DEĞİŞİM

110 18 89
                                    

                                                                                         11

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

                                                                                         11.06.2021


Sevgili mektupdaşlarım yeniden birlikteyiz.

Geçen mektubumda izlerden bahsetmiştim. Ve kendi izsel dönüşümüme değinmiştim.

Bu mektupta değişimimin ilk adımından yola çıkarak kendimi farketme serüvenimi anlatmak istiyorum.

Uzunca bir zamandır hayatın koşturmacasından vakit buldukça, olan biteni gözlemlemeye ve algıladıklarımla gördüğüm farkındalığı, sorgulamaya çalışıyorum.

Bana göre çağımızın en büyük sorunu sürekli eleştiriyor olmamız. Taşı, toprağı, ayı, güneşi, canlı, cansız tüm varlıkları hiç bıkıp usanmadan eleştiriyoruz. Her şeyi çok bildiğimizi iddia edip, her konuda fikir beyan ediyoruz. Sadece konuşmayı biliyoruz. Durmaksızın dinlenilmek istiyoruz. Dinlemenin yakınından bile geçmiyoruz. Öyle ki anlaşılmadığımıza, yeterli dinlenilmediğimize kanaat getirip daha da çok anlatıyoruz.

Sürekli olarak haklı olduğumuzu ispat etme çabası içerisindeyiz. Bir tek biz kırgınız, bir tek bizim yaşadıklarımız önemli, en kötü şeyler sadece bize ait. En çok biz hakediyoruz.

En çok, en çok, en çok...

Anlatacak o kadar çok şeyimiz var ki, dünyayı kendi etrafımızda dönüyor zannına kilitli yaşıyoruz. Yarım yamalak hayatlarımız içinde eksikliklerimizi eleştirerek, anlatarak tamamlama derdindeyiz. Üstelik ne çok şey bildiğimize şaşırmıyoruz bile.

Neden?

Çünkü biz hep mağduruz...

Hep haklıyız....

Ve eleştirmek en doğal hakkımız...

Kendimize mutlaka bir cevap kılıfı uydurup aynı tempoda yaşamaya devam ediyoruz. Hiç zahmete girmiyoruz. Kolay olanı seçmek sorumluluk almayı gerektirmiyor çünkü.
Maalesef aklı ve vicdanı sorgulamak zor olan. Hazıra konmayı herşeye reva görüyoruz. Az emek verip, çok şeyi hak ettiğimize sorgusuz sualsiz inanıyoruz. Bir zerre olsun empati yapmayı aklımızın köşesinden bile geçirmiyoruz. Ve bunun bencillik olduğuna katiyen inanmıyoruz. Zamane insanları öyle bir hale geldi ki bütün dünyayla iletişim ve bağlantı halinde ama, en çok kendi özüne yabancı.
Güç olanın, benliğini tanıma ve keşfetme yolculuğuna çıkmanın zaruri olduğundan bi haber. Ama eleştirmek en doğal hakkı...

Öncelikle öz eleştiri yapmanın nedenli önemli olduğunu unutmuş ya da isteksiz vaziyette. Meselenin özü bunca karmaşa barındırırken geçmişiyle kör ve sağır olmayı yeğliyor insanlar. Değişimin mimarı olacak olan o bir tek adımı atma cesaretini bulmak istemiyorlar ya da özlerine yapacakları yolculuk sırasında yüzleşecekleri hatalarından öylesine korkuyorlar ki yok saymayı yeğliyorlar.

ÇALAKALEM NAMELERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin