Bölüm 1

148 75 450
                                    

-Güven ormanına giden 3 arkadaştan hala ses seda yok sayın seyirciler. Geçtiğimiz pazar bildirilen olayda kayıp 3 arkadaşın piknik yapmaya gittiği fakat hala bulunamadığı bildirildi. Olay bu seneki 15. kayıp vaka olup yetkililerden hala bir açıklama yapılmadı. Olayların başlangıcı hepinizin bildiği gibi 2 sene önce temmuz ayında başlamış olup ormana girip kaybolan ve geri dönemeyenlerin nedenleri hala araştırılmaktaydı. Bilirkişiler bu olayların ormandaki ağaçların sıklığı yüzünden kayıp kişilerin yolunu bulamadığı yönünde olsa da, bu kayıp kişilerden hâlâ bir iz alınamamış olması ile halk tedirgin. Babama döndüm. Hâlâ televizyona bakıyordu.

-Sence giden kişiler neden geri dönmüyor baba? Babam omuz silkti.

-Dedikleri gibi yollarını kaybediyorlardır. Gayet mantıklı bir cevap.

-Ama haber alınamamış hiçbirinden baksana. O sırada televizyonu gösteriyordum fakat haber değişmişti. Zaten bana bakmadığı için ne yaptığımı da göremiyordu. İşime geri döndüm.

-Belki de sadece haber için yapıyorlardır. Sonuçta çok fazla yeni haber yok. Kesin ilgi çekmek içindir. dedi net bir ifadeyle. Nasıl bu kadar emin oluyordu anlamıyorum. Kafamı olumlu anlamda salladım. Sırf haber için değildi bence.

- Konu ne? diyerek araya girdi ergen kardeşim.

- Senin pek anlayabileceğin bir şey olduğunu düşünmüyorum. Senin boyunu aşar. dedim gülerek. Yanıma geldi. Öğle yemeği için salata hazırlıyordum. Elini kafamın üstünde havada gezdirdi.

- Daha çok senin boyunu aşıyor gibi duruyor. dedi gülerek. Dirseğimi karnına geçirdim.

- Çok komik gerizekalı. Beynin anca buna çalışıyor zaten. Sen git de derslerine çalış.

- Sen de ya iş bul ya koca. Evde kaldın iyice. Gözlerim iyice açılmıştı. Elimde bıçakla ona doğru döndüm.

-Sen gel buraya. Gel lan eşek. Ben sana göstereceğim kocayı gel. Babam ayağa kalkmış bize bakarken babamın arkasına saklandı. Ne ara koşup babama ulaştı bilmiyorum ama elimden çekeceği vardı.

-Baba tut baba. Koru beni. Biricik oğlunu öldürecekler baba. Hem acıklı konuşup hem de kahkaha atıyordu. Babam ben halledeceğim bakışı atıyordu bana. Aynı zamanda elimdeki bıçağa kızmıştı. Farkındaydım. Babamdan o kadar çok duyuyordum ki sözlerini ezberlemiştim. Onu o kadar iyi tanıyordum ki bakışlarını, davranışlarını, hal ve hareketlerini biliyordum artık.

Mutfağa gidip masayı hazırlamaya başladım. Babam, hormonlunun kulağından tutup masaya oturttu. Biraz bağırarak babama bir şeyler söylese de ne yapması gerektiğini biliyordu ve benden özür diledi. Her şeyi hazırlayıp masaya oturdum.

-Ezgi, sana kaç kere dedim. Bak kesici aletlerle şaka olmaz. Tekrar böyle bir şeyle karşılaşırsam ceza alacaksın ona göre. dedi uyararak. Sıra bana gelmişti. Sesindeki kesinlik diğer sözlerindeki gibi değildi. Ciddiydi.

-Tamam baba yapmayacağım. Tek kaşını kaldırdı. Yanaklarımı şişirdim.

-Söz veriyorum.

-Mesela ne gibi bir ceza baba. Onu açıklayabilir miyiz? Akın garip bir şekilde kaşınıyordu.

-Akın, bak senin kulaklar çekilerek kepçe oldu. Sen hala anten peşindesin. Çekmiyorsa uzasın onlar biraz daha. Somurttu iyice. Onu es geçerek babama döndüm.

-Baba bugün iş görüşmem var. Haberin olsun oraya gideceğim. Olumlu anlamda kafa salladı.

-Ne zaman dönersin?

-2 yere daha başvuracağım. 3-4 saat dönmem daha. Hadi biraz daha dolaştım diyeyim. Oldu sana toplam 5-6 saat. Babam kafa salladı.

-Fazla geç kalma o zaman.

-Tamam.

-Baba, ben de arkadaşlarla oyun salonuna gideceğim. Akın hemen lafa girmişti.

-Ne oyun salonu? Babam elindeki çatalı sallamaya başlamıştı. Akın bu sene lise sondu. Yani ders çalışmak yerine oyun oynuyordu ki şuan bunu babama itiraf etmişti.

-Ne, ne oyunu? Jetonu hala düşmemişti canım kardeşimin(!) Gözlerini açtı. Evet geç de olsa hala bir umut vardı onun için.

-Oyun dedin.

-Oyun mu dedim? Baba kursum var oyun oynayamam ki? Evet kursu vardı. Tam olarak ne yapıyordu bilmiyorum ama kimseye yakalanmadan dersten kaçabiliyordu.

-Demek öyle. Belki ben yanlış anlamışımdır.

-Belki de. Yaş ilerledikçe anlama problemi oluyormuş ondandır. Söyledikleri babamı kızdırmıştı. Ben ise bu ayarsız ne diyor diyerek kalmıştım. Canım kardeşim iyi ama ayarsız bir insandın.

-Ne diyorsun lan sen düşüncesiz aptal. Akın hemen yerinden kalkıp lavaboya koştu. Eğer babamdan hızlı olabilirse yaşamını sonsuza kadar tuvalette sürdürebilme hakkı kazanacaktı. Sanırım başarmıştı ki babamın kapıya vurup bağırışını işittim. Bir süre sonra merdivenden inerek geri geldi. Hâlâ öfkeliydi ama yapabilecek başka bir şeyi de yoktu babamın.

-Şu sıpayla konuş, üslubunu düzeltsin. Yoksa ben bir düzelticem yamulup kalacak.

-Oğlunu biliyorsun baba. O beni dinlemez ki.

-Hele bir dinlemesin. Sorarım ben ona. Diyip ceketini alarak dışarı çıktı. Babam erken emeklilik hakkını kullandığından beri bir garip davranıyordu. Yapacak başka bir şeyi kalmamıştı. Boşta kaldığı için bu kadar agresifti. Kendisine de başka bir aktivite bulamıyordu. Kararına saygı duyuyordum ama onu başka aktivitelere de yönlendirecektim. Beni dinlemezdi belki ama elimden geldiğince yapacaktım bunu. Babam kapıyı çarparak çıktı. Bunu duyan Akın da tuvalet hapsinden çıkmış gibi görünüyordu. Kafamı olumsuz anlamda salladım. Kapıyı göstererek:

-Bekle beni burada. Beraber gideceğiz.

-Sen nereye? Dedi isyankâr bir şekilde.

-Bekle dedim sana. Okula bırakacağım seni sonra görüşmeye gideceğim. Onu orada tepinirken bıraktım. Her ne kadar istemese de benim sözüme karşı çıkmazdı. Evet istemezdi çünkü ergendi. O yaşlarda herkes biraz asidir. Dolabımın karşısına geçtim. Eveet. Hızlı bir kombin yapmam gerekiyordu. Bakalım elimizde neler var?

Bölüm 1. Bu nasıl bir aile? Gerçekten çok hoş oldu sjjsjsjsjjsj sevdim bunları. Bakalım nasıl olacak? İlk bölüm nasıldı yorum ve beğeniyi unutmayın. Sizi seviyoruuuum.

KAYIPHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin