10

141 26 35
                                    


"Umursuyor muydun ki?!"

Yaklaşık yirmi dakika önce Cherry hırslanmış ve bir hışımla çıkıp Jaemin'in evine gitmişti. Evde Jaemin'den başka kimse yoktu, annesinden öğrenmişti. Belki de bu yüzden ağzına geleni söylemiş ve içinden atmıştı, sanki içini dökmesi gereken tek oymuş gibi.

Aralarının bozulmalarının üzerinden neredeyse bir buçuk ay geçmişti ve hiçbir adım atılmamıştı. Cherry üç hafta boyunca neredeyse kafayı yeme aşamasına gelecek kadar düşünmüş ve sonucunda da en yakın arkadaşından hoşlandığını sonunda anlamıştı. Çocuk oyuncağı değildi, ciddi olarak düşünerek bu kanıya varmıştı. Sadece ayrı kaldıkları için böyle olabileceği ihtimalini de düşünmüştü ama hayır, daha farklıydı. Bu uzun süredir bastırdığı duyguları olduğunu fark etmesini sağlamıştı sadece.

Durum böyleyken daha fazla ayrı kalmak istememişti. Jaemin'in ne kadar umursamadığını düşünse de onun da üzüldüğünü düşünüyordu ve bunu hiç istemezdi. Üstelik kendisi böyle kalmaya artık dayanamıyordu.

"Cherry yeter artık!" Jaemin'in ani çıkışını beklemeyen Cherry susmuş ve yavaşça ona bakmıştı. Oldukça sinirli görünüyordu. Cherry'de buraya geliş amacını uzun süre önce unutmuştu zaten.

"Dinle beni." Direkt olarak gözlerine bakarak konuştuğunda Cherry hiçbir tepki vermeden ona bakmaya devam etti. Söyleyeceklerini dinlemeye ihtiyacı vardı. Bir şeyler duymaya çok ihtiyacı vardı.

"Sen çok değiştin ve bunu kabullenemiyorsun. Önceden en azından kendini umursardın, şimdi onu bile yapmıyorsun. Neden, nasıl olsa ben senin için hep buradayım değil mi? Ama artık durmalısın Cherry. Biraz beni de düşün." Jaemin derin bir nefes alıp gözlerini Cherry'nin gözlerine tekrar sabitledi. Onun için çok çabaladığını ve Cherry'nin bunu umursamadığını düşünüyordu. Bu olaydan bıkmıştı.

"Artık beni öylece kırmayı bırak. Ben senin oyuncağın değilim."

Cherry'nin elleri titrerken çenesini sıktı. Yanında rahat rahat ağlayabildiği tek insanın karşısında ağlamamak için kendini sıkıyordu. Ağlama sebebi ise tamamen oydu. Ne ara bu raddeye varmışlardı bilmiyordu. Şimdi ona karşı olan hislerini gün yüzüne çıkarmışken bunları duymak iki kat hasara sebep oluyordu ama bunu Jaemin'e nasıl açıklardı bilmiyordu.

"Jaemin asıl sana yeter!" Elindeki ceketini yatağın üstüne fırlatıp bağırdığında Jaemin onun bağırmasıyla yeni kendine gelmiş gibi görünüyordu. Güya birbirlerini kırmadan konuşacaklardı ama şimdi karşısında ona bağıran kızın bile sabrını kaybetmesine sebep olmuştu. Kötü hissetmeye başlamıştı bile.

"Değiştin, değiştin, değiştin! Sürekli aynı şeyler!" Oldukça sinirliydi ve konuşurken ellerini kullanıyordu. Kendini kasmasına rağmen ağlamaya başlayınca bu özelliğine içinden bir kez daha küfür etti. Üzüldüğünü göstermenin sırası değildi.

"Hiç düşündün mü? Belki de sadece benden soğudun ve uzaklaşmak için bir bahane buldun. Tartıştığımız günden beri bir kez olsun farklı bakmayı denedin mi Jaemin? Sana değişmediğimi kanıtlamak için her şeyi yapabilirdim." Başını olumsuz anlamda sallayıp devam etti. İstemsiz bir hareketle bir adım uzaklaşmıştı. Jaemin onun her hareketini izliyordu ve sadece fiziksel değil, ruhsal olarak da bir adım geri attığını hissetmişti. Artık bir adım daha uzaklardı ve bu onu ne kadar üzebilirse o kadar üzüyordu.

"Ama asla değiştirmedin fikrini. Bir gün gelecektim, hazırlanmıştım bile. 'Kendini bulduğunda,' demiştin çünkü. Sana değişmediğimi, her zaman ki Cherry olduğumu, seni asla kaybetmek istemediğimi söyleyecektim. Ama zaten çok az olan cesaretim, Hara'nın attığı fotoğrafla tamamen kırıldı."

Jaemin duyduklarıyla birkaç saniye kalıp düşündü. Gelmesini her şeyden çok isterdi ama onu durduran sebebi anlamamıştı. Hara'nın attığı bir fotoğraftan bahsediyordu ama kendisinin böyle bir şeyden haberi yoktu.  Cherry onun anlamadığını fark ettiğinde başını salladı. Böyle olacağını tahmin ettiği için fotoğrafı kaydetmişti. Telefonu çıkarıp fotoğrafı buldu ve Jaemin'e gösterdi. Jaemin fotoğrafı anında hatırlasa da paylaşıldığını bilmiyordu.

 Cherry annesinin kollarında ağladığı gün Jaemin'in evine gitmeye karar vermişti ama Hara'nın attığı fotoğrafı görünce vazgeçmişti. Uzun zaman oluyordu.

 Jaemin hep haklı olanın kendisi olduğunu, en çok yıpranan tarafın o olduğunu düşünmüştü. Ama daha tartışmalarından bir hafta önce bile ona karşı hislerini kaybedip kaybetmediğini düşünmesine bakılırsa gerçekten uzaklaşmak istemiş olması muhtemel miydi?

"Nasıl aramız bozulur bozulmaz soluğu Hara'nın yanında alabilirsin? Asıl değişen senmişsin gibi gözüküyor Jaemin.."

Cherry hayal kırıklığıyla Jaemin'e bakarken Jaemin çok daha fazla kötü hissetmeye başlamıştı. Cherry'nin parmak bastığı noktaları daha önce hiç düşünmemişti. Belki de dediği gibi at gözlüklerini çıkarıp, etraflıca düşünmeliydi. Daha fazla Cherry'nin ağlamış ifadesine bakmaya katlanamayarak arkasındaki koltuktan montunu alarak dışarı çıktı.

Evet, Cherry'nin bazı davranışları onu yormaya başlamıştı. Sürekli kendisi bir şeyler için çabalıyordu ve Cherry onun hislerini görmezden geliyordu. Jaemin bu kadar uzayan konulardan nefret ederdi, bu yüzden gerçekten de uzaklaşmıştı belki de. Artık uğraşmak istememişti. Tabii bunların hepsi ihtimallerdi ama içten içe Cherry'nin haklı olduğunu biliyordu.

Her şeye katlanıp, aralarının bozulmasına katlanamayacağını söylediği insanla ne hallere gelmişlerdi. Bu bile üstüne düşünmesi gereken bir şeydi. Yine de belki biraz daha önce düşünmeliydi. Hara'yla yakınlaşmadan ve ona umut vermeden önce. Saçlarını dağıtıp ilerlemeye devam etti. İşin içinden nasıl çıkacağını bilmiyordu.



dear diaryHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin