Yanıp sönen bir sokak lambası. Saat kaç? Belki sabahın beşi. Onun umrunda mı? Sanmam.
Yoksa onların mı demeliyim? Silahın barut kokan namlusunun ucundaki,son nefeslerini veren adamı saymalı mıyız? Bence evet. Siyah simsiyah bir takım elbise giymiş,yerde uzanan o iyi görünümlü adamı saymalıyız. Siyah takım elbisesi kalıbına uygun dikilmiş,varlıklı olduğu
ölürken dahi sıkı sıkı kavradığı çantasından belli. O da,güne nispeten siyah. Hoş,onu öldüren adam da siyah. Hatta simsiyah,belki kendisi siyahın. O yürüyor. Gecenin ve kendi
ruhunun karanlığını parçalayan mavi gözleriyle. Ardında,tatlı bir hüzünle bakan kahverengi
gözleri bırakmış şekilde. O, maktüllerine uzun süre bakmaz,veda etmez belki de. Yanıp
sönen sokak lambası,kayan bir yıldız uğurluyor genç adamı. Duyduğu son şeyin eşinin
sıcacık sesi olmasını isteyen birinin göğsünde koskocaman delikle,soğuk bir silah sesiyle
yatması ne acı. Katili ise,bir başka silahtan çıkan o acı dolu sesle adımlarını hızlandırıyor.
Canı hiç yanıyor mu? Sanmam. O bir seri katil. Lakin şunu net şekilde söyleyebilirim ki,en
şanslısından. Kendisi gibi birini bulacak kadar şanslı en azından. Bu şans ise tabi. Bir
topuklu ayakkabı sesi. Bu gelen kim? Sabah vardiyasına kalmış Kadın güvenlik görevlisi mi?
Bekçi belki,katili yakalayarak huzura erdirecek ölen kişiyi. Hayır. O da bir katil. Siyah deri
botunun tıkırtısıyla gecenin karanlığında yürüyor. Saçları ardından sallanıyor rüzgar ile.
Tavaf ediyor rüzgar tenini,bedenini. Ardından onu bekleyen adamın koluna geçiriyor kolunu.
Yeşil gözleri,ardında soğuk bir deniz misali sakin ancak serin mavi gözlü adamı umursamıyor
gibi. Öldürdüğü adamdan bahsediyorum tabii. Sarı saçları,eskiden şevkle baktığı belli mavi
gözleri ile yüzündeki donuk korku. Çünkü o,maktüllerine korkma fırsatı bırakmadan öldürür
onları belki de. Geride kadına yem olmamalarını sağlayan yüksek zekaları ile. Hah,onu yem
yapan yem olmaması gibi. Ne garip seçiyor kız maktüllerini. Sahi,bir katil nasıl seçer
maktüllerini. Belki sokakta gördüğü birilerini,belki kavgalı olduğu biri,bilemediniz kafaya
taktığı biri. Bu katiller öyle seçmiyor gibi. Kavgalı olduklarını öldürmek aptalca geliyor onlara
göz göre göre teslim olmak polislere. Sıradan birini öldürmek ise,onlar için fazla sıkıcı.
Çünkü onlar,öldürmek için amaç aramıyorlar,öldürmek onların amacı. Biri,vahşi halleriyle tüm
erkeklerin dikkatini çekiyor. Ancak,öldürmüyor ağına düşenleri. Onun amacı,ağına düşmeyen
yemleri. Onlar her yerde oluyor aslında. Belki bir kütüphanedeler,belki de kitap okuyorlar
bankta. Tek ortak özellikleri zekaları,ve onları ölüme sürükleyen karşısındaki marjinal kadın.
Mavi gözlü adam ise kadınlara bakıyor önce. Uzun kısa,güzel çirkin bir tarama cihazı ile
tarıyor hepsini. Kısa sayılabilecek,mutlu kadınların aksi eşleri/sevgilileri tercihi. Katlanamıyor
kötü davranan adamlara. Bir vedayı dahi layık görmüyor onlara. Mavi gözlü adam,ritmik
şekilde yürüyen kadına dikiyor gözlerini. Kadında gecikmiyor başını ona çevirmekte. Karanlık
gecelerde,emin olamayıp kaldırdıkları silahlarının ucunda onlar olmuyormuş gibi.
Hoş,birbirleri olma ihtimali dahi titretiyor ellerini. Silahların ucunda ruhları,bedenlerinin aksi.
Ve silah bir çözüm ikisi için de. Bu adaletsiz dünyadan ayrılmak için bir bahane,zaafları yok
etmek için bahane. Adalatsiz mi? Bir katile göre iddialı değil mi? Aksine,katil oldukları için
biliyorlar her şeyi. Kanın demirimsi tadını,barutun keskin derideki izini. En çok ölümün
kokusunu. Biliyorlar adaletsizliği en çok, 17’lerinde başladıkları ölüm kokulu kan tatlı bu işte
binlerce maktül ile 23’lerinde yakalanamamalarından. Ve yağmur taneleri yavaş yavaş
damlıyor gökyüzünden. Belki,tanrı maktüller için ağlıyor ve belki kanıtlar kapanıyor
gizlenircesinden. Ve onlar yürüyorlar,deri eldivenlerinin tuttuğu şemsiyelerinin ardından.
Siyah geceye karışırcasına,siyah olurcasına,siyahın kaybolduğu gündoğumunda...
![](https://img.wattpad.com/cover/271768870-288-k383457.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Psikopat-lar
ChickLitÖlüm ne denli yakındır bir bireye, veya öldürmek sadece mahsus mudur ölüm meleğine? Oysa bir aracı değil midir ölüm meleği, bir elçi belki de. Onların yaptığı işe bir gölge. Kadın, siyah topuklu ayakkabısı ile yürüdü karanlıkta. Adam takip etti onu...