Beş kız okulda düzenlenen geziye katılırlar, fakat bir yanlış anlaşılma olur, aslında birden fazla... Başlarına türlü maceralar gelen bu ekibin başı büyük derttedir...
Çığlıklarımız kesildiğinde Hazal'ın boğazı kurumuş olacak ki öksürmeye başladı. Valizindeki sulardan birini verdiğimde hemen içti. Aleyna Hazal'a haber verip yeniden kumaşı bastırdığında Hazal acı bir "Ssss!" sesi çıkardı. İstemsizce kafamı kaşıdığımda tüm dikkatimle Aleyna'nın yaptıklarına bakıyordum. O sırada aklıma söylemeye çalıştığım ama sonradan unuttuğum soru geldi: Neden kimse gelmiyordu?
Sorumu Aleyna'ya yönelttiğimde "Aaa doğru!" demesiyle gözlerimi devirdim. Buranın nasıl bir yer olduğunu öğrenmeliydik. Özellikle de nerede olduğumuzu. Hazal'a gerekli müdahaleyi yaptıktan sonra etrafı gezinmek, nerede olduğumuzu kavrayabilmek için ayağa kalktık. Aleyna, Ayşegül ve Hazal valizlerini aldıktan sonra yola çıktık. Güneş yavaş yavaş batmaya başlamıştı. Sığınacak bir yer bulsak iyi olurdu. Sonra kızlara bakıp sordum; "Fotoğraf makineniz var mı?"
Aleyna şaşırdığında açıkladım; "Bu kadar macera yaşadık, geri dönünce hatırasız mı kalalım?"
Hazal valizinden fotoğraf makinesi çıkardığında bana verir vermez onu habersizce çektim.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Gülerek yürürken hep Büşra'yı düşündüm. Ayrıca Sena'yı da. Beni neden götürmemişlerdi? Acaba kaçmış mıydım? Hiçbir şey hatırlamıyordum.
Anayola geldiğimizde geçen tek tük arabaları izliyorduk. Biri durup bizi alırsa diye çok korkuyordum. Bu dünyada güvenilecek insan kalmadı sonuçta. O sırada bir şey dikkatimi çekti. Plakalar... Hiçbiri "34 KDL 1739" gibi değildi. "Т056EX/750" şeklindeydi. Sağ alt köşede bir bayrak vardı. "🇷🇺".
Keşke sosyal derslerini daha dikkatli dinleseydim! Ama Aleyna kesin bilirdi. Sosyal dersini çok seviyordu! Hemen dönüp sordum; "Aleyna! Plakaya baksana! Plakalar Türkiye'ye ait değil. Tümü!"
Aleyna'ya baktığımda kaşlarını çatmış, gözlerini kısmıştı. Aniden kaşlarını kaldırdı. Gülümsemekle gülümsememek arasındaki açık ağzıyla heyecanlı bir şekilde; "Burası... Burası..." dediğinde sabırsızca "Eeeee?!" dedim. "Ruuuuussssyaaaaaaaaaağğğğ!!!"