*Afitap Acar *
Babam ve annem ayrıydı. Annem yeni açtığı otele beni çağırmıştı. Dün babamla konuştuğumda gidebileceğimi söylemişti. Bavulumu hazırladım. İçine bikini, şort, güneş gözlüğü... koydum. "Kızım! Hadi uçağa geç kalacaksın. Fuat abin(şoförümüz) seni bekliyor." babamın sesi ile son kez çantamı kontrol ettim. Tamam unuttuğum bir şey yoktu. Aşağıya indim. Babamın yanaklarından öptüm.
"Seni özleyeceğim moruk adam."
"Seni özleyeceğim çirkin saçlım."
Kıkırdadım. Arabaya bindiğim de Fuat abi bavulumu bagaja koymuştu. Daha sonrasında derin bir sohbete dalmıştık. Aradan 1 saat 30 dakika geçmişti ancak gelebildik havaalanına. "Görüşürüz Fuat abi." dediğim de sımsıcak gülümsemesi ile "Görüşürüz abiciğim." diyerek bavulumu elime verdi.
Güvenlik kontrollerinden sonra ve bavulumu da verdikten sonra uçağa binebilmiştim. Herkes beni bekliyordu. Elimde ki biletime bakarak yerimi arıyordum. Bulduğum da yerime baktım. "Yalnız beyefendi orası benim yerim." dedim. "Fark etmez geç yana basit numaralar" demişti. Ne? Beni ne sanıyordu bu? Tamam yakuşuklu ama benlik değil hıh.
Hosttan yardım istedim. "Beyefendi bakın burası benim yerim gösteriyor." dediğim de hak vermiş bir mırıltı çıkarttı. "Evet efendim sizi şöyle alalım." hosta ters bir bakış attı. Biletini çıkarttı. "Burası benim yerim." dediğin de fark etmediği şey B harfinin silinmişliği. A harfine benzemesi. "Bakın orada ki "B" harfi." Host da hemen yardım etti biraz uğraştık ama sonunda ben kazanmıştım.
Gülümseyerek yerime oturdum. Gökyüzüne aşık bir kadındım. Odada uzun süre kapalı duramazdım. O havayı ciğerlerime kadar çekmem, bulutları da görmem lazımdı. İlerleyen vakitler de uyku bastırmıştı. Sandviç ve vişne suyu istemiştim. Galiba o geldi. Sandviç ve vişne suyu geldi.
Yanımda ki de put gibi. Ruhsuz adamın teki bence. Ne konuşuyor ne de gözlerini uçakta ki insanları kesmekten esirgemiyordu. Hostesten yiyecek ve içeceğimi aldım. "Teşekkür ederim." bana gülümseyerek "Rica ederim efendim. İşimiz bu." dediğinde bende gülümsedim. Tam sandviçimi ısıracağım "Bana tekila ver." ruhsuz adamın sesi ile duraksamıştım çünkü emir veriyordu. Bunu sevdiği belli. Kadın istediğini verirken neyse diyerek cama döndüm.
Sandviç ve vişne suyum ilerleyen saatlerde bitmişti. Gözlerimi kapattım. Kafamı cama yasladım. Gözlerimi ufak sarsıntı ile açmıştım. Kafam yumuşak bir yerdeydi. O ruhsuz adam yerlerimizi değiştirmiş. "Sen ne yaptığını sanıyorsun?" dediğim de bana kısa bir bakış attı. "Sen yararlanmıyordun ben yararlandım sakınca yok." burnumdan solumuştum. "Sakıncası var mı yok mu ben karar veririm. Şimdi derhal yerimden kalkın." beni tınlamadı. Öfke ile konuşacakken iniş kemerlerinizi takın diyen pilot ile sustum.
Gine takmamıştı kemerini. Anlamıyordum bu adamı. Sonunda inmiştik. Bavul bekleme sırasında bavulumu aldım ama bir saniye bu bavulun burasında böyle bir şey yoktu. Benim bavulumun amblemi turuncu, bu bavulun ise siyah. Etrafa bakındığımda ruhsuz adam benim bavulumu almış gidiyordu. Peşinden koştur koştur giderken bir yandan da sesleniyordum. Dışarıya çıktı of yetişemeyeceğim. Bu bavul çok ağırdı. Dışarıya ondan 2 dakika sonra çıkmıştım.
Etrafa bakındığımda orada güneş gözlüklerini takmış, arabasına biniyordu. "HEY, RUHSUZ ADAM!" Yanına gelebilmiştim. "Ne var mırıltılı kedi?" dediğinde kaşlarımı çattım. "O ne öyle? Labia adam. Bavulumu almışsın. Of bu bavulun burası turuncu değil. Senin elinde ki bavulun turuncuydu." Nefes nefese kalmıştım. Zor yetişmiştim.
Kaşları çatıldı. Adamlarını üzerimden çekti çünkü çıkışında bir adım atmışlardı. Bavulunu önüne hafif fırlattım. Nefesim kesiliyordu. Astım ilacımı ağzıma sıktım. Oh iyiydim şimdi. Ruhsuz adam bagajı açtı. Orada ki bavula baktı. Hak vermiş gibi bavulumu çıkarttı bana verdi. Kendi bavulunu koydu. "Sağ ol mırıltılı kedi." dedi. "Sana çok pis sinir oldum ama tatile gidiyorum diye bir şey demiyorum hıh." dediğim de sırıtarak arabasına binmişti. Onlar gitmişti. Ben de taksiye bindim. Geldiğim de annem, bir adam ile konuşuyordu. Beni görünce somurtuk hali yok oldu.
Yanıma koşturarak geldi. Kollarını boynuma sardı. "Kızım! Çok özledim seni" dediğinde kıkırdadım. Halbuki daha 2 hafta buradaydım. "Bende anneciğim. Otel gerçekten güzelmiş." Annem kafasını salladı. "Senin odan hazır kızım. Sen çık ben de gelirim yanına." dediğin de kafamı salladım. "Bu tafra ne kızım?" ofladım. "Bir ruhsuz adam ile uğraştım anne. Sorma adamın sırıtması bile ruhsuz. Tüm pozitif auram yok oldu." kıkırdadı annem.
Tam bir şey söyleyecekken "Beni annene küçükler gibi şikayet etmen gerekmezdi mırıltılı kedi." dediğin de dil çıkarttım. Artık bezmiştim. Annem beni cimcikledi. "Ne anne? Ben odama çıkıyorum." dedim. Bavulum gelecekmiş odaya. Asansörüm düğmesine basarken bir adamın sesi duyuldu. "Kırman gerekmez bir kez basınca geliyor." dedi. Sonrasında elini bana uzattı. "Ben Akın Sert" dedi. "Ben de Afitap Acar. Tanıştığıma memnun olmadım mümkünse hiç konuşmayalım." Asansör gelince kata bastım. Tam gelecekken yüzüne kapattım asansör kapısını.
Kata gediğim de odamı buldum. Oda kartımı okutup içeriye girdim. Ilık bir duşun ardından banyodan çıktım. Kapı çalıyordu. Kapıyı açtığımda bavullarımı annem getirmişti. "Anne niye zahmet ettin?" dediğimde kıkırdadı. "Ben istedim getirmek hem akşam seni bir ortağım ile tanıştıracağım." dedi böyle sevinçle konuşuyordu. "Tamam annem ben biraz dinleneceğim." dediğim de kafasını salladı. Odadan çıktı çünkü işleri varmış. O ortak kimse artık? Bavulumu yerleştirdim sonrasında yatağa uzandım.
Akşam alarm sesi ile kalktığım da yatağın üzerinde bir elbise vardı. Canım annem benim. Kırmızı dekolteli ve bacaktan yırtmaçlı olan bir elbiseydi. Giyindiğim de vücudumu tam sarmıştı. El çantamın içine telefonumu atıp aşağıya indim. Annemi aradığımda toplantı odasına çağırmıştı beni. Offf tatil diye geldik ne yapıyoruz? Toplantı salonunu annemin tarifi ile bulmuştum. İçeriye girdiğim de bir tanesi Ruhsuz adamdı diğeri tanımadığım biriydi. Gerçi ruhsuz adamı da tanıdığım söylenmezdi.
"Kızım tanıştırayım Yiğit Tunçoğlu, Mert Demirbaş bu da kızım Afitap Acar."
"Tanıştığıma memnun oldum."
Annem ve Yiğit amca konuşuyorlardı. Ruhsuz adam ve ben telefonlarla takılıyorduk. Tam 4 saat sürdü. Saat 23.10 olmuştu. "Annem ben kalksam mı?" dediğimde annem saate baktı. "Ah biraz uzun sürdü kızım pardon. Aslında sözüm vardı Mert beye. Buranın mimarı ile tanıştıracaktım. O yüzden çağırmıştım seni. Tanıştırmak için ama biz sohbete dalmışız." Gine o maviş gözlerini üzerime dikmişti. "Sen mi yaptın?" küçümseme yoktu bunda şaşkınlık vardı.
"Evet ben yaptım. Afitap Acar. Acar holding'in velihatı. Peki siz?"
"Mert Demirbaş. Demirbaş holding'in sahibi."
Kısa bir tanışma oldu. Ruhsuz adam bir şey söylemek ister gibiydi. "Kızım, Mert bey aslında bir yetimhane tasarlamak istiyor. Çocuklar için eğitici yönleri ile. Sen yardım eder misin?" dediğin de anneme ben gidicem bakışları attım. "Kızım zaten uzun sürmez. Baban ile konuştuk onun da yurt dışı seyahati çıktı. Evde de tek olmanı istemediğinden tatil işi uzadı senin için." dediğinde tek şuna takıldım tatil mi? Çalışıyorum ya şu an. "Lütfen kızım kırma beni." dediğinde dayanamadım.
"Peki kabul ediyorum. Nasıl bir arsa olacak? Nerede olacak? İçeriğinde kaç çocuğu kapsayacak?"
Gibi sorularla akşama kadar anlaşmıştık. Gülümsüyordum çünkü çocukları çok severdim.
"Tamam yarın başlarız o zaman Afitap."
"Hanım. Derseniz sevinirim. Yarın başlarız Mert. bey."
Bastırarak söylemiştim hanım ve bey kelimelerini. Sadece sırıttı. Ben de yorgunluk ile masadan kalktım. Odama çıktığımda üzerimi değiştirdim. Pijamalarım ile yatağa atladım. Gözlerimi kapattım. Direkt yorgunluk ile uyudum. Çok bir şey yapmadım ama sohbet beni yordu.
************************
Vote(yıldız) ve Yorum atarsanız sevinirim.
-1076 Kelime-
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Katil^m
Teen FictionOtelde iş üzerinde olan bir katil. Aynı otel de tatile gelen Afitap. ************ Yan odada ki sesler beni merak ettiriyordu. Sanki sürekli bir şey kırılıyordu. Daha çok da rahatsız olduğumdan telefonumu ve oda kartımı alıp çıktım. Kapıyı çaldığımd...