beş

136 11 0
                                    

Akşama dayısı ve Gemma Londra'ya dönmek üzere yola çıktı. Harry onları uğurladıktan sonra mahallede biraz dolanma kararı aldı. Hava serinlemişti artık. Birkaç gündür olan şeyler onu ruhen çok yormuştu. Devon çok güzel bir yerdi. Belki şehir merkezine gidip biraz dolanıp kafasını dağıtsa iyi olurdu. Ani bir kararla eve uğrayıp cüzdanını aldı. Sokağın başındaki otobüs durağına gitti. Zaten hemen geldi otobüs. Tek yöne 1.20 pound verdi ve çift katlı otobüste üst kata geçti. Etrafı yukarıdan izleyerek otobüsün deniz kenarına kadar inmesini bekledi. Kulaklıklarını unuttuğu için üzgündü.

İndiğinde, nereye gideceğini bilmediğini fark etti. Kısa bir tur atıp beğendiği yere oturacaktı. Devon'un dar ve Londra'ya zıt sokaklarında dolaştı. Bu şehrin sakin havası bir şekilde onu sarıyordu. Birkaç hediyelik dükkanda dolaştı. Kartlıklara bakıp üstünde yazan şakalara güldü. Sonra yine deniz kenarında bir yere oturup fıçı bira söyledi.

***

Eve dönerken son otobüsü zor yakalamıştı. Bulduğu ilk yere oturdu. Birkaç fıçı biradan sonra artık hıçkırarak gidiyordu. Sarhoş bile değildi üstelik. Durağında indiğinde eve yürürken yine köpeğini gezdiren Louis'yi gördü. Omega üstüne bol gelen kıyafetler içinde çok yumuşak duruyordu. Köpeğin boynunda tasması takılı olsa da Louis onu bir iple tutmuyordu. Clifford büyük ve siyah bir köpek olmasına rağmen çok yumuşak ve nazik duruyordu. Omega onu fark edince ne yapacağını şaşırdı ve rahatsız bir şekilde el salladı. Harry de ona el salladı. Kalp atışları birden hızlandı ve ona yanına gitme kararı aldı. Onun yanına karşıya geçmesine rağmen yine omegayla arasında mesafe koydu.

"Selam."

"Selam." Louis güldü. "Sen sarhoş musun?"

"Hayır, birkaç bira içtim sadece."

"Kokuyorsun." Louis'nin gülüşü bitmemişti ve Harry bir şey demedi çünkü duyduğu en güzel sesti.

"Kapalı ortamda üstüme sinmiş olmalı."

"Şehri beğendin mi?

"Evet oldukça güzel."

Clifford uzun uzun Harry'i kokladı, etrafında dolandı.

"Söyleseydin sana arabayla tur yaptırırdım."

"Sorun değil. Yarın da biraz dolanabilirim."

"Ne zaman dönüyorsunuz?"

"Yarın akşam ya da ondan sonra. Annem ve ben bir haftalık izin almıştık."

"Eve ne olacak?"

"Annem emekli olunca buraya gelecek sanırım, kendi babası gibi. Sen de ona bakarsın." Harry şakalaştı.

"Yaşlılara karşı bir ilgim yok tamam mı? Deden tatlı birisiydi. İkimiz birlikte eğleniyorduk."

"Bağlam dışında çok yanlış anlaşılıyor."

"Evet, evet. Ama bunu sebebi tüm bu doğamızdan kaynaklanmalı. Ben eşi olmayan bir omegayım deden de eşini kaybetmiş birisi."

"Haklısın."

Clifford etrafta takılırken Louis gözlerini ovuşturdu. "Artık eve girsek iyi olur."

"Bir sigara?"

Louis kaşlarını kaldırdı. "Sen içiyor muydun?"

"Hayır ama sen içerken oturup eşlik edebilirim."

"Cliff, gel oğlum buraya." Üçü de kaldırıma çöktü. Louis kendi sarma sigarasını çıkardı. Yakmadan önce Harry'i süzdü. Clifford'un çenesini seviyordu eline onun salyası bulaşmıştı. Ağzında sigarası dururken aklına eski bir fotoğraf geldi ve cebinden telefonunu çıkardı. Üstüne bol gelen kazağının kolları bükülüyor içi havayla doluyordu. Harry bir kez daha onun ne kadar tatlı olduğunu düşündü. Telefon ekranına odaklanmış halde bakarken sonunda galeriden bir fotoğraf açtı ve Harry'e tuttu. Harry telefonu eline aldı ve fotoğrafa dikkatlice baktı.

it was always you  [tamamlandı]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin