Cem'in hoşuna gittiği gibi rujumu sürüp, gözlerime rimel sürdüm. Beni böyle o kadar beğeniyordu ki, onu mutlu etmek için sürekli böyle gezesim geliyordu.
Ojelerimi silip, kıyafetime uygun toz pembe ojeyi sürdüm. Kurumasını ve Cem'in gelmesini beklerken çok heyecanlıydım.
Onu çok fazla özlemiştim.
Nihayet kapı çaldığında, kalçalarımı sallayarak kapıya ilerledim. Kalbim o kadar hızlı atıyordu ki.
Kapıyı açtığımda, kravatını genişleten Cem'i gördüm. Etrafa bakınıp, onu elinden tutarak içeriye çektiğimde, sımsıkı sarılmıştı bana. "Hoş geldin babacığım." diye şakıdım adeta.
Ellerini belime koyarak, beni hafifçe yukarıya kaldırdı. Bacaklarımı beline dolarken, sıkıca tutuyordu beni. "Çok özledim ufaklığım." dedi, boynuma öpücükler bırakırken.
İçeriye doğru adımladığında, hafifçe geriye çekilerek şakağına bir öpücük bıraktım. "Ben de çok özledim babacığım." dedim, dudaklarımı büzerek. "Son zamanlarda o kadar çalışıyorsun ki, birbirimize zaman ayıramıyoruz."
Koltuğa oturduğunda, iyice yerleştim kucağına. Beyaz gömleğinin ilk düğmesini açıp, kravatını tamamen çözdüm. Boynuna ufak bir öpücük bıraktığım zaman, ellerini kalçalarıma indirmişti.
"Çok yakışmış kıyafetlerin." dedi, gülümseyerek. Beni kucağında biraz geriye itip, iyice incelemeye başladı. Bakışları vücudumda gezerken, dudaklarımı ısırdım. Onun beni beğenmesi, çok hoşuma gidiyordu.
"Teşekkür ederim babacığım." dedim, gülümseyerek. Tekrardan eski pozisyonuma döndüğümde, parmakları belimi kavramıştı.
"Arkadaşların bir şeyden şüphelenmiyor değil mi bebeğim?" diye sordu.
Hemen başımı iki yana salladım. "Hayır babacığım, kimse bir şeyden şüphelenmiyor." diye cevapladım.
Hareketlerle verilen cevaplardan hoşlanmazdı. Mutlaka ona cevap vermemi, ciddiye almamı beklerdi.
"Seni yanıma alacağım ufaklığım." dedi, elini yavaşça sırtıma doğru çıkarırken. "O çocuklardan hoşlanmıyorum, yanımda daha rahat olacağına eminim."
Gülümsedim. Beni kıskanıyordu.
"Ama babacığım." dedim, dudaklarımı büzerek. "Onlardan ayrılamayacağımı biliyorsun."
Ev arkadaşlarım, aynı zamanda memleketten arkadaşlarımdı. Onlardan ayrılırsam, aileme kadar giderdi bu olay. Ve ben bunun olmasını istemiyordum.
Cem, saçlarımın üstüne bir öpücük kondurdu. "Babacığın her şeyi çözer, dert etme sen." dediğinde, kıkırdadım. Onun kendisine böyle güveni olmasını çok kıskanıyordum.
Kulağının altına küçük küçük öpücükler bırakıp, dişlerimin arasına aldım hassas deriyi. "Bebeğimin canı oyun mu istiyor yoksa?" dedi, sesinde eğlenen bir ton vardı.
"Hani beni fotoğraf çekecektin babacığım?" diye sordum. Beni fotoğraf çekmesi, oyundan daha eğlenceliydi.
"Odana geçelim ufaklığım." dedi. İnce belime parmaklarını sardığında, bacaklarımı beline doladım. Odama doğru giderken, ensesindeki saçlarla oynuyordum.
Beni çalışma masamın üstüne bırakıp, dolabın çekmecesinde duran kamerayı aldı. "Lolipop ister misin?" diye sorduğunda, başımı salladım.
Ceketinin cebinden çilekli lolipopu bana uzattığında, sırıtarak aldım. Bacaklarımı üst üste atıp, paketi açmaya başladığımda, o fotoğrafımı çekmeye başlamıştı.
Alnımı kapatan saçlarımı geriye itip, dilimi çıkardım. "Evet bebeğim, em bakalım lolipopu." dediğinde, dilimin üstünde kaydırdım. Dişlerimin arasına alıp, emmeye başladığımda, Cem "Çok güzel çıkıyorsun." diyordu.
Dişlerimi göstererek sırıttım. Bana böyle olması, zaman ayırması o kadar tatlıydı ki. O sert görüntüsünün altında o kadar güzel bir kalbi vardı ki, ona hayrandım.
Kollarımı ona doğru uzatıp, "Babacığım." dedim, kamerayı yatağın üstüne bırakıp, kollarımın arasına girdi.
Dudaklarımdan lolipopu alıp, kendisi ağzına aldı. Huysuzca dişlerinin arasından çekmeye çalıştığımda, hafifçe elime vurdu. "Babaya saygısızlık yapma." dedi, kaşlarını çatarak. Kahve gözlerini kısmış, tehlikeli bir şekilde bakıyordu.
Bu bakıştan başkası korkabilirdi. Ama beni ürkütmekten ziyade, daha çok kendisine çekiyordu. Sert olmasını seviyordum, her konuda.
"Ama o şeker benim." dedim, kollarımı birbirine bağlamış, kötü bakışlar atıyordum ona.
Dolgun dudaklarında güzel bir gülümseme belirdi. Uzun parmaklarıyla lolipopun plastik çubuğunu kavrayıp, dudaklarıma doğru uzattı. "Ağzına almadan yala." dediğinde, ellerimi omuzlarına koyup, dediğini yapmaya başladım.
Lolipopun çevresinde dilimi gezdirip, yutkundum. Devam etmem için tekrar dudağıma uzattığında, bu sefer onun da dili işin içine girmişti. İkimizin dili birbirine değerek lolipopu emerken, elini çekti. Lolipop, açılan eteğimin üstünden çıplak bacağıma düşerken, Cem beni kendisine çekip, dudaklarımı öpmeye başladı.
Gözlerimi yumup, dudaklarımı esir almasına izin verdim. Alt dudağımı yumuşakça emmeye başladığında, dudaklarından gelen çilek aromasıyla daha çok kendimi ona doğru ittim. Dilini, dudaklarımın arasından sokup, dilime doladığında, tadını biraz daha hissetmek ister gibi, emmeye başladım.
Öpüşmüyorduk. Adeta onu yiyordum.
Yavaşça geriye çekildiğinde, dolgun dudakları olabilirmiş gibi biraz daha şişmişti. "Ufaklığım." diye fısıldadı, bakışları hala dudaklarımdaydı. "Beni mahvediyorsun."
Dudaklarımın üstüne küçük bir öpücük daha bırakıp, bakışlarını vücudumda gezdirdi. Bakışları bacaklarımda kaldığında, kucağıma düşen lolipopa baktığını gördüm.
Dizlerinin üstüne çöktüğünde, derin bir nefes aldım. Islak lolipopu, çıplak bacağıma sürüp, sürdüğü yeri yaladı. Bu yeterli gelmemiş gibi, bacağımı emmeye başladığında, başımı geriye doğru attım. Bu çok fazla zevkliydi.
Dudakları yavaş yavaş yukarıya tırmanırken, saçlarından kavradım. "Babacığım." dedim, nefes nefese bir şekilde.
Kahve gözleri, gözlerime değdiğinde, dudaklarımı ıslattım. "Söyle ufaklığım." dedi, ses tonu arzudan kısık çıkıyordu.
Masadan dikkatli bir şekilde indiğimde, başı tam kasıklarımın hizasındaydı. "Kahve içelim mi?" diye sorduğumda, yavaşça başını salladı. Biraz daha yükselip, çıplak karnıma bir öpücük bırakıp, ayaklandı.
Elimden tutarken, lolipopu ağzına götürmüştü. Bu yaptığıyla ufak bir kıkırtı çıktı dudaklarımdan. Sert yüz hatlarının arasında, pembe lolipop çok tatlı durmuştu.
Beraber mutfağa geldimizde, beni belimden tutarak mutfak tezgahına oturttu. O kahveyi yapmaya başlarken, ben onu seyrediyordum. Şimdiye kadar gördüğüm en güzel manzaraydı.
Ayaklarımı sallamaya başlayıp, sırıttım. Çok hoştu. Hayallerimin ötesinde bir adamdı. "Seni seviyorum Cem." dediğimde, yavaşça bana döndü. Dudaklarında oluşan samimi gülümsemeyle, daha da büyük gülümsedim. "Ben de seni seviyorum Kaan." dedi.
-
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UFAKLIK -GAY
Short StoryO benim herkesten gizlediğim babam, ben ise onun küçük ufaklığıydım. Cem ve Kaan🌈