the Ring/JohnnyDepp

.five.

"Sette çalışan biri olduğunu medyaya bir şekilde gösterirsek üstümüzde daha az baskı olur. Bir hayranımla fotoğrafımın çıkmasından daha az konuşulur bu şekilde ben de sen de, rahat ederiz." dediğinde Ash kafasını anladığını gösteren bir şekilde salladı. Şimdi sette çalışıp her gün Johnny'i görecek olmak kalbinde büyük bir neşe aynı zamanda endişe yaratmıştı.

~

"Gitmemiz gerek, bizi ağırladığın için çok teşekkürler. Hoşçakal ve kendine dikkat et." derken ayaklandığında hemen Ashley de onunla birlikte kalktı,

"Ne demek, her zaman asıl ben teşekkür ederim. Siz de kendinize dikkat edin." dediğinde Johnny Ash'e dönüp kollarını sardı, Ash buna alışık olmadığından Johnny ile şirkette karşılaştıkları günden beri hızla atışı yavaşlamayan kalbinin, yerinden çıkacak gibi olmasına aldırış etmedi. Onlar gittikten sonra evde biraz vakit geçirip ablasını aradı, onu yaşadığı her şeyden dürüstçe bilgilendirdi. Gelen mail'e baktı,

"15 Gün sonra set ekibi toplanacak ve sen de valizini toplayıp özgeçmişinin çıktısını al atacağım adrese gel." bunu yazan Tracey'di. Gören olmasa da başını salladı ve valizini hazırlamaya başladı, kıyafetlerini ve çamaşırlarını özenle yerleştirdi. Gönderilen adrese gitmek üzere dışarı çıktı, içinde bir boşluk vardı çünkü daha önce her yere arabayla gitmeye öylesine alışmıştı ki taksi beklemek bile ona çok tuhaf geliyordu. Biraz süre sonra taksi gelip bindiğinde adresi gösterdi ve yola koyuldu. Telefonu çaldığında bakışlarını ekrana indirdi, arayan Tracey'di.

"Buyrun Bay Jacobs,"

"Benim Ashley, Johnny." dediğinde kalbi yine gümbürdemeye başlamıştı,

"Buyrun Bay Depp." sanki içinde fırtınalar esmiyormuşçasına cevaplamıştı,

"Sana bir şey söylemek istiyorum, eğer ekibin tuhaf soruları ve bakışlarına maruz kalmak istemiyorsan aynı uçakla gidebiliriz." dediğinde elbette bunu kabul etmeyi isterdi sonuçta kim Johnnyle beraber bir yolculuğa çıkmak istemezdi ki,

"Hayır Bay Depp, bence bu söylediğiniz daha çok tuhaf bakışlara sebep olabilir. Düşünceli davranışınız için teşekkürler." dediğinde Johnny o görmese de başını salladı,

"Haklısın, yine de sormak istedim. Kendine dikkat et orada görüşürüz." dediğinde telefonu Ashley'e cevap fırsatı vermeden kapattı. Kısa bir süre sonra taksiden indiğinde gördüğü kalabalık onu hayrete düşürmüştü. Daha önce setten fotoğraflar görse de hiç içinde bulunmadığı için ona tuhaf geliyordu, kostümcülük hakkında en ufak fikri yoktu. Tek dileği her şeyin yolunda gitmesiydi.

"Merhaba hanımefendi, isminiz nedir?" dediğinde uzunca boylu adama baktı, yakasındaki kartta setten olduğu ve hangi departmanda olduğu yazıyordu.

"Ashley." dediğinde adam telefondan bir şeylere bakıp ona gülümsedi,

"Merhaba Ashley, ekibe hoş geldin." deyip turnikeye gösterdiği karttan sonra ona geçebilirsin tarzında bir işaret yaptı,

"Hoşbuldum." deyip gülümseyerek geçti. Bir anda olmasa da yavaş yavaş gözler ona dönüyordu, kulaktan kulağa gözle görülür olmasa da onun hakkında konuşulduğu açıkça belliydi. Genlede gençlerden oluşan bu ekip yaka kartlarını takmışlardı fakat Ashley'de yoktu, muhtemelen verirlerdi diye düşündü.

"Herkes arabalara." diye bir ses yükseldiğinde 3 koca transite sırayla bindiler ve yola çıktılar, en arka cam kenarına oturmuştu ve yanına tesadüfen olmalı ki girişteki iş güvenlikçi adam oturmuştu,

"Tekrardan merhaba, uzunca bir yol boyu beraberiz." deyip elini uzattı, Ashley onunla tokalaşırken,

"Ash." deyip ismini söylemişti ama Ashley ona seslendiğini sanıp hiçbir şey söylemedi.