Hükmün Seferi

210 9 26
                                    

Günlerden; kendine ayırdığı vakti değerlendiriceği ve dinleniceği, güneşli, sakin, kuşlardan çok malesef ki araba kirliliğinin kulağını doldurduğu bir günde kalkıp doldurucağı gündü.

Her zaman boş vakitlerinde kendine zaman ayırdığı o kafeye gitti gözlüklü genç adam.
O, kafenin içinde, yuvarlak, kıvrımları çiçeği andıran, bakır renkli demirlerin beyaz yumuşak oturaklara döşendiği sandalyeye oturarak karşılarındaki kiliseyi camdan seyrederek geçirmek onun favori aktivitesiydi.
Kendisi bir yazardı, tanınmış biri değildi ama bir kitlesi vardı... Genelde edebiyatla uğraşıp emekli olmuş üniversite öğretmenlerinden veya evlerinde sayısız kitabı okuyup bitirmiş, gözlüğü boynunda bunak insanlardı.

Daktilosunun mürekkebi bittiğinden o gün yanında okumak için "Ölüm Arzusu" isimli kitabı götürdü. Kitabın yazarı hakkında pek bir düşüncesi yoktu. Kelime kalabalığı gibi duran birkaç sayfayı okumak onda tuhaf bir his oluştururdu. Betimlemeleri kimi yerde yetersizdi, kimi yerde tadında.
Kitabın 70. sayfasındaydı ve bitirme niyetiyle yanına almıştı.

Masasına oturdu, kitabını açıp bekledi.
Okumaya koyulup bir süre bölünmek istemedi.

Bu kafeye genelde geldiğinden siparişini alıcak garson onu tanırdı ve kitaba ara vermesinin ardından siparişini alırdı. Kitabı okuduğu sıra müşterilerden birisinin ona seslenmesiyle kafasını dalıp gittiği sayfadan kaldırıp sesin sahibine kaldırdı.

"Afedersiniz, bölmek istemezdim ama.. bir süre sizinle oturmamın bir mahsuru var mı?"

Karşısındaki uzun boylu genç içten gülümsediği vakit ona hayır diyemiyceğini fark etti.

Yüzüne düşen ve iki yandan yanaklarına süpürülmüş saçları, kırık beyaz bir gömlek ve giydiği siyah pantolon üzerindeki kehribar ve ışığını yitirmiş gözleri, gülümsemesini güzel bir kıvrımla öne çıkarıyordu.

"Hayır sorun yok.."

Teşekkür edip elinde tuttuğu mavimtrak renkteki sade desenli kupayı masaya indirdi ve sandalyeyi çekip oturdu güzel gözlü genç. Kahvesinden bir yudum aldığı vakit gözlüklü genç kitabını kapadı ve kasaya çevirdi kafasını.

Onu gören garson gülümsedi ve masasına yürüdü.

"Siparişinizi alabilir miyim?"

"Herzamanki."

"Harika, donatlarımız yeni çıktılar. 10 dakikaya hazır olurlar."

Garson listeden ayırmadığı başını çevirip yanlarından siparişleri hazırlamak için uzaklaştı.

Karşısındaki tanımadığı, taze ve saf yüzlü genç bulundukları sessizliğin rahatsız edici olduğunu düşünüp konuşmak için ilk adımı atmayı istiyordu.
Sosyal biri değildi, konuşmaktan çok samimiyetini mimikleriyle gösterir, her daim kalpten gelen gülücüğünü suratından eksiltmezdi.
Konuşmada ilk adımı atmak bir kenara, ne diyceğini bilmese de, onu ilk defa gördüğünden elleri ile oynamayı kesip açtı ağzını.

"Hep buraya mı gelirsin?"

"Vakit buldukça.. evet."

"Harika...."

Güzel gözlü genç kahvesini tekrar yudumladı ve dikkatini çeken kitaba kafasını hafif uzattı.

"Ölüm arzusu, Yukira Shi-zen..."

"....."

"... bu romanı güzel ve sürükleyiciydi.."

"Evet..."

One Shot-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin