Selam 💫Vote (oy) vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın. İyi okumalar.
Isabel'den
Rüyamda bana gösterdiği yere gelmiştim.
Hem ağlıyor hem bağırıyordum.
"Ne var! Neden çağırdın beni! Neden sevgilimden ayırdın! Neden hayatını mahvettin!"
Yere oturdum ve içim çıkarırcasına ağlamaya devam ettim.
Yine gelmiş ve bütün hayatımı mahvetmişti.
"Anne! Cevap ver!"
Yine cevap yoktu. Ardından gelen hışırtı ile kafamı kaldırdım.
Uzun süre sonra onu gördüm; annemi.
Beni lanetleyen kadını, sevdiğim adamdan ayıran, beni onları öldürmek ile tehdit eden, ölü annemi.
"Ölü kalman gerekiyordu."
"Seninde çoktan ölmüş olman gerekiyordu ama Klaus seni kurtardı. İki kere. Açıkçası bu Sharow'un pek hoşuma gitmedi."
- Sharow'u 11. Bölümde göstermiştim. Hatırlamadıysanız bakabilirsiniz. -
Kaşlarımı çattım. "Sharow'da kim?"
Güldü. "Efendimiz"
"Sen nasıl cadısın! Onu bilmeyen doğa cadısı yoktur."
"Bilmiyorum, bilmekte istemiyorum. Siz benden ne istiyorsunuz?"
Toparlanmış ve ayağa kalkmıştım. Vampirliğin iyi yönlerinden biriydi.
"Aslında Sharow ruhunu istiyordu ama artık bir ruhun yok."
Haklıydı. Ben ölmüştüm. Şuan doğada ölü sayılırdım. Vampirler en başından beri doğaya aykırıydı. Ve ben özümde doğa cadısı sevdiğim adamda bir vampir, kurt adam meleziydi. Bundan daha ironik bir şey duymamıştım.
Karşımda beni büyüten ve bana hep sevgi ile yaklaşan kadın Henry öldüğünde ölmüştü. Ve annem gerçek annem olmadığını söylemişti. Ben bir piç miydim?
Evet Isabel. Sen bir piçsin. Belki baban da gerçek değil ama sen bunu araştırmadın; korktun.
Gerçekleri öğrenmekten korktun. Herzamanki gibi bundan da kaçtın. Sen hep kaçtın Isabel. Ve artık bunun cezasını yanlızlık ile ödeyeceksin.
Hem sevdiklerin üzerinde bir lanetin hem de sevdiklerine yaklaşırsan onları öldürecek biri var.
Kim o Isabel? Sharow.... Hiç duydun mu?
"Artık seni öldürmemem için bir engel kalmadı. Efendimizin istediği şey çoktan yok oldu. Artık seni öldürebilirim."
Ellerini kaldırdı ve büyülü sözcükler söylemeye başladı.
Acı ile yere düştüm ve kafamı tuttum. Gözlerimden kan geldiğini görünce güldüm ve yerimden kalktım.
O buna şaşırırken hiç bir şey olmamış gibi vampir hızım ile yanına gittim ve boynunu deştim.
Ikinci defa bu şekilde ölmüştü. İkincisi benim tarafımdan olmuştu. Bunun için mutluydum.
Mell yere düşerken ağızımda ki kanı sildim ve ayağa kalktım.
Ormandaki rüzgar şiddetlenip ağaçların arasından yılanlar çıkmaya başlarken gülümsedim.
"Hoşgeldin Sharow."