𝐜𝐡𝐚𝐨𝐬; 𝙢𝙪𝙡𝙩𝙞𝙛𝙖𝙣𝙙𝙤𝙢 𝙞𝙢𝙖𝙜𝙞𝙣𝙚𝙨

𝙬𝙝𝙚𝙣 𝙝𝙞𝙨 𝙝𝙚𝙖𝙧𝙩𝙗𝙚𝙖𝙩 𝙨𝙩𝙤𝙥𝙨

𝘞𝘢𝘯𝘯𝘢 𝘧𝘦𝘦𝘭 𝘢𝘭𝘪𝘷𝘦, 𝘰𝘶𝘵𝘴𝘪𝘥𝘦 𝘐 𝘤𝘢𝘯'𝘵 𝘧𝘪𝘨𝘩𝘵 𝘮𝘺 𝘧𝘦𝘢𝘳

𝘐𝘴𝘯'𝘵 𝘪𝘵 𝘭𝘰𝘷𝘦𝘭𝘺, 𝘢𝘭𝘭 𝘢𝘭𝘰𝘯𝘦

𝘏𝘦𝘢𝘳𝘵 𝘮𝘢𝘥𝘦 𝘰𝘧 𝘨𝘭𝘢𝘴𝘴, 𝘮𝘺 𝘮𝘪𝘯𝘥 𝘰𝘧 𝘴𝘵𝘰𝘯𝘦

𝙅𝘼𝙈𝙀𝙎 '𝘽𝙐𝘾𝙆𝙔' 𝘽𝘼𝙍𝙉𝙀𝙎

&

James," dedin gülerek. Henüz birkaç haftalık hamile olduğunu öğrenmiştiniz ancak Bucky seni bir an bile tek başına bırakmıyordu.
"Hayır meleğim, oraya uzanmayacaksın."
Ellerini tuttu, en üst raftaki kabı senin için aldı ve çilekleri tek tek yıkamaya başladı.

Ona kocaman ve sevgi dolu bir gülümseme verdin. Bucky'nin nasıl bir baba olacağı şimdiden belliydi. O en iyisi olacaktı. Belki örnek alacağı baba figürü yoktu ancak o kendisininde modeli olacaktı.

O dakikalarda nasılda habersiz ve mutluydunuz. İleride olacaklar ikinizinde hayatını değiştirecekti oysa ki, biriniz yaşamdan koparken diğeri yaşamak zorunda kalacaktı...

"James?" Merakla ona baktığında, çilekleri kaba dolduruyordu. Tek kaşını kaldırdı ve çilekleri koymaya devam ederken sana cevap verdi. "Evet, meleğim?"
İçindeki heyecan hissini bastırarak sordun, "Sence kız mı olacak erkek mi?"

Bucky çilekleri kaba doldurmayı bırakıp sana döndü, omzunu silkti. Ağzına bir çilek attı, gerisini sana uzattı. "Şu an bilemiyorum. Ama sana benzeyen bir kız çocuğunu çok isterim, meleğim."

"Ah hayır, seni benden kıskanan bir kız mı? Ben bana aşık ikinci bir James'i tercih ederim!"

Bucky kıkırdadı, ellerini teslim olur gibi kaldırdı. Çileği çoktan yutmuştu bile. "Patron sensin, güzelim. Benim için önemli olan tek bir şey var; ikinizin sağlığı."