"Tanrıya Yemin ediyorum"

157 11 43
                                    

"Sen ne yapıyorsun?!"

"... artık benim oyuncağımsın. Yeni işine merhaba de!"

"Burdan gidiyoru-..."

Gözüm kapıya takıldı, kapıdaki cihaz... boynumdaki tasma ile kapının bir bağlantısı var mı?... Eğer dışarı adım atarsam ne olur?...

"Evet çıkamazsın."

"Ne bu?"

"Bir tasma... ama yeteneğimi içermiyor, senin anti yeteneğinden habersiz değilim."

Masalardan birisine oturup bana büktüğü ağzı ile sırıtmaya başladı.

"Hemen çıkart bunu boynumdan, hey, sana diyorum!."

"Nasıl çıkartabilirim ki?~"

"Ne?"

"Üzerinde herhangi bir giriş görüyor musun, Dazai-kun?"

Elimi tasmada gezdirdiğim sıra tüm bedenim ansızın uyuştu. Bacaklarımda his kaybı oluyor, gittikçe hissizleşiyordu.
Bunu ona belli etmeden kendimi kontrol etmeye çalıştım.

"Lanet olsun ben senin üstünüm, bunu hemen çıkart boynumdan! Ve o ne öyle ha, üslubuna dikkat et benimle konuşurken! Ah lanet olsun, bana neler oluyor..."

Masadan kalktı, meraklı gözlerini üzerime dikti ve bana yaklaştı.

"Kibir... Kibirlisin, Dazai-kun."

Etrafımda ufak bir tur attı ve ardından düşücekken beni belimden kavrayarak tuttup devam etti, sırıtmaya, ve ağzından yayılan yoğun nane kokusuna aldırmadan.

"Zamanlayıcı, Dazai-kun."

Beni hala tutarken diğer eli ile saçımı düzeltti, onu geberticem.

"Ah, hala anlamadın mı.. Zamanlayıcı, 1 gün, tamamiyle benimsin."

O sırıtıyor ben ise tepki veremiyor onu dinliyordum.

"Ah normalde 1 haftanı bana ayırman gerekiyordu. Ama gel gör ki sana 2 gün zor dayanıcağımdan, sadece bugünlük bana yetersin."

"Bana yetersin de ne demek... çıkar şunu!..."

"Vücudun uyuşuyor evet. Hadi aklını karıştırmadan aklındaki soru işaretine son vereyim. Benim barımdasın, Dazai-kun, tamamiyle her içkinin, her karışımın malzemesi bana ait. Ve martini içmiştin değil mi~"

Beni kolumdan kavrayarak hızlıca çekti.
Canım yanıyor muydu emin değilim.

"Bana ne yaptın..."

"Senin sorunun ne? Seni alt tarafı uyuşturdum, ama algıların da haliyle karışmış görünüyor. Tahminimin aksine oldukça aptal davranıyorsun, bu tüm işleri zorlaştırıyor!"

"B-bana dokunma... sikik..."

"O lafını sana yedirebilirim~ Benim kollarımdasın."

"Agh... Çek elini... kalçamdan!"

"Dalga geçiyordum, beş para etmez bir vücudun var."

Doğrulup beni ansızın yere bıraktı.

"Ah afedersin, elimden kaydı, kalçan yani~"

"Seni öldürücem, kendi ellerimle dağıtıcam beynini..."

"Üzgünüm ama... yapamazsın~"

"Bir gün... değil mi? Burdan çıktığımda, canın için bana yalvarıcaksın! Bağışlamam için! Ama nafile. Geberticem seni!"

One Shot-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin