Olivera, hissettiklerinin yanlış mı doğrumu olduğunu ayırt etmeye çalışırken günlerde bi hayli ilerlemişti. O gece Bayezitin derin gözlerinde kaybolan kendisini arıyordu. Nasıl bir histi bu anlam veremediği...
Sultan Bayezidde o geceyi unutamıyordu. Gözlrinin önüne bir perde gibi inmişti Oliveranın gözleri. "Ne yaptın bana ey dilber" diye mıraldanıyordu.
Sabırsızdı Olivera bir daha ne zaman o yüce kapıdan girebilecekti bilmiyordu. Ama o kadar gün geçmişti hiç haber yuktu. Olivera mırıldanmaya başladı.
– Kesin o Devlet denen kadının yanındadır. Acaba beni beğenmemiş midir? Yok, yok yok beğenmese niye öyle sözler söylesin ki..
Bir cariye yanaşır yanına Olivera bunları fısıldarken.
+ Olivera hatun ne oldu? Sultanlık hayallerin başlamadan bitimi verdi hahaha. Devlet şah sultanımız senin gibi cariyelere pabuç bırakmaz. Haremin dört duvarında kuruyup gideceksin!
Olivera hiddetle oturduğu yerden kalkarak bağırır ;
– Hünkar sadece beni isteyecek! Her gece beni çağıracak ve o zamanda Devlet şah sultanınızdan geriye sadece onun hüznü kalacak hepiniz göreceksiniz!
Bu bağırışmayı harem ağası caferin yükselen sesi kesti.
+ Desduuurrr! Sultan Bayezid Han hazretleriii!
Oliveranın kalbi içinde milyonlarca kelebek uçuyormuş gibi çarpıyordu. Onu farketmesi için birşeyler yapmalıydı.
Hünkar taşlıktan geçerken herkes eğilmiş başı yerde vaziyette idi. Tabii Olivera da öyle. Olivera hünkarın ayaklarını takip ediyordu. Acaba bana gelecek mi diye. Hünkar önlerinden öylece geçince Oliveranın bütün umutları o an bitmişti. Fakat aniden ayakların az ilerden dönüp kendisine doğru geldiğini farketti. "Tanrım! Tanrım! Geliyor! Unutmamış beni!" Diye içinde fırtınalar kopuyordu. En nihayetinde de istediği oldu. Hünkar Oliverayı çenesinden dokunup kaldırarak o iri koyu kahve gözleri bakıp gülümsedi Bayezid. Sonrada Cafer ağaya bakarak ne istediğini anlattı.
Olivera heyecandan bayılacak gibi olmuştu adeta. Hünkar gidince herkes şaşkınlıkla Oliveraya baktı "bu kız kesin büyücü" gibi fısıltılar duyulmaya başlamıştı. Olivera onlara bakıp hünkarın ona bahşettiği gururla gülümsüyordu. O sırada Cafer ağa geldi Oliveranın yanına.
+ Ammada ballı hatunmuşsun düş önüme hadi akşama halvet var hadi yine iyisin. Anca temizler hazırlarız seni.
Oliveranın ayakları yerden kesilmişçesine taşlıktan hamama koşuyordu. Hiçbir şey o gece ona engel olamayacaktı. Artık cennetinin kapıları ona ardın kadar açıktı...