Jisoo kırmızı elbisesinin ucundan tutup kaldırarak gerçek bir prensese yakışacak şekilde baloya adımını attı ve etrafa baktı. Her yer hangi krallıktan geldiğini bilmediği aileler ve hizmetçilerle doluydu. İçeride huzur verici bir müzik çalıyordu.
Jisoo içeriye girdi. Gözleri annesi ve babasını aramadan önce buz krallığının yakışıklı prensi kim taehyung'u aradı. Onunla bir kez bile konuşamamışlardı. Jisoo'nun ailesi ile prens kim taehyung'un ailesi birbirleriyle çok yakınlardı. Bugün de ailesi onları tanıştırmak istemişti.
Jisoo , prens kim taehyung'a duygularını hiç söyleyememişti. Bu baloda eğer cesaretini toplarsa ona itiraf edecekti.
Derin bir nefes alıp kafası ile toprak krallığının prens ve prensesi olan kai ve jennie'yi selamladı. Onları hiç sevmezdi ama ailesi her zaman o krallık ile iyi geçinmesini söylerdi. Bu yüzden sahte de olsa selam verdi ve annesi ile babasını aramaya başladı.
İleriden ona doğru sorgulayıcı bir bakış atan annesini gördü. Babası da yanından geliyordu. İkisi gelince herkes onların yanına geldi ve gürültülü bir ses duyuldu.
"..Vee şimdi de ateş krallığının kral ve kraliçesini görüyoruz.."
Annesi , jisoo'nun yanına geldi ve onu kendine çekti. Jisoo'nun kulağına eğildi ve fısıldadı.
"Ne bu elbise!" dedi annesi sessizce.
"Ne varmış?" dedi jisoo ve saçını arkasına doğru savurdu.
"Kırm-
Annesi duraksadı.
"Elbise benim kilitli dolabımdaydı ve almışsın. O da yetmezmiş gibi rengi berbat!"
"Neden kırmızı? Kırmızı bir elbise işte." dedi jisoo ve aynı anda bir kırılma sesi geldi.
Herkes sesin geldiği yere doğru baktı. Hizmetçinin elindeki bardak hiç beklenmedik şekilde kırılmıştı ve hizmetçinin eli kanlar içinde kalmıştı.
"Ah,üzgünüm! Elimi temizleyip geleceğim." Hizmetçi elini gösterip arka odalardan birine girdi.
Annesi , jisoo'ya döndü.
"Bu yüzden." dedi.
Jisoo içini çekti.
"Hoşgeldiniz.. Teşekkür ederiz. İşte kızım orada. Prenses jisoo." dedi annesi. Jisoo arkasına baktı. Prens kim taehyung ve ailesi yanı başındaydı.
"Bu prens taehyung. Hadi jisoo tanışın." dedi annesi jisoo'ya dönerek.
Jisoo başını salladı.
"Arka odada konuşabilirsiniz." dedi prens taehyung'un babası.
Jisoo düşündü. Arka odada sadece konuşacaklar mıydı?
Prens taehyung eliyle gidelim işareti yaptı.
Odaya girdiler. Gerçekten çok güzel bir odaydı. Jisoo , odanın lambasına baktı. Harika görünüyordu. Dev gibiydi ve kristale benziyordu. İçeri girip kendileri için hazırlatılan yerlere oturdular.
"Selam." dedi prens kim taehyung.
"Selam, ben prenses jisoo."
"Memnun oldum , ben de prens kim taehyung. Buz krallığının prensiyim."
"Ben de ateş krallığının prensesiyim." dedi jisoo. Prens taehyung'a baktı. Eli istemsizce prens taehyung'un yanağındaki buz kristaline gitti.
"Ç-çok harika görünüyorsun." dedi jisoo. Ona hislerini itiraf etmeli miydi? Cesaretini toplayacak ve prens kim taehyung'a hislerinden bahsedecekti. Heyecanla nefes aldı. İtiraf etme vakti gelmişti.
Tam ağzını açacaktı ki içeriye toprak krallığının prensesi jennie girdi.
"Jennie." dedi jisoo. Prens taehyung ile aynı anda birbirlerine baktılar.
"Jisoo odadan çıkar mısın?" dedi jennie.
"Neden çıkacakmış?" dedi taehyung. Jennie'ye baktı.
"Çünkü öyle yapmasını istiyorum." dedi jennie.
Prens kim taehyung dişlerini sıktı.
Prenses jennie'yi o da sevmiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
red dress.
Fanfiction[Tamamlandı.] "Kırmızı elbiseler tehlike getirir.." Prenses Jisoo'nun baloya katıldığı ilk gün bir felaket olmuştu. Bir cinayet işlenmişti.. Suç mahalinde sadece iki kişi vardı : Prens Kim taehyung ve prenses jisoo... Peki ya suçu hangisi iş...