Edirne sarayındaki harem 3 katlıydı. Ortası boş olan bir yapıta sahipti. Taşlık adı verilen yerde cariyelerin tümü kalırdı. Gözdeler koğuşu bir üst katta bulunmaktaydı. En üst katta ise hünkarın has kadınları ve valide sultanın daireleri bulunmaktaydı.
Haremin böyle oluşu Oliveranın gözünün en yüksekte olmasına neden olmuştu. Onun yeri orasıydı.
Tavandaki kesme renki camlarlala yapılmış kubbesinden içeriye sızan ışıklar haremi daha ihtişamlı gösteriyordu.
Sultan Bayezid harem ağası Cafer'i odasına çağırttı.
- Cafer ağa. Sırp sarayından gönderilen cariye...
+ Evet hünkarım.
- Bu gece has odaya getirin.
- Başım üstüne hünkarım.
Bayezid de merak içerisindeydi. Tüm haremde dillere düşen bu güzellik, bu afet-i devran kim di?
Cefer ağa derhal hareme gidip şefika kalfayı çağırdı yanına.
-Şefika kalfa! Şefika kalfa!
+ Ne var ağam ne bu telaşın.
- Hünkarımız bu gece adı olir midir nedir o meleuneyi çağırdı. Vay ki ne vaayy kız onca yaptığe şeye rağmen başına devlet kuşu kondurdu vallahii..
+ Demee! Devlet hatun duyarsa...
- Deli deli konuşma be kadın. Hünkar emretti hünkar ne yapacak ki sendee.
Şefika kalfa doğru taşlığa gitti. Oliveranın yanına yürüyerek;
+ Başına devlet kuşu kondu devleett. Bu gece hünkarımız seni has odaya çağırdı.
- Has odamı? Orası neresi ben neden gidiyoru?
+ Halvet var bu gece halvet. Hünkara sunulacaksın. Eğer hünkara kendini beğendirir birde erkek evlat verirsen daha sırtın yere gelmez. Sultan olusrun sultan!
- Şey ama ben ben haz...
+amann ne çok sual etti doğru hamama gitte temizlen. Bu halde seni hadımlı ağalar bile beğenmez hahayy.
Olivera henüz hazır değildi. Böyle planlamamaştı. Ama bunları düşünecek vakit yoktu. " demek ki o gün bu günmüş. Hadi Olivera. Şu barbar osmanoğlunu büyüle ve intikamına adım adım yaklaş!" diye aklından bin bir türlü şey geçiriyordu...