kötülerini düşünemiyorum." Gülüp eliyle çenesini sıvazladı. "Çok istedim seni Haylaz'dan vermedi. Sen bir benim olacaktın var ya..." Cümlesini tamamlamadan Boran sert sözleriyle ona bir adım attı. "Yavaş gel Tanker, bu hızla alacağın tek şey benimki olur."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AZAZEL
Teen Fictionİyilik üstün müydü kötülükten yoksa biz insanlar mı iyiliği bu kadar abartmıştık? Şeytanın amacı insanların içindeki kötülüğü gün yüzüne çıkarıp onları bunun için cezalandırmaksa şeytan gerçekten kötü müydü? Kirli bir dünyayı yok etmek iyilik miyd...