Louis mutfakta önüne konulan kek ve çayı afiyetle yedi.
"Babamı memnun etmek çok kolaydı. Evde ne bulduysam yemek yapardım. Bir gün Akdenizli bir komşum bize bir ot getirdi. Haşlanıp yenilen bir şeymiş. Ben farklı bir şey yaptım tabi. Ota patates, havuç, bezelye ekleyerek bir yemek yaptım. Çok kötüydü. O gün de babam bizdeydi. O iğrenç yemeği çok severek yemişti."
"Ne bulsa yerdi gerçekten." Louis güldü. "Fransa'ya gidip kurbağa yemek istiyordu. Kıbrıs'ta salyangoz."
"Uhh, çok iğrenç değil mi?"
"Kesinlikle öyle. Benim muzlu kekim ona yetiyordu neyseki."
"Gerçekten çok güzelmiş. Tekrar teşekkür ederiz. Bir dilim daha ister misin?"
"Hayır. Varsa bir bardak çay alayım. Sütlü ama şekersiz."
"Tabi çocuğum."
Gemma da Anne de çok tatlı insanlardı. Edward onlardan çok bahsederdi zaten. "Gemma'yı çok seviyordu. Harry çok yaramaz bir çocukmuş ve Gemma'yı kıskanıp onun eşyalarına zarar veriyormuş hep."
"Kim Gemma'nın eşyalarına zarar veriyormuş?" Louis gelen sesle ürktü.
"Tabiki sen Harry!" Gemma ayağa kalktı ve küçük kardeşinin başını ovuşturdu. Alfanın saçları bozulmuştu şimdi.
"Harry'i de seviyordu. Sen evde çıplak gezmeyi çok severmişsin. Edward senle çok eğleniyormuş." Louis sonra dediğinin biraz yanlış olduğunu düşünüp utandı. Anne önüne yeni çayını koymuştu.
"Harry hala çıplak dolanmayı seviyor. Üniversitedeyken ev sahibi onu bu yüzden atmıştı."
"Hayır Gemma, beni atmıştı çünkü komşular benim hakkımda konuşup duruyordu."
"Sen öyle diyorsan."
"Ben de kekten alabilir miyim?"
"Kendin kesip koy oğlum." Harry kendine tabak çıkardı ve keki kendi için böldü.
"Ben izninizle çayımı sigarayla arka bahçede içeyim."
"Biz içici değiliz. Mutfakta bekleyelim seni."
"Tamam."
Louis sanki evin sakiniymiş gibi sigara paketini mutfak dolabı çekmecesini açtı ve sigara paketini çıkardı. Paket derken, naylon bir buzdolabı poşetindeydi.
"Gizli hazinemizi buldunuz. Sigaraları kendimiz sarardık."
"Bu ikisi işi ilerletmiş." Gemma konuştu.
Louis bahçeye çıktı ve sigarasını yaktı. İçine çektiği dumanla ciğeri hafifçe yanmıştı. Daha şimdiden biraz daha rahat hissediyordu. Harry'ye baktıkça garip şeyler oluyordu içinde. Bahçe kapısı tekrar açıldı. Korktuğu gerçekleşmiş Harry peşinden gelmişti.
"Gel otur şöyle." Plastik sandalyeyi gösterdi.
Louis onla beraber oturdu. Masada küllük de vardı. Harry onun gözünün içine bakarak kocaman lokma keki ağzına attı.
"Boğulacaksın! Tanrım dedenden farkın yok." Güldü ama birden bire dondu.
"İyi misin?"
"Evet."
"Sorun ne? Cenazede beni çok endişelendirdin."
"Anlatırsam ucube olduğumu düşüneceksin."
Harry alınmış gözüküyordu. "Oradan anlayışsız birine mi benziyorum?"
"Hayır, bu çok farklı, boşver işte." Sigarasından bir nefes daha aldı. Ne kadar çekici gözüktüğünün farkında mı acaba diye düşündü Harry.
"Anlatmanı istiyorum. Dalga geçmeyeceğim yargılamayacağım. Sonra ben de sana bir şey anlatırım ödeşiriz."
Louis tereddütle bir nefes daha çekti. Başını önüne eğdi. Çay bardağının ağzında parmağını gezdirdi. Bir nefes daha aldı.
"Dünyadan Louis'yeeeee. Hadi anlat." Göz göze geldiler. "Sonsuza kadar beklerim burada. Bir de bu kek gerçekten çok güzel olmuş. Dışı çıtırımsı içi yumuşacık ağzımda eriyor resmen. Şekeri unu her şeyi harika olmuş. Tarifini anneme vermelisin. Daha önce yemediğim için üzülüyorum."
Harry sonunda Louis'nin yüzüne bir gülümse kondurmuştu. İçindeki alfası gururla gülümsüyordu.
"Edward'la beraberken beni ona çeken bir şey vardı. Kokusu mu bilmiyorum. Doğru mu bilmiyorum. Sonuçta mühürlenmiş eşini kaybetmiş bir alfaydı ve hissettiklerim ne kadar doğruydu bilmiyorum. Onla ilgilenmek benim için iş değildi. İlgileniyorum denilmez aslında daha çok beraber vakit geçiriyorduk. Sana baktığımda onu görüyorum. Gözleriniz, mimikleriniz çok benziyor. Seni onun koltuğunda gazete okurken gördüm ve donakaldım. Sanki genç hali gibiydin. Onun ölümünü zor atlatırken ona bu kadar benzeyen birisini görmek çok garip. Kokunuz bile benziyor."
"Dedem sana göre çok yaşlıydı farkındasın değil mi?"
"Elbette! Yanlış anlayacağını biliyordum. Sadece onla olmak bana iyi geliyordu. Bir şekilde beni tamamlıyordu nasıl anlatacağımı bilmiyorum."
Louis içine kapanmış öylece duruyordu. Sigarası bitmek üzereydi. Harry işin ciddiyetini biraz daha kavramış kaşlarını çatarak bakıyordu. Louis'nin ne demek istediğini çözmek istiyordu.
"Nasıl hissettiğini bilemem ama bunun bir sebebi olmalı. Bulmana yardım edeceğim. Şimdi şu tarifi yazman için bir kağıt bulalım. Bir de dün mutfağı o kadar tavan ettim sigaraları görmemiştim. İnanılmaz."
Harry konuyu değiştirmeyi başardı ve omega bu sayede biraz rahatladı.
"Şekerle yumurtayı çok iyi karıştırman gerek..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
it was always you [tamamlandı]
FanfictionNeden ölü evinde insanlar bunları düşünüyordu?