7| Denizde Kaybolmak

881 77 7
                                    

İyi okumalar🍀

***

"Jungkook sen delirmişsin, sen aptalsın, sen manyaksın, psikopat, pisliğin önde gidenisin, amacın ne senin? Aklını mı kaybettin?" bu çocuk bir gün beni deli edecekti. O kadar adamın var mafya üyesisin başka bir şey düşünemedin mi?

"Jeon Jungkook burada işimiz bitmedi." bogu'mun bağırması ile birlikte, Jungkook bana bakıp kahkaha atıyordu. Bogu'mu böyle deli görmek, onun hoşuna gitmiş olacak ki kendinden geçmişti.

Jungkook'tan ne kadar nefret etmeye çalışsam da, elimde olmadan ona bağlanıyor gibiydim. Jungkook'un ıslanmış vücudu, saçlarının geriye atışı, kalbimi biraz daha heyecanlandırıyordu. Bakışları mı onun üzerinden alamıyordum. Yoksa ben b-en. Jungkook'un beni dürtmesiyle düşüncelerim orada son bulmuştu.

Silah sesleri gelmeye devam ediyordu. Ben önden yüzüyorum, jungkook ise arkadan benimle beraber yüzüyordu. Saatin kaç olduğunu bilmiyordum. Gökyüzü daha aydınlanmamıştı.

Soğuk ve rüzgarlıydı, yüzmekten kas koları ma ağrı girmişti. Duraksamamla birlikte Jungkook'ta duraksamıştı. Benim gibi oda yorulmuştu, nereye kadar gidecektik, sonumuz denizin derinliklerine mi? Doğru mu yoksa ikimizde ölecek miydik.

Silah sesleri kesilmişti. Jungkook sonunda rahatlamış gözüküyordu. Denizde durdukça su düzeyi yükselmeye başlıyordu. Yavaş adımlarla ilerlemeye devam ettik. Denizde yüzmeye devam ettikçe deniz seviyesi benim boyumu aşıyordu. Jungkook hafiften yanıma yaklaşıp, elini belime koydu. Beni havaya kaldırmasıyla gözlerim büyümüştü.

"Jungkook b-ben - ben kendim yüzebilirim bırak beni" belimi sımsıkı kavramıştı. Denizin ortasında hiç bir şey yapamazdım. Jungkook olduğu kadar bana yakındı. Yüzü, vücudu bedenlerimiz birbirine değiyordu. Denizin suyu bizi birleştiriyordu.

Bir süre deniz suyuyla birlikte devam ettik gidebileceğimiz kadar ilerledik. Dalgalar durmuştu, rüzgar eskisi kadar sert esmiyordu. Jungkook ellerimi belimden yavaşça çekmişti. Gözlerimi onun yüzünden ayırdım. Sert bakışları ile beni suda öldürecekmiş gibi bakıyordu, bunu hissedebiliyordum. Yine kızacağını anlamıştım.

"Taehyung neden beni bırakıp, karavandan ayrıldın? Senin derdin ne, kimsenin seni fark etmeyecek mi sandın? Aptal mısın? Neden bu kadar düşüncesiz davranıyorsun sebebin ne senin.!"

"Ben be-ben sadece biraz hava almak istemiştim." doğruyu söyleyemem, özür dilerim jungkook. Kaşlarını çatmış bir şekilde beni dinliyordu.

"Seni bu denizde boğmamak için bana bir neden söyle? Neden senle ile birlikte olunca başıma kötü olaylar geliyor. Neden sen anlatsana biraz neden hep senin başının altından bir olay çıkıyor. Neden bu kadar düşüncesiz davranıyorsun?" sözlerinden sonra ne desem de haklıydı neden her şey bizim başımıza geliyordu. Sebebimiz neydi, bizi bağlayan olay neydi. Tek kelime bile edemezdim. Kafamı eğdim.

"Jungkook ben her şey için özür dilerim." Neden ona bu kadar savunmasızdım. Kendimi ona karşı koruyamıyordum, beni her geçen gün etkisinde bırakıyordu. Jungkook beni biraz daha üzmemek için yüzmeye devam etti, bende arkasından yüzmeye başladım.

**

Taehyung'un sesini bile duymak istemiyordum. Hızlı bir şekilde uzaklaşmaya çalışıyordum. Yine de bacağımda ki kurşun darbesi canımı yakıyordu. Bu benim için hafif bir kurşun darbesiydi. Deniz her ne kadar bacağımı yaksa da acıyı içimde tutuyordum. O gün geldiğinde jin hyung ile taehyung buluşacaklardı.

Jin hyung gerçekten de taehyung dan hoşlanıyorsa, jin hyung özür dilerim. Sanırım ben bir şeyler hissetmeye başlıyorum. Taehyung aslında sen kimsin? Neden seni aramak için bin ton yol katlettim, ilk amacım seni öldürmekti, şimdi ise jin hyung'un aşık olduğu çocuğa aşık mı olmuştum? Yada ben yanlış duygulara kapılıyordum.

Red Flowers | TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin