Dediklerinden hiçbir şey anlamayarak bir adım geriye gidip yüzüne baktım. Gözlerinden yaşlar akıyordu. Jimin'i dinlemeyip içeri girdim. İçeri girmemle kafamda tutulu bir silah hissetmiştim.
"Jungkook!"
***
Başıma keskin bir ağrının girmesiyle elimi başıma götürüp kapalı olan gözlerimi araladım.
Ben neredeydim böyle?
Olanları hatırlamamla anında yattığım koltukta dikleşip karşımda duran kişiye baktım.
"Seni bulamayacağımı mı sandın, Taehyung?"
Jungkook'u görmemle şok olmuş ağzım açık bir şekilde ona bakmıştım. Karşısında resmen put gibi kalmış, hiçbir şey diyemiyordum. Sadece gözlerimi açıp kapatarak derin derin nefesler alıp korkudan hızlı atan kalbimi yavaşlatmaya çalışıyordum.
"Jungkook?" diye seslendim. Gözlerini gözlerime dikti. Olduğum yerden yanına gelmek üzere kalktım. Kolumu anında tutarak sıkıp beni koltuğa geri attı.
"Neden bana bunu yapıyorsun? Benden ne istiyorsun? Sana her şeyi verebilirim. Hatta ne istersen yapabilirim."
Elini çenesine götürüp, düşünüyormuş gibi yaptı. Bir anlığına gözleri gözlerime kaydı. Gözlerimi ne kadar ondan çekmeye çalışsam da gözlerim bakmak için tekrar ona kayıyordu.
"Demek ne istersem yaparsın.
Öyle mi?"Kollarını bağdaş yapıp, yüzüme doğru eğildi.
"Her şeyi öyle mi?" yakınlığımızdan dolayı kalbimin hızlı atmasından yutkunmuştum. Kafamı evet anlamında salladım. Yüzü çok yakındı. Kıskanmıştım. Benden daha güzel birisi karşımda durup bana bakıyordu.
"Taehyung, biliyor musun bebeğim? Gün geçtikçe insanlara zarar vermekten daha çok hoşlanıyorum. Sözlerle anlatılamayacak kadar zevk veriyor bana."
Birbirimize yakın olan yüzlerimizi uzaklaştırıp sırtımı koltuğa yasladım.
Böyle cümlelerle konuşması beni korkutuyor, tüylerimi diken diken ediyordu.
Tam o sırada aklıma Jimin'in de burada olduğu dank edince bulunduğumuz odanın içerisinde gözlerimle Jimin'i aradım. Önümde göremeyince kafamı yandan arkaya çevirdim. Ayakta uyuyan bir adam
-Jungkook'un adamı- Jimin'e silah tutuyordu."Siz nasıl mafyasınız ya? Adamınız silah tutarken bile yanımızda uyuyor. Ayrıca senden korkuyorum, Jungkook!" dememle -uyuduğunu sandığım- Yoongi ile birlikte gülmeye başlamışlardı. Komik bir şey söylediğimi hatırlamıyordum.
Jungkook yüzüme yaklaşıp, boynuma öpücük kondurdu.
"Ben istersem seni bile alabilirim Taehyung."
"Çek o pis ellerini üzerimden. Senden nefret ediyorum."
Jungkook'un aklından neler geçiyordu? Merak ediyordum. Yüzüm gerginlikten gerilmiş, vücudum korku ile kaplanmıştı.
Tekrar Jimin'in nerede olduğuna bakmak için etrafta gözlerimi gezdirirken kapının orada
-Jungkook'un adamı Yoongi- onu sımsıkı tutuyordu. Jimin'e bakarken Jungkook, beni çenemden tutup kendi yüzüne çevirdi."Ben varken başka kimseye bakamazsın, Kim Taehyung."
Yutkundum.
Benimle nasıl böyle konuşabiliyordu?
Onun çenemde duran elini sertçe çekip, tekrar kafamı Jimin'e çevirdim.
"Jungkook arkadaşımı bırak. Beni buldun. Ne yapacaksan bana yap. Onu rahat bırak."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Red Flowers | Taekook
ФанфикKatil, öldürmek istediği kişinin evinin önüne mutlaka bir demet kırmızı gül bırakırdı. Başlangıç: 20.01.2020♡ Bitiş: 12.12.2022♡