Bölüm 2

74 57 159
                                        

Merhaba canlarım nasılsınız? Bu aralar sizi boşladım biliyorum. Düzenlemeler yapılacaktır. Bölüm birleştirmesi yaptım. Bölüm uzunluğum birazcık tamam baya azmış. Neyse umarım beğenirsiniz.

Akın'ı bekletmemem gerekiyordu çünkü okula geç kalırsa beni suçlardı. Geçen sefer iş görüşmesine giderken giydiğim kıyafetlerim neyse ki hazırdı. Tam bir iş kadını gibi görünmem gerekiyordu. Beni ciddiye almaları lazımdı. Para sıkıntım yoktu ama hâlâ babasından harçlık isteyen büyük bir kız olmak zordu. Aynada saçlarımı topladım. Düzenli bir insandım. O yüzden ne ararsam bulmam zor olmuyordu. Masamın üzerinden dosyamı alıp aşağı indim. Akın aşağıda tıkınmakla meşguldü.

''Bu ne hâl?'' dedi şaşırarak.

''Ne varmış halimde?''

''Cadılar bayramından falan kaçtın herhalde.''

''Yok artık.'' Çantamdan zar zor bulduğum küçük kapalı kutu aynamı çıkararak yüzüme baktım. Kötü gözükmüyordum.

''Sen anlamazsın. Yürü gidiyoruz.'' dedim çantasını alarak.

-Çok ciddiyim hasta filan mısın?''

''Akın yemezler abisi. Geçen sefer bunu yaptığında benim yüzümden okula geç kalmıştık. Bu sefer beni kullanamazsın." Pes ederek arkamdan geldi. Babamın arabası vardı. Neyse ki hâlâ yerinde duruyordu. Anahtarları alarak arabaya bindim. Akın garip bir şekilde sorun çıkarmadan binmişti arabaya.

''Kemerler.'' dedim kemerime uzanarak. Akın kemerini bağlamamıştı.

''Çocuk musun sen ya, bağlasana kemerini?'' Kemerini sonunda bağlamıştı.

''Emniyet kemeri hayat kurtarır. Çocuk gibi davranma büyü artık. Tamam her zaman benim küçüğü olarak kalacaksın ama bu bazı şeyleri anlamak için yaşının gelmediği anlamına gelmiyor. Mesela artık sınava çalışman gerekiyor. Sürekli oyun oyun olmaz ki. Bak hayal kur. Bir meslekte kendi işini yaparken hayal et kendini. İllaki ilgin olan bir şey vardır.''

''Oyun oynamak.'' dedi kısaca. Sabır istercesine derin bir nefes aldım.

''Tamam oyun oynamak. Bununla ilgili bir meslek seçebilirsin.''

''Abla ben üniversite okumak istemiyorum. Bir meslek de istemiyorum.''

''E ne yapacaksın. Ölene kadar baba parası yiyip oyun mu oynayacaksın?''

''Anlamıyorsun, beni kimse anlamıyor! Ben sabahtan akşama kadar bir yerde çalışıp bütün ömrümü başkaları için heba etmek istemiyorum.'' diye bağırdı.

''Ne yapacaksın? Paramız bitinceye kadar oyun oynayıp sonra sokaklarda dilenci olarak mı yaşayacaksın?'' Artık ben de bağırıyordum. Normal bir şekilde dışarıdan bakacak olsam bağırarak bir şeyleri çözemezsiniz derdim ama öyle olmuyordu. Bağırırsam onun işitme duvarlarını yıkıp beynini ele geçiren saçma düşüncelerden kurtarabilirdim belki.

''Aptalsınız. Başkaları için ömrünüzü tüketecek kadar.'' dedi sakinlikle.

''Tamam çok zeki çocuk. Söyle, biz de bilelim. Başkaları için çalışmadan nasıl para kazanılır?'' Omuz silkti.

''Anlamayacağın için anlatmama gerek yok.''

''Anlayamasam da bilmek istiyorum.'' Okula gelmiştik. Bana cevap vermeden arabadan aşağı indi.

''Zeki çocuk, okul çantanı unuttun.'' diye bağırdım. Geri dönüp çantasını aldı ve kalabalığın arasında hızla gözden kayboldu.

Akın'ın neler düşündüğünü anlayamıyordum. Tamam başkalarının işlerinde çalışmak istemiyordu ama para kazanmak için bir yerde çalışması gerekiyordu. Sonuçta kimse istemezdi başkasının işinde çürümeyi. Umursamadım. Sonuçta daha anlayacak yaşta değildi. Yokluk görmemiş birinin neden para kazanması gerektiği hakkında da bir fikri olmazdı. Sonunda başvuracağım iş yerime gelmiştim. Aynada kendime bakıp dosyamı alarak aşağı indim. Kaldırıma çıkmıştım ki bir araba hızla gelerek yerde biriken su birikintisinin üzerime sıçramasına neden olmuştu. İş yerinin kaldırım önünde hafif bir çukur vardı. Sabah yağan yağmurun izlerini güneş ışıkları örtse de oradaki çukur yüzünden hâlâ izler Resmen çığlık atmıştım. İş görüşmem vardı ve benim üstüm çamurla kaplanmıştı. Araba durup bakma gereği bile duymadan çekip gitmişti. Dosyamın üzerinde de çamur izleri vardı. Kriz geçirmek üzereydim. Sinirle şirkete girdim. Ne olursa olsun. Ben üzerime düşeni yapacaktım. Birkaç kişinin dikkatle üzerimi incelediğini fark etmiştim ama takacak kıvamda değildim. Asansöre binmek için önünde bekledim. Şansıma asansör doluydu. Nasıl olsa olan olmuştu. Kimse umurumda değildi. İş başvurumu ne olursa olsun yapacaktım. Kadının burnunu tıkadığını gördüm. Üstelik kötü mü kokuyordum!

KAYIPHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin