𝙞'𝙢 𝙖𝙡𝙡 𝙮𝙤𝙪𝙧𝙨

3.4K 105 11
                                    

𝘪 𝘯𝘦𝘦𝘥 𝘢 𝘨𝘢𝘯𝘨𝘴𝘵𝘢,

𝘵𝘰 𝘭𝘰𝘷𝘦 𝘮𝘦 𝘣𝘦𝘵𝘵𝘦𝘳

~ 𝙨𝙩𝙚𝙫𝙚 𝙧𝙤𝙜𝙚𝙧𝙨 ~

Gerekli dosyaları yerleştirmiş, eğitim için spor salonuna gitmeye hazırlanıyordun

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Gerekli dosyaları yerleştirmiş, eğitim için spor salonuna gitmeye hazırlanıyordun. Steve bizzat sana ders veriyordu, aslında zaten üst düzey bir ajandın. Ama sana olan ilgisi seni mutlu ediyordu, ayrıca onunla vakit geçirmeyi çok seviyordun.

Siyah, deri ceketini askılıktan aldın ve spor salonuna doğru adımladın. Sen Yenilmezler'deki en yeni kişiydin. Bir görev sonucu seni Hydra'nın elinden almayı başarmışlardı, o zamandan beride onlarlaydın.

Ancak onlarla kulede değil, kendi tuttuğun minik evde kalıyordun. Tony ısrar edip seni ikna etmeyi başarmıştı ama bir türlü kuleye taşınma fırsatı bulamamıştın. Deri ceketine sığınarak yürümeye devam ettin.

Büyük, gösterişli binadan içeri adım adar atmaz büyük bir patlama sesi yankılandı. Hızla belindeki silahı eline aldın, ve pansiyon masasının yanında diz çöktün.
Kalp atışların hızlanıyordu, nefes almaya kendini zorladın.

Birkaç el silah sesi daha duyuldu, ve adım sesleri gelmeye başladı. Silahın tetiğini yavaşça çektin, adeta nefesini tutarak bekliyordun. Adımlar senden ileri gitti, giriş kapısına doğru.

Büyük, cam kapıyı elindeki silah yardımıyla kırdığını gördün. Silahı ona doğrultun ancak tam tetiğe basarken başına sert bir cisimle vurulduğunu hissettin. Bilincin kapanırken, tek korkun Steve'in henüz binaya gelmemiş olmasıydı.

❖❖❖

Bilincin yerine geldiğinde, başının acısı ile yüzünü buruşturdun. Kalp ritmin hızlanmıştı. Gözlerini etrafta gezdirdin, büyük siyah bir duvarda resimler asılıydı. Bir resim sana oldukça tanıdık geldi, ancak kim olduğunu ve nerede gördüğünü kestiremedin.

Sonra odaya biri girdi, silah doğrulttuğun o adam. Bir kolu metaldi, oldukça yakışıklıydı ancak bu ondan korkmanı engellemiyordu.
D

oğruldu, sakin ve yavaş adımlarla sana yaklaştı.

Bir elini çenene koydu ve ona bakmanı sağladı. Yüzündeki siyah maskeden kim olduğunu anlayamasanda onun mavi gözleri sana oldukça tanıdık hissettiriyordu. Maskesinin ardından gelen boğuk sesle, güldüğünü anladın.

"Komik olan ne?" sinirle sordun, kaşların çatıktı. Omuzlarını silkti, metal elindeki silahı bir köşeye fırlattı. Ardından eski koltuğa oturup gözlerini fotoğraflarda gezdirdi.

"Şuraya bak," dedi kendisine ait, metal olmayan eliyle işaret ederek. "Kaptan Amerika'nın kızları."
Anlamayan bakışlarını ona gönderdin, sen Steve ile sadece arkadaş değil miydin? Belkide değildin...

"Bunlardan banane? O benim arkadaşım, aşk hayatına karışamam?"
Mavi gözler sana döndü, küçümser bakışlar eşliğinde devam etti.

"Bir kimliğim yoktu," dedi. "Ya da ben öyle sanıyordum, sonra bam! Sana ve 'arkadaşına' denk geldim. Bir şekilde oldukça tanıdıktı, aslında birkez benimle savaştı. Tabii sonra peşine düşmesi gereken başka işleri oldu, yenilmezler falan. Sahi, ne işe yarıyorsunuz? Birkaç kişinin hayatını kurtarıp, bundan para alıp, sonrada kendinizi kahraman mı ilan ediyorsunuz?"

Sinirle ona baktın, "Bir! Biz asla kendimize kahraman demiyoruz, iki bu işten para falan almıyoruz. Sizin gibi aptalların arkasını topladığım için para alsaydım kendimden nefret ederdim."
Ardından onun değişen bakışlarını izledin.

"Bla, bla, bla." dedi gözlerini devirerek. "Şuraya bak, işte o. Peggy! En büyük anahtarım, geçmişimi hatırlamamda bizzat bana yardım etti. Nasıl mı? Birden, Steve Rogers ile olan geçmişimi hatırladım. Evet, mucizevi bir şekilde."

"Şimdi ne diye beni kaçırdın? Yenilmezler seni bulup gebertsin diye mi?" merakla sorduğun soruya sırıttı.
Ve işte, elleri maskesine doğru hareket ediyordu. Maskeyi yavaşça çıkardı, ardından o mavi gözlerin sahibi ortaya çıktı.

"Bucky Barnes?"

"Evet, kendisi. Ayrıca Steve'in beni öldüreceğini sanmıyorum küçük hanım, sonuçta kimse en yakın dostunu öldürmez." Sonra arkana geçti, bileğindeki ipleri çözdü ve tekrar önüne geçti.
"Ve sana zarar verecek olsam, seni buraya getirmezdim. Sadece Hydra'yı kandırdım, beni hala kendi oyuncakları sanıyorlar."

"Zekice," dedin önce. Ardından kızarmış, zonklayan bileklerini ovdun. "Ama bir şeyi unuttun, Asker."
Tek kaşını kaldırdı, "Hayır. Planımın kusursuz olduğuna eminim-"
Ve cümlesini bitiremeden ona sert bir yumruk attın.

"Beni, unutmuşsun. Planın en mükemmel kısmını! Bu bileklerim içindi," dedin ve hızla saçını çekip ensesine vurdun."Bu da başıma silahla vurduğun için!"

"Eh, sanırım özür dilemek zorundayım?"
Sırıtıyordu. "Aptal."
Ve kapı gürültüyle açıldı, elinde silah olan Natasha ve kalkanıyla Steve girdi. Bucky'i çekip yere yatırdın, ardından sakince kendini gösterdin ve ayağa kalktın.
"Sakin ol, Rogers. Benim, ateşli Y/L/N."

"Ah, hadi ama! Giriş için poz vermeye hazırlanıyordum- Hey Bayan Ateşli, yerde yatan kim?"
Pietro'nun sesi kulaklarını doldurduğunda sırıttın, "Sanırım yakalandık!"

Steve korkuyla sana baktı. "Ne- Ne demek yakalandık?!"
Depresif bir şekilde ona baktın, ellerini tutup dudağını büktün.
"Üzgünüm, Rogers. Beni bastın!"
"NE?" Natasha şok içinde bağırdığında Bucky'nin kıkırdama sesi odayı doldurdu.

"Sorun yok, Kaptan. Hepsi benim, James."
Steve duyduğu sesle ne yapacağını bilemedi. İçinde sebepsiz bir heyecan oluştu, yıllar sonra eski dostunun sesini duymuştu. Bucky ayağa kalktı ve senin yanına geldi.
"Hydra bana son olarak bu görevi verdi, bende fırsatı değerlendirdim. Sen ayağıma geldin."

"Beni korkuttun! Y/N'e bir şey oldu sandım!"
Steve seni kendine çekip sarıldığında herkes kıkırdamaya başlamıştı. "Hadi ama Rogers, senden bile daha iyiyim! Bu metal kol bana hiçbir şey yapamaz."

Ancak birkaç saniye içinde, Steve'in gözleri duvarda asılı olan fotoğraflara gitti. Birkaç saniye Peggy'nin resmine baktı, ardından bakışlarını sana çevirdi. Derin bir iç çektiğini duydun, ne olduğunu fark ettiğinde kalbinin kırıldığını yok saymak istedin.

Ardından, Steve asla beklemediğin bir şey yaptı. Seni kendine çekti, dudaklarını seninkilere bastırdı ve nefesi kesilene dek seni öptü.

"Bir daha, yanımdan iki adım dahi uzaklaşma Y/N."

"Lanet olsun, steve! Burada ben varım ve sen ona mı gidiyorsun?" Bucky alayla sordu, şu an en yakın arkadaşların sarılması gerekmez miydi?

"Sıranı bekle, metal kol."

---

𝐜𝐡𝐚𝐨𝐬; 𝙢𝙪𝙡𝙩𝙞𝙛𝙖𝙣𝙙𝙤𝙢 𝙞𝙢𝙖𝙜𝙞𝙣𝙚𝙨Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin