୨ 1 ୧

1.8K 154 185
                                    

Tık. Tık. Tık.

Taryn, taşlı yolda gagasıyla tık tık sesleri çıkararak hoş bir ritim tutturan kuşu izledi. Huzurlu bir sabahtı- gürültü, stres veya kaos yoktu. Sadece esen rüzgarın ve gıcırdayan paslı levhaların sesi vardı.

Bu nadir gerçekleşen sessizliğin tadını çıkarmak için Taryn gözlerini kapatarak sırtını tahta banka yaslamıştı. Ev işlerini yapmaktan yorgun düşen bedeninin dinlenmesine izin verdi. Saçlarını farklı yönlere uçuşturan rüzgarın yüzünü okşadığını hissedince dudaklarında belli belirsiz bir gülümseme belirdi.

Ama tabii ki, bu dünyada öğrendiği tek bir şey varsa, o da iyi şeylerin sonsuza kadar sürmediğiydi. Çok uzun olmayan bir süre sonra, insanların bağrışma seslerinin kulaklarına ulaşması, kızın az önceki hipnoz halinden çıkmasına yol açtı. Kargaşa seslerinin kaynağını görmek amacıyla gözlerini etrafta dolaştırdı.

"Tekrar söylesene, hadi bakalım!"

"Ha?! Siz eziklerin sağır olduğunu da bilmiyordum! Hadi şunda karar kılalım, eğitimimi tamamlayıp askeri polis olduğumda hepiniz ayaklarıma kapanıyor olacaksınız!"

Tanıdık sesi duyduğunda Taryn iç çekti. 'Yine mi...' İsteksizce ayağa kalkıp kargaşanın olduğu yere ilerlemeye başladı. Oradakilerin her biri oldukça gürültü olduğu için onları bulmak zor olmadı. Çıkardıkları gürültüyle o bölgede yaşayan herkesin uyanmasına yol açsalar bu durum Taryn'i şaşırtmazdı.

Köşeden döndüğünde tüm bu gürültünün kaynağına ulaştı. Küllü kahve saçlara sahip olan çocuk, yüzünde kendini beğenmiş bir ifadeyle karşısında ona kızgınlıkla bakan dört büyük oğlanı izliyordu. Onlar saldırmaya hazır dururken diğeri kendini övmekle meşgul olduğu için karşısındaki oğlanların düşmanca tavırlarının farkına varmamıştı. Taryn oğlanlardan birinin yumruğunu kaldırdığını görür görmez hızlı bir şekilde araya girip aceleyle arkadaşının kolunu kavradı. Arkadaşının söylenmesini görmezden gelerek geri çekilip onu peşinden sürüklemeye çalıştı.

"Jean!" Korku dolu bir ifadeyle diğer oğlanlarla karşı karşıya gelmeden önce arkadaşına tısladı. "Kusura bakmayın! O- o yeterince uykusunu alamadı, bu yüzden biraz çılgınca davranıyor. Sizi tekrar rahatsız etmeyeceğimize söz veriyoruz!" Kızın sesi yalvarır gibi çıkmıştı. Oğlanlar onlardan büyük görünüyorlardı, muhtemelen on beş yaşındaydılar. Taryn'i boğazı onların cani bakışlarına maruz kalınca düğümlenmişti. Çoktan uzaklaşmaları gerektiğini ima etmek için Jean'ın kolunu sertçe çekti.

Ne yazık ki kızın arkadaşı ne zaman susması gerektiğini asla bilmiyordu, özellikle de böyle durumlarda.

"Belki sizi bir gün ziyaret ederim ve siz eziklerin madalyalarıma göz atmasına izin veririm." Taryn hayatı pahasına Jean'ın koluna yapıştığında Jean gülüyordu. Sözleri oğlan grubunu daha da kızdırmayı başardığında onlar arkalarından kovalarken Jean ve Taryn de koşmaya başladı.

"Seni küçük pislik! Buraya gel de ezik kimmiş sana göstereyim-!" Arkalarından gelen bağırışı duyduğunda Taryn Jean'ı da peşinden sürükleyerek panik içinde koşmaya devam etti.

Her yöne doğru koştular, kolayca bulunmamak için birkaç defa farklı yollara saptılar. Nefessiz kalıncaya ve vücutları sızlamaya başlayıncaya kadar koştular. Oldukça sessiz olan ve diğer seslerin bile duyulmadığı bir sokağa vardıklarında Taryn durmanın güvenli olduğunu düşününce durdular.

"Hey, hey-bırak!" Jean kolunu kızın tutuşundan kurtardı. Nefes nefese bir şekilde ikisi de yere yığıldığında bacakları ayakta durmak için fazla yorgundu. 'Ne zamandır koşuyorduk biz?'

𝐡𝐨𝐩𝐞𝐥𝐞𝐬𝐬 || jean kirschtein × okuyucu [ASKIDA] Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin