Selam 💫
Vote (oy) vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın. İyi okumalar.
Isabel'den
Sarayda ve Klaus'un yanında son günüme uyanmıştım. Buraya geleli iki gün olmuştu ve gerekli şeyleri konuşmuş, halletmiştik. Bugünü ise sadece üçümüze ayırmak istiyordum.
Yarın buradan gidecektim ve son kalan işlerimi yapacaktım. Sonra Klaus yanıma gelecekti. Ondan güç çekerek 'Medusa' yı bulacaktım.
Nerede olduğunu bilmiyordum ama rivayetlere göre bir yerde tutsaktı. Onlara inanmaktan başka çaremiz yoktu. Yoksa Sharow tekrardan Dünya'ya gelecek, sevdiğim herkesi öldürecekti. Buna bebeğimde dahil.
Ve hiç istemesemde onunla birlikte olmuş olacaktım. Belki de kendimi öldürürdüm. Bu seçeneklerin gerçekleşmemesi için Medusa'ya ihtiyacımız vardı.
Yataktan kalktım ve etrafa baktım. Klaus yoktu. Benden önce kalkmış ve inmiş olabileceğini düşündüm. Yinede odalara baktım ve düşüncemin doğru olduğunu gördüm.
Üstüme beyaz, sarı papatyaları olan bir elbise geçirdim. Ayakkabılarımı giydim ve saçımı düzelterek odadan çıktım.
Koridorda yürürken Rebekah'ı gördüm. Onu buraya geldikten sonra ilk görüşümdü. Başka bir şehirdeydi bu yüzden onunla görüşemiştik. Tam ona koşarken büyük bir patlama sesinden irkildim ve yere düştüm.
Karnım ağrırken Rebekah'ın hızla yanıma geldiğini gördüm.
"Isabel!"
Kafamı tuttu ve hafifçe kaldırdı.
Telaşla karnıma baktım. Kanamam yoktu. Derin bir nefes aldım.
"Tanrım! Bebeğime bir şey olmamış."
Rebekah'da sesli bir nefes verdi, ardından birbirimize bakıp güldük. Ayağa kalkmama yardım ederken sordum.
"O ses neydi?"
"Bilmiyorum, gel bakalım."
Eteğimi düzelttim ve beraber koridorda ilerlemeye başladık.
Konuşmaların geldiği yere doğru dönünce Elijah, Klaus ve iki hizmetli leydiyi gördüm.
Konuşmaları gelen ses hakkındaydı durdum ve Rebekah'ı da durdurdum.
Onları dinlerken aynı zamanda da izliyordum. Aniden leydilerden biri Klaus'a sarıldı. Korkmuş ve ağlıyordu.
Bakışlarım hızla sertleşirken, Klaus'un da ellerini sırtına götürdüğünü gördüm. Bakışlarım öldürücü bir nitelik kazanırken Rebekah yanımda kıkıyordu.
Durduğumuz köşeden çıktım ama yürümedim. Klaus beni ve ona nasıl baktığımı görünce hızla kızı kendinden uzaklaştırdı. Gözleri oradan geçen bir askeri buldu ve kolundan tuttu.
Kızı bir anda ona itti. "Siz birbirinizi burada böyle teselli edin."
Asker ve kızın şaşkın gözleri üstündeyken gülümseyerek bana seslendi.
"Aşkım, bize katıl lütfen."
Eğer bu şekilde gidersem leydi onu kıskandığımı falan düşünecekti. Ve bunu düşünüp mutlu olmasını istemiyordum. Yüzüme bir gülümseme yerleştirdim ve Rebekah'ın elinden tutarak onu da benimle beraber sürükledim.
Yanlarınıza geldiğimde tekrar gülümsedim ve Klaus'a sarıldım.
"Sevgilim, seni çok özledim."
Ellerim sırtında ona sarsılmışken o bana sarılmamıştı. Sanırım bir anda öyle sarılmama şaşırmıştı.
Sırtına hafifçe vurdum ve sadece onun duyabileceği şekilde kulağına fısıldadım.