Bölüm 4

46 43 0
                                    

Birileri yeni bölüm mü dedi? zhdjdhjdhj dediniz değil mi? Neyse o kadar geldim geri göndermeyin beni. Umarım beğenirsiniz.

Tanımadığım sokaklara sapmıştım. Tanıdık sokakların fısıltıları acımasızdı. Tanımadık sokaklar ise onlara şu an bahşettiğim anın tuzlu tadını taşıyorlardı. Çıkmaz bir sokağa girince durmak zorunda kalmıştım. Kendimi kaybetmiş gibi ağlıyordum. En son ne zaman böyle ağladığımı hatırlamıyorum. Sanırım bu ilkti. Dışardan bakan biri içimdeki acıyı bilemezdi. İnsanın ciğerini söküyorlarmış gibiydi. Yere çöktüm, zaten bacaklarımın komut alacak hali yoktu artık. Ellerimle yüzümü kapattım, arada bir sinirden yeri yumrukluyordum. Ne olduğunu hatırlamıyorum. Yorgunluk ve bitkinlik hali, ya beni uykuya itmişti ya da bayılmıştım.

...

Gözlerimi açtığımda üzerimdeki ağırlık hissedilir derecedeydi. Etrafımdaki yabancı nesneler, başımdaki dayanılmaz ağrı, göz kapaklarımdaki yorgunluk, hissiz bakışlar...

Düşüncelerimi toparlamayı başardığımda hızla doğruldum. Başımdaki dayanılmaz ağrı kendini göstermişti. Ben neredeydim? En son sokakta bir yere yığılmıştım. Üzerimdeki eşyaları yoklama gereği duydum. Yanımda  ne telefonum vardı ne de cüzdanım. Etrafa göz gezdirdim. Eski bir evdi burası. Dışarıdan çocuk sesleri geliyordu. Yerimden kalkıp duvardaki resimleri incelemeye başladım. Eski bir fotoğrafta yaşlı bir adam ve bir kadın vardı. Yüzlerindeki her çizgiye farklı bir anlam yüklenirdi fakat gözlerindeki ifade...İşte bunun tek bir anlamı vardı 'huzur'. İçeri koşturarak 5-6 yaşlarında bir oğlan çocuğu girdi. O an ona ne söyleyeceğimi bilemediğim için ''Merhaba'' demekle yetindim.

"Dayıııı, abla uyanmış." diye bağırarak geldiği gibi geri gitti küçük çocuk. Çocuğu takip ettim. Dar bir koridordan geçip bir odaya girdi. Kapının aralığından içeriyi görebiliyordum. İçerde genç bir adam, elindeki kaşıkla yataktaki bir kadına yemek yediriyordu. Çocuğun içeri girmesiyle genç adamın kafası önce çocuğa sonra ise kapıdan içeriyi gözetleyen bana döndü. O an biraz utanıp geri çekilme gereği duymuştum. Genç adam dediğim kişi küçüktü. Yani tam bilemesem de kardeşim yaşlarındaydı. Genç adam beni görünce dizindeki tepsiyi masaya koyarak yanıma gelmişti. Kapı hâlâ açıktı. Yatakta oturan kadın hafif tebessüm etmişti. Ona kayıtsız kalamamıştım. Aynı şekilde karşılık verdim. Küçük çocuk yerinde durmuyordu. Yanımızdan koşturarak dışarı çıktı.

"Uyanmışsınız. Şimdi daha iyi misiniz? Sizi evin önünde ağlarken gördüm. Sonra bir anda yere yığıldınız." Konuşması kibar ve nazikti. Diyecek bir şey bulamamıştım. 

"Evet, kötü bir haber almıştım. O yüzden kendimi kaybetmişim. Her şey için teşekkür ederim."

"Bir şey değil. Yerimde kim olsa aynısını yapardı.'' 

''Saatin kaç olduğunu öğrenebilir miyim? Sanırım yanımda hiçbir eşyam yoktu.''

''Bir dakika'' diye izin isteyerek zaten kısa olan koridorda sağa dönerek gözden kayboldu. Çok geçmeden geldiğinde ise elinde benim ceketim vardı. Ceketi üzerime giydim. Neyse ki telefonum yanımdaydı. Ekranı açtım. Telefonumun ekranı kırılmıştı. Aramaların ise haddi hesabı yoktu, sessizde olduğu için de kimse duymamıştı. Umursamamaya çalışarak saate baktım. 12'ye çeyrek vardı. Saat baya olmuştu. Aklıma ''Akın'a seni okuldan alacağım.'' diye söz vermiş olduğum geldi. Hemen Akın'a gecikebileceğimi bildiren bir mesaj attım. Eve gidemezdim. Babamla yüzleşmeye hazır değildim. Ne onu dinleyecek kadar güçlüydüm ne de olanları kavrayabilecek kadar bilinçliydim.

''Yüzünüzü yıkamak isterseniz lavabo hemen arkanızda.'' diyerek beni içsel hesaplaşmamdan kurtaran genç adama baktım. Gülümsemeye çalışarak olumlu anlamda kafa salladım. Arkamdaki küçük lavaboya girip karşımdaki kırık ama tek parça olan aynaya baktım. Şu an iki kırık birbirimize bakıyorduk. Onun kırıkları dışarda benimkiler ise içerideydi sadece. Tek kelimeyle çökmüştüm.  Yüzümü yıkadım. Eve gitmek istemiyordum ama yanımda hiçbir eşyam yanımda yoktu. Zaten çantam da arabada kalmıştı. Telefonumun cebimden çıkması bile bir şanstan ibaretti. Eğer babama yakalanmazsam kimseyle iletişim kurmadan arabadan çantamı alıp gidebilirdim. Nereye ben de bilmiyordum ama düşünmem lazımdı. Beni anlaması lazımdı. Lavabodan çıkıp benim bıraktığım yerde duran genç adama baktım. 

KAYIPHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin