Y.N: 5 kilo bezelye aldım. Ayıklanmayı bekliyolar. lkjdfjshdfkjshf(Edit: Ayıkladım)
-And hullo my dearest, this chapter is for you.
My very alluring Dark Queen, indeed,
***
Şömineden, heyecanı yüzünden aksa da belli etmemeye çalışan Teddy'nin elini güven verircesine kavrayarak beliren Harry; mürebbinin de yeşil alevler arasından tüm o edasıyla belirmesini keyifle izledi. Omzunu hafifçe belirsiz küllerden silkeleyip yanlarına geldiğinde, vaftiz oğlunun sırıtarak ona uzattığı diğermelini kavradı.
Harry, onunla göz göze geldiğinde güven verircesine başını sallayınca, balo için ayrılmış salona ilerleyenler arasına karışarak yürümeye başladılar. Bir kaç kişi fark etmiş olacak, gizli bakışlar, gizlenmeye çalışılıp başarısız olan bir kaç yüksek fısıltıya aldırış etmeden, Teddy'nin rahat ettiği hızda yürümeye devam ederlerken, Harry bir yandan bunun katılmak için en çok sabırsızlandığı etkinlik olduğunu bilerek kendi kendine gülümsüyordu. Salon girişinde pek çok ışık patlarken, zıplayıp kaynağını görmeye çalışan oğluna sırıtmaktan geri durmadı ve asasının kısa bir hareketiyle onu havalandırıp, hafifletmek için de gereken uğuru yollayınca, herkesin kafası üzerinden bakabilmesi için süzülen Teddy keyfile kıkırdadı.
"Gel buraya, haylaz beyefendi." diyerek hafiflemiş çocuğu çekip beline oturtarak sol koluyla sırtını kavrayarak korumaya alan mürebbi, "Tüm gece böyle devam edemezsin. Biliyorsun değil mi? Ama eğer baban kadar ilgi delisiysen bundan fazlası gerekir, o ayrı." diyerek, uyarıcı grilerini Harry'den yana savurduğunda seherbaz ellerini kaldırıp, "Oğlumu benimle yarışması için teşvik mi ediyorsun; bana mı öyle geliyor?"
"Ah, haylazlık da bir sanattır Potter. Senin örnek alırsa Edward bir sanatçı değil ancak sinir bozucu olur." dedi Malfoy, gözlerini ileriye çevirirken, kucağında söylediklerine kıkırdarken sarsılan oğlanı görmezden geldi.
"Senin yaptıkların mı sanattı? Herkesin iksirini sabote etmek? Düelloya çağırarak yem atmak ve gelmemek? Ağaç tepelerinde gezmek mi yani?" dedi Harry eğlenmişlikle.
"Bir nevi. Ama hayır; ne yazık ki beklentileri aşan iki kişiyi unutuyorsun. Weasley ikizlerini." diyerek bilmiş sırıtışını sundu platin saçlı adam. Yine kıyafet tercihini beyazdan yana yapmıştı; resmi pelerini uçuk bir toz maviydi sadece. Yakasına taktığı broş; büyük ihtimalle koruma uğurları ile bezeli taşlardan oluşuyordu, Malfoy'un üzerindeki en koyu renkti, parlement mavisi.
Harry'nin ağzı şaşkınlıkla hafif aralık kalırken, ikizlerin Malfoy'dan gelen bir övgü hakkında ne tepki vereceklerini hayal edip sırıttı; "Nasıl unuturum, hele de ikizleri."
Kapıya yaklaştıklarında, duman savura savura ışık çakarak anı yakalamak ve gazete için fotoğraf çeken makineler bile moralini bozamazdı. Mürebbi fotoğraf için Teddy'yi indirmeye teşebbüs ettiğinde, adamın koluna dokunup dikkatini çekti ve kafasını hayır manasında sallayıp gülümsemeye devam etti. Elini hafifçe dirseğine sarıp ilerlemesi için işaret ettiğinde, şaşkınlığı gözlerinden akan Malfoy otomatik hareketlerle makine karşısına geçti ve gri gözlerini yere eğdi.
Harry'nin kaşları çatılıp tam 'istemiyorsan yapmak zorunda değilsin.' dieyecekti ki; mürebbi silkelenip Teddy'ye döndü; kucağında biraz daha yerleştirdikten sonra küçük kravatını düzeltti. Oğlan ise bu sırada dikkatle mürebbisini izliyordu. Küçük parmaklarını uzatıp, kaçan bir teli geriye itti, "Teşekkür ederim Bay D." diyerek kollarını adamın boynuna dolayarak sarıldığında, seherbazın gülümsemesi olabilirmiş gibi daha da büyümüştü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Oh!? Bay D.! (Drarry)
Fanfiction[Tamamlandı] (fluff+aile+{+16}yetişkin içerik) Emekli hayatını yaşamayı hak etmiş Andromeda, Harry'yi çaresizce dadı/mürebbiye arayışıyla baş başa bıraktığında tüm adaylar onu hayal kırıklığına uğratır. Aradığının işinin ehli bir mürebbiye olduğunu...