Dazai ile ayrıldıktan sonra Atsushi, adada Motor Bölgesi denen bir bölgeye yöneldi.
Ada kabaca Yerleşim Bölgesi, Deney Bölgesi, Gezi Bölgesi ve Motor Bölgesi olarak ayrılıyordu.
Yerleşim Bölgesi, adanın yönetim kadrosunun yaşadığı bölümdü. Deney Bölgesi, her türlü güç üretimi ve seyrüsefer deneylerini yaptıkları laboratuar tesislerini kapsıyordu. Gezi Bölgesi konser salonları, konaklama tesisleri, yüzme plajları, alışveriş caddeleri ve benzerleriyle kaplıydı. Son olarak, Motor Bölgesi, adanın bir gemi gibi hareket edebilmesi için gerekli tüm tesislere sahipti.
Atsushi ve diğerlerinin korumak için kiralandıkları Mücevher Yer Mantarı, makine dairesinin derinliklerinde bulunan bir kasanın içinde tutuluyordu.
Koruması gereken bölgeye giderken Atsushi, modern Berlin'in binalarının sıralandığı bir şehir manzarasında yürüyordu.
Şehir manzarasının ötesinde görülebilen saat kulesi, İngiliz alanından görünen taraftan farklı bir saat tasarımı sergiliyordu. Zaman uzaktan bile açıkça görülüyordu- 11:27.
Atsushi gözlerini saat kulesinden aşağı indirerek şehir manzarasına baktı.
"Hmm, bu bölgedeki binalar öncekilerden çok farklı bir atmosfere sahip ..." diye mırıldandı Atsushi, etrafına bakmak için gözlerini hızla gezdirirken.
Atsushi durdu. Bir binanın gölgesinde, çömelmiş ve bir tür sohbetle derinden meşgul olan üç turist figürü vardı.
Garip bir üçlüydü. Manzaranın tadını çıkarıyormuş veya haritada bir şey arıyormuş gibi görünmüyorlardı. Aksine, üçü başlarını eğip binanın duvarının yanında bir şey hakkında konuşuyorlardı. Atsushi söylediklerini anlayamayacak kadar uzaktaydı, ancak 'unuttum', 'Neden başka bir zaman varken şimdi' 'Ne yapacağız' gibi bir şeyleri hafifçe duyabiliyordu ...
Atsushi başını yana eğdi. Bir şeyi unutan turistler olabilir miydiler? En azından ada personeli gibi görünmüyordular.
Biri iri, kel bir adamdı, diğeri yıpranmış takım elbiseli bir iş adamıydı ve üçüncüsü Atsushi'den biraz daha genç görünen bir çocuktu. Ses tonlarına bakılırsa, çözüm yolu bulamıyorlardı.
Haritalarını kaybetmiş olabilirler miydi? Eğer yollarını kaybetmişlerse, belki de onlara yardım etmek en iyisi olurdu.
Ancak Atsushi üçüne doğru yürümeye başladığında, endişelenmelerinin nedeninin tahmin ettiğinden biraz farklı olduğunu fark etti. Yaklaştıkça, konuşmalarını daha net bir şekilde anlayabildi.
"O kadar zor değil, kendin söylemedin mi patron? 'Hatırlanması gereken on iki basamaklı bir sayı, çocuk oyuncağı. Yattığım tüm kadınların isimlerini hatırlıyorum.' "
Endişeli gelen ses, yıpranmış takım elbiseli orta yaşlı adamdan geliyordu. Seyrek saçları ve pek egzersiz yapmamış gibi görünen bir figürü vardı. Yirmi yıllık maaşlı deneyime sahip bir orta yönetici görünümündeydi. İfadesi, acıma hissi veren, sıkıntılı bir ifadeydi.
"Söyledim, değil mi? Ben söyledim. Ee, n'olmuş?"
Eleştiriye kayıtsız bir şekilde göğsünü şişiren, kaslı kel adamdı. Atsushi'den yaklaşık üç kafa daha uzundu. Ajanstaki herkes arasında en uzun olan Kunikida'dan bile daha uzun olabilirdi.
"Bu hırsızlar grubunun patronu benim. Patronun söylediği şeyi desteklemek için elinizden gelen her şeyi yapmanız gerekiyor! Patron on iki basamaklı yayın kodunu unuttuğunu söylüyorsa, bunun için biraz çaba harcamanızı ve benim yerime bakmanızı istiyorum! "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bungou Stray Dogs Light Novel (Vol.4): 55 Minutes
General FictionSilahlı Dedektiflik Ajansı'nın yeni davası onları Yokohama kıyısındaki "Standart Ada" adlı garip bir adaya getiriyor ama onları bekleyen şey göründüğünden çok daha karmaşık: bir bomba, zaman yolculuğu, HG Wells adlı gizemli bir yetenek kullanıcısı...