Jisoo ile Taehyung, dolabın içinden kendilerine lazım olacak eşyaları aldıktan somra kraliçe'nin yani prenses jisoo'nun annesinin odasından çıktılar ve koridorda yürümeye başladılar.
Bir süre kocaman koridorlarda yürüdükten sonra sarayın çıkışına ulaştılar.
Sarayın arka bahçesine vardıklarında jisoo'nun gözü az önce elinde tuttuğu 1896 yılında çekilen o eski fotoğrafın çekildiği köşeye kaydı.
Jisoo, düşündü ve yavaş adımlarla o köşeye doğru gitmeye başladı. Bir yandan da elinde dolaptan çıkardığı o fotoğrafı tutuyordu.
Jisoo, fotoğrafa bir kez daha baktı.
Sanılanın aksine kırmızı rengi lanetli değildi, bunu anlamıştı.
Sadece lanetli gibi gösterilmişti.
Ve herkes bu oyuna kanmıştı, jisoo hariç.
Çünkü o neler olduğunu çok iyi biliyordu.
Ortada bir lanet yoktu, sadece iki ktail vardı. Ve jisoo aynı sherlock holmes gibi davranarak bu katilleri bulmuştu.
Şimdi geriye kalan tek işi katillerin kimliğini açığa çıkarıp herkese göstermekti.
Fotoğrafın çekildiği köşeden ayrılan jisoo, prens taehyung'un yanına geri döndü.
Taehyung ise jisoo'nun arkasından giderek onu takip etti.
Kraliyet arabasına bindiklerinde herkes ikisine baktı ve kendi aralarında fısıldaştılar.
Hala herkes onları katil sanıyordu.
Ama katil olan onlar değildi.
Kraliyet arabası bir süre sonra balo'nun yapıldığı sarayın önünde durduğunda herkes oraya toplanmıştı.
Tüm halk, kral, kraliçe ve polisler. Hepsi oradaydı ve taehyung, jisoo ikilisinin gelip bir açıklama yapmasını bekliyorlardı.
Taehyung ile Jisoo, arabadan inip saraya girdiler.
Saraya girdiklerinde tüm gözler ikisine çevrildi.
Yine bir balo yapılıyordu. Fakat bu sefer bir cinayet işlemeyecekti, bir gizem çözülecekti.
İkisi merdivenlerden yukarı çıktılar ve herkese bakmaya başladılar.
Jisoo'nun elindeki kırmızı elbiseyi gören kraliçe, gözlerini kısto ve kan kırmızısı elniseye dikkatle baktı.
Bu durumdan pek hoşnut gözükmüyordu.
Kraliçe'nin, Kral'ın kulağına bir şeyler fısıldayıp oradan ayrılması jisoo'nun dikkatini çekti.
Yine de umuramadı ve açıklamasını yapmaya hazırlandı.
Boğazını temizledi ve konuşmaya başladı.
"Herkese merhaba," dedi prenses jisoo. "Bugün sizi buraya büyük bir gizemi açığa çıkarmak için çağırdık."
Jisoo, bunları dedi ve taehyung'a dönüp gözünü kırptı.
"Ve önemli bir haber daha vereceğiz." diye devam etti jisoo. "Ama önce herşeyi açığa kavuşturmamız lazım."
Jisoo, taehyung'un elinden eski fotoğrafı aldı.
"Bu fotoğraf," dedi jisoo. "1896 yılında çekilmiş. Galiba çoğunuz bu yılda ne olduğunu çok iyi biliyor."
Herkes başı ile jisoo'yu onayladı ve aralarında fısıldaştı.
"Küçük olan prenses'in kaybolduğu gün," dedi jisoo. "Bu günü o zamanki kraliçe lanetli saymış, hepini, bunun nedenini de biliyorsunuz."
Jisoo, derin bir nefes aldı ve elindeki elbiseyi herkese gösterdi.
"Elimdeki elbisenin rengini lanetli saymış kraliçe. Kızının üstünde o gün bu renk elbise varmış. Kızın ölü bedeni bulunduğu gün kraliçe, bu rengin lanetini başlatmış ve devam ettirmeye de söz vermiş. Ama kraliçenin büyük kızı -kendisi benim anneannem olur- bu laneti devam ettirmek istememiş, ama kraliçe onu zorlamış. Yine de kabul etmemiş. Bu olayın üzerinden uzun bir süre geçince kraliçenin bir torunu olmuş yani annem. Şu anki kraliçe. O zamanki kraliçe, kızı laneti devam ettirmek istemediği için torununu devam ettirmek için kullanmış. Torunu ise kabul etmiş ve artık bu rengin adı geçince kötü olaylar yaratmak için cinayetlerden tutun, hırsızlığa kadar herşeyi yapmış. Ve bu olayları yapan kişi şu anki kraliçe, annem."
Herkes birbirine baktı.
"Bunu nereden biliyorsun derseniz annem beni de laneti devam ettirmem için zorladı. Ama ben anneannemin sözüne uydum ve kırmızının lanetli olmadığını kanıtlamaya çalıştım. Anneannemn verdiği kırmızı kolyeyi taktım, kırmızı elbiseler giydim. Çünkü kırmızı renginin bir laneti olmadığını biliyordum. Lanet, bilerek yapılmış bir şeydi, ortada sadece katiller vardı."
Taehyung, jisoo'ya gururla baktı.
"Katiller, şu anki kraliçe ile 1896 yılının kraliçesi. Küçük prensesin katili eski kraliçe ve Prenses Jennie'nin katili şu anki kraliçe yani annem," dedi jisoo. "Annem laneti devam ettirmek için jennie'yi öldürdü. Eski kraliçe ise laneti başlatmak için kendi kızının canına kıydı."
Herkes merakla jisoo'yu dinliyordu ki bir kraliyet polisi araya girdi.
"Peki, şu an katil nerede? Onu tutuklamalıyız."
"O şu an bir tehlike daha yaratma peşinde, dikkatli olun. Çünkü elimdeki KIRMIZI elbiseyi gördüğü an başka bir yere gitti. Bir olay daha çıkarmak için."
Jisoo, bunları söylediği anda bir silah sesi gelmişti.
"Size söylemiştim." dedi jisoo. "Laneti devam ettirmeye çalışıyor."
Tüm herkes silah sesinin geldiği yöne doğru koştuğunda hiç beklenmedik bir görüntü ile karşı karşıya kalmışlardı.
Çünkü kraliçe kendini vurmuş, intihar etmişti.
Jisoo, intihar eden annesine doğru eğildi ve son sözlerini anlamaya çalıştı.
"Katil benim."
Jisoo da dahil herkes bu sözü duyunca şaşırdı. Kendi kraliçelerinin bunu yapmasını beklemiyorlardı.
Jisoo, annesine son kez daha baktığında cebinden düşen kırmızı bir kolye farketti.
Bu onun anneannesinin verdiği minik kırmızı kolye idi.
Annesi almıştı.
Taehyung bunu farketti ve kolyeyi jisoo'nun elinden alıp kendi elleriyle prensesin boyununa taktı.
"Ve son olarak söylememiz gereken bir şey daha var," dedi taehyung.
Jisoo başıyla taehyung'u onayladı ve diğer herkesin duyabileceği bir şekilde bağırdı.
"BİZ EVLENİYORUZ!"
***
Çok ama çok uzun bir bölümle karşınızdayım
Galiba bir dahaki bölüm final olacak.
Bir kurgum daha bitecek ağağaağa
Nys herkese iyi gecelerrrr :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
red dress.
Fanfiction[Tamamlandı.] "Kırmızı elbiseler tehlike getirir.." Prenses Jisoo'nun baloya katıldığı ilk gün bir felaket olmuştu. Bir cinayet işlenmişti.. Suç mahalinde sadece iki kişi vardı : Prens Kim taehyung ve prenses jisoo... Peki ya suçu hangisi iş...