1.7

324 41 55
                                    

Seulgi kahkaha atarak tuvaletten çıktığında arkasında dağılmış olan beni bırakmıştı.

Bir insan benim yüzümden zarar görmüştü. Bir insan benim yüzümden dayak yemişti.
Bir can ben yüzümden tehdit edilmişti.

Hayatıma hoşgeldiniz millet. Ben Lalisa Manoban hayatınızın en büyük hatasıyım.  Jeon Jungkook ise şuanki kurbanım.

Seulginin söyledikleri doğruysa Jungkookda Mark gibi zarar görebilirdi. Burdan  çıkmam gerekiyor.

Gözümden bir yaş kendini özgürlüğe bırakırken titreyen elimle kapı kolunu çevirdim.

Slow müzik bitmiş yerini haraketli şarkıya bırakmıştı.
Karşıdan yürüyerek gelen Rose ve Jennie ikilesine en acı bakışlarımı attım. "Lisa nerde kaldın. Jungkook tuv- Hey, bu halin ne?" Ikiside bana endişeyle bakıyordu.

Benim tek düşündüğüm benden sakladıkları bu gerçekti. "Bana söylemediniz."

Ikiside bana anlamaz bakışlar atıyorlardı ve birbirlerine "sen anladın mı" şeklinde
sorular yöneltiyorlardı. "Neyden bahsediyorsun?"

Ağzımdan koca bir hah yayıldı. Acı gülümsemem ve göz yaşlarım yüzümde yer  edinirken gözlerimi onlardan kaçırıyordum. "Mark. Mark ve başına gelen şeyden bana
bahsetmediniz."

Yüzlerinden şaşkın ifade gitmiş yerini mahcup ifadeye bırakmıştı.
Kendimden ve hayatımdan nefret ederken daha demin öğrendiklerim bunu daha da  çekilmez hâle getirmişdi.

Yanlarında çekip gidip doğruca çıkışa ilerledim. Arkamdan
ismimi sesleniyorlardı ama ben hiç birini takmıyordum.

Salondan dışarı çıkabildiğimde havadaki sağnak yağışla karşılaşmayı beklemiyordum.
Doğruca tüm her şeyimle sokağa çıktığımda tüm hücrelerim yağmur ve soğuğu  hissediyordu.

Topuklu ayakkabılarım asfaltta kaydığında sadece bir iki saniye durup  kurtuldum onlardan. Koşarak eve gitmek ve günlerce çıkmak istemiyordum. "Lalisa,
bekle!"

Arkamdan duymuş olduğum ses Jungkook'a aitti. Gelmemeliydi. Benimle bu baloya gelmemeliydi. Bu hayatında yapmış olduğu en büyük hataydı.

Arkamı dönüp aynı benim gibi ıslanmış ve ıslak saçları alnına yapışmış olan adama
bakıyordum. "Benden uzak dur."
Sesim sadece onun duyabileceği şekilde çıkmıştı. Hatta onun duyduğuna bile emin
değildim.

Biri boğazımı sıkıyor gibiydi ve bende konuşmaya güç yoktu.

Bana biraz daha yaklaştı. "Noldu?"
Sadece derin bir nefes alabilmiştim. Titrek nefesim ciğerlerimden geçerken her  tarafım yanıyordu.
"Ben zehirliyim Jeon. Senden son ricam. Benden uzak dur! Mümkünse adımı bile  hatırlama."

Arkamı dönüp koşmaya başladığımda göz yaşlarım ve yağmur karışıyordu.
Adımı defalarca tekrarlamıştı ve peşimden koşmuştu. En sonunda vazgeçmişti bu  inadından.

Tüm hücrelerime kadar ıslanmıştım. Eve vardığımda kapıyı kapattığım gibi bedenimi  yere bıraktım. Ne üzerimi değiştirmeye ne de ayağımın altına batan cam parçalarını  ayıklamaya gücüm yoktu.

Çığlıklarım dört duvara çarpıyor en sonunda da bana geri
dönüyordu.

Ben bunları çekicek ne yapmıştım peki? İnsanlar beni neden sevmiyor?  Bana olan nefretiniz bir başkasına zarar vericek kadar mı çok?
O zaman ben neden yaşıyorum? Bu dünyadan çekip gitsem kim ağlar arkamdan.

Lalisa Manoban. İsmini büyük annenden alıyorsun ve o benim bu hayatta tanıdığım  en güçlü kadındı. Aldatıldı yılmadı. Silahlı saldırıya uğradı ağlamadı. Sevmediği bir
adamla evlendirildi olduğu yere sinmedi. O adam onu yıllarca dövdü ama hayatından  vazgeçmedi. Şimdi sen vaz mı geçiceksin?(doğru harry potterdan ilham aldım :) )

𝐩𝐲𝐬𝐜𝐡𝐨 ❦︎ liskookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin