Her yere bakmaya çalışıyorduk ama hiçbir yerde bulamıyorduk. Aniden gözüme bir valiz takıldı. Fosforlu mor renkteydi. Hazal'ın en sevdiğinden... Sonrasında o valizin ona ait olduğunu anlayıp koşmaya başladım. Keskin kan kokusuna alışmıştım. Ayaklarımın ikide bir takılmasına aldırmadan valize koşuyordum. Aleyna arkamdan bana sesleniyordu; "Zeynep Sıla dur! Nereye? Ne oldu?!" Peşimden geldiğini duyabiliyordum.
Sonunda valize vardığımda etrafa bakındım. Yerde bir tutam kıvırcık saç gördüğümde şaşırmıştım. Hemen elime aldım. Bunlar kesinlikle onundu. Derin nefesler alan bir kişinin sesini duyduğumda hızla arkama döndüm. Aleyna'yla karşılaştığımda şaşırmamıştım. "Ne oldu?" dediğinde elimdeki saç tutamını gösterdim. Şaşkın bir şekilde çevreye bakmaya başladığında umutsuzca ayaklarıma bakacak şekilde başımı eğdim ve umutsuzca sağa sola salladım. O anda yerdeki bilekliği farkettim. Büşra'yla takmışlardı. En iyi arkadaşlar olduklarının göstergesiydi.
Şu an tek yapmam gereken takılı eli takip etmekti ama korkuyordum. Aleyna'ya bakarak; "Burada." dedim. Yarı korkulu gözlerle bana bakıyordu. Gözleri avucu bize açık olan ele döndüğünde hemen elini uzattı.
O çok cesur bir kızdı. Küçüklüğümüzden beri hep en cesurumuz olmuştu. Oturduğumuz lojmandaki revirde olduğunu düşündüğümüz seri katil, ölü bebeklerin olduğunu farz ettiğimiz değişik Kızılay sembollü toprağa gömülmüş kutu, revirin bacasında tamir yaparken içine düştüğünü düşündüğümüz adam cesedi düşüncelerimiz ve dahasında önden giden hep o olmuştu. Saçma olsa da, çevremizdekiler dalga geçse de biz aldırmadık. Ve şimdi burada insanların gülemeyeceği bir şey için çabalıyorduk.
(Herneyse çok konuştum kfkfkldld)
Aleyna onun elini tuttuğunda aniden çığlık attı. Elinin sıcak olduğunu söyledi. Yaşıyordu! Açılmış valizlerden fırlayan eşyalar arasından elini bulabilmiştik. Sıra onu çekmekteydi. Ürkekçe eline dokundum. Kolunu kavradığımda Aleyna saydı. 1, 2, 3! Aynı anda kolunu pek de nazik olmayan bir biçimde çektik. Uzun kıvırcık saçları ve kulaklığını gördüğümde hafifçe tebessüm ettim. Omuzlarından tutup çektiğimizde artık ayak bileklerine kadar onu görebiliyorduk. Zafer sevinciyle zıpladığımda Aleyna yine de nabzını kontrol etti. "Yaşıyor." dediğinde kendimi yere atmak istedim ama yerdeki cansız bedenlere bakınca anında vazgeçtim. Fosforlu mor valizi aldım ve Hazal'ı omuzlayıp uçağa benzemeyen uçaktan çıkardık. Açık havaya vardığımızda hala burnumda o mide bulandırıcı koku vardı.
Uçaktan 15 metre civarı uzaklaştığımızda rahatlamıştım. Ayşegül yanımıza geldi ve Hazal'ı buğdayların arasına bıraktık. Kendimi ondan birkaç adım uzaklıktaki bir yere bıraktığımda aklıma bir soru geldi. Bunu niçin önceden düşünememiştim? Neden polis ya da ambulans sesleri gelmiyor? Neden olayı çekmek için gelen haberciler ve müthiş parlak flaşları yoktu? Bunu hemen Aleyna'ya söylemeliydim. Oturur pozisyona gelip sabırsızca konuşmaya başladığımda onları görememiştim. Sadece birkaç dakika içinde nasıl gitmişlerdi? Hızla ayağa kalktığımda boyları bir metreyi bulmuş buğdayların arasından kızları zor seçebilmiştim. Dinlenmek için uzanmış olmalılardı. Yutkundum ve Hazal'a yaklaştım. Baygın olmasının bir sebebi olmalıydı. Kollarını inceledim. Birkaç morluktan başka bir şey yoktu. Tişörtünü kaldırdım. Herhangi bir yarası yok gibi görünüyordu. Ters çevirip beline baktım. Hiçbir şeyi yoktu!? Tekrar ters çevirdim. Nabzını kontrol etmek için baktım. Çok yavaştı. Kalbine kulağımı koydum. Sanki çok zorlanıyordu. Yüzüne baktığımda topraktan kirlenmiş yüzünün dışında bir şey gözükmüyordu. Boynunu incitmiş olabileceğini düşündüm, yavaş ve titrek bir şekilde başının arkasına elimi koydum. Yavaşça kaldırıp indirdim ama herhangi bir problem yoktu. Ellerimi çektiğimde çok korkmuştum. Başının arkasına koyduğum sol elim tamamen kan içindeydi. Hiç düşünmeden onu yüzüstü çevirdim. Ellerim daha da titriyordu. Ona dokunamadım. Elime yerden toprak alıp elimdeki kanı temizlemeye çalıştım. Gidip Aleyna'yı kaldırdım. Pörtlemiş gözleriyle Hazal'ın saçlarına bakıyordu. Eğilip tişörtünden kopardı. Hazal'ın saçlarını aralayıp yaraya baktı. Aniden tişörtü bastırdığında korkmuştum. Aklıma mor valiz geldi. Koşup getirdim. Fermuarı açıp karıştırmaya başladım. İki dolu matara, yirmi otuz parça kıyafet, üç şapka, telefon şarj aleti vb. vardı. Hemen birkaç tişört alıp yanlarına döndüm. Hemen bastırınca Hazal'ın gözlerinin açıldığını farkedip çığlık attım. O anda Aleyna da çığlık attı. Ve ardından Hazal da.
...
Merhaba, bu bölümü 600 kelime yapmak istedim, uzun zamandır bölüm atmıyordum ama hikayemi kimse bilmediği için kimse farketmedi.
Hayalet okuyucu olmayın!!!
🖤♥️🖤
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yanlış Anlaşılma
AvventuraBeş kız okulda düzenlenen geziye katılırlar, fakat bir yanlış anlaşılma olur, aslında birden fazla... Başlarına türlü maceralar gelen bu ekibin başı büyük derttedir...