Bölüm 40

714 83 264
                                    

Kelime sayımız: 630 

Minho düşük zamanının dördüncü günündeydi, bu da bugün içinde işkencenin biteceği anlamına geliyordu. 

Şu anda Jisung'la birlikte mutfaktaydı, akşam oraya yemeğe gelecek olan arkadaşları için hazırlık yapıyorlardı.

Jisung malzemeleri doğrarken Minho ona arkadan sarılıyordu. Elleri sıkı bir şekilde gencin karnını tutarken başı da omzuna gömülüydü.

Jisung malzemeleri karıştırmak veya sıvıları ölçmek dışında Minho'nun ona yemek yapımında yardım etmesine izin vermemişti. Aslında malzemeleri değil de kendini kesebilir diye hiçbir kesici mutfak aletine yaklaşma izni yoktu.

''Tadına bakabilir miyim?'' diye sordu Minho Jisung havuç doğrarken.

Jisung gülümseyerek kestiği ufak havuç parçasını aldı ve onu Minho'nun ağzına tuttu, büyük de mutlulukla ona uzatılan sebzeyi yedi.

Jisung Minho'nun hal ve tavırlarındaki apaçık değişimi fark etmişti aslında, ama yine de düşük zamanından tam olarak çıkana kadar güvende kalmayı tercih ediyordu.

''İyi miymiş?'' diye sordu erkek arkadaşına dönerek.

Minho da gülümseyip ağzındakini yutarak onu onayladı.

''Şu kaptakileri karıştırır mısın?'' diye sordu Jisung büyüğüne malzemelerle dolu bir kap ve çırpma teli vererek.

Minho kabı ve teli alıp tatlı bir 'evet' dedi. 

Sonra da kendi kendine mırıldanırken malzemeleri çırpmaya başladı. Jisung ise yapmaya izni olmayan bir şeyi yapması olasılığına karşı erkek arkadaşının hareketlerini dikkatle takip ediyordu.

Kaptaki her şey güzelce karıştığında Minho onu Jisung'a geri verdi ve son ayarlamaları yapışını izledi. Bütün yemekler pişmeye bırakılmıştı, artık sadece masanın hazırlanması kalmıştı.

Jisung kullandığı bütün alet edevatı yıkarken Minho da masayı hazırlamaya koyuldu. Birkaç dakika sonra da işi bitti ve bulaşık yıkayan genci izlemeye başladı.

Erkek arkadaşının tam bir evcimen oluşunu izlerken vücudunu tezgaha dayadı ve ellerini arkasına yerleştirdi. Bunu yapar yapmaz eli bir şeyle temas edince ne olduğuna bakmak için döndü.

Jisung'un az önce sebze doğramak için kullandığı bıçak hemen yanında duruyordu. Minho onu yavaşça kaldırdı ve incelemeye başladı. 

Neden bu kadar keskin görünüyordu? Gerçekten o kadar keskin miydi yoksa sadece öyle mi görünüyordu? 

Şu anda öyle olup olmadığını test etmek Minho'ya çok cazip gelmişti.

Bıçağı bir eliyle sıkıca tutup dikkatle bakarak diğer elini de yavaşça keskin tarafına doğru kaldırdı. Tam parmağı keskin olan uca değecekti ki, bir ses Minho'nun dikkatini o tarafa topladı.

''Tatlım, bana bıçağı uzatır mısın? Onu da yıkamam lazım''

Minho diğer elini bıçaktan hızla uzaklaştırıp Jisung'un gözlerine baktı. Genç, tatlı bir şekilde gülümserken Minho'nun bıçağı ona vermesi için elini uzatmıştı.

Az önce neredeyse parmağını kesmeye çalışırken yakalanmak üzere olduğunu fark edince Minho'nun kalbi hızla atmaya başladı. Jisung bunu görseydi şu an davrandığı gibi davranmazdı. 

Görseydi Minho'ya bağırmaya başlardı. Şansına Jisung onu görmemişti.

Minho'nun bilmediği şey ise Jisung'un olan biten her şeyi görmüş olmasıydı. Yıkanacak başka şeyler var mı diye tezgaha baktığında Minho'nun büyük ve keskin bıçağı eline aldığını görmüştü. Hatta Minho'nun elini kesmeye çalıştığını görünce içten içe tamamen paniklemişti.  

Ama Jisung bıçağı onun elinden alıp bağırmaya başlasaydı, Minho'yu da panik atağa sürükleyip onu en az 1 gün daha düşük zamanına sokacağını biliyordu.

Bu yüzden derince bir nefes aldı ve paniklemiş halini gizlemek için yüzüne kocaman bir gülümseme yapıştırdı.

''Tatlım, bana bıçağı uzatır mısın? Onu da yıkamam lazım'' dedi elini uzatarak.

Minho diğer elini hızlıca çekip bıçağı Jisung'a uzatmıştı. Jisung da kalp atışlarını düzenleyebilmek için arkasını döndü ve bıçağı yıkamaya başladı.

Bıçak da temizlenince ellerini yıkadı ve kuruladı. Arkasını döndüğünde ise Minho'yu yere bakarak parmaklarıyla oynarken gördü.

Jisung onu şaşırtmamak için yavaşça sevgilisine doğru gitti ve ellerini büyüğün beline koydu. Minho başını kaldırıp hafifçe gülümsedi. Jisung da ona gülümseyip yanağına bir öpücük kondurdu.

Minho bu kez gerçek bir öpücük için elini Jisung'un boynuna attı ve onu öptü. Dudakları birbirilerinin üstünde yumuşakça duruyordu. 

İkisi de daha fazlasına ulaşmak için dudaklarını hareket ettirmedi. Sadece yumuşak ve tatlı bir şekilde öpüştüler.

İkili bir süre sonra ayrıldıktan hemen sonra dudakları yeniden buluştu. Tekrar ayrıldıklarında da Minho başını Jisung'un boynuna gömüp bir iç çekti.

Jisung ona sıkıca sarılırken sırtını sıvazlamaya başladı.

''İyi misin bebeğim?'' diye sordu yumuşak bir sesle.

''Evet'' diye cevap verdi Minho ufak bir iç daha çekerek.

Jisung gülümseyerek onları salondaki geniş koltuğa doğru götürdü. Minho ise başını Jisung'un boynundan kaldırmadan onu takip etti. 

İkili, yemeklerin hazır oluşunu ve arkadaşlarının gelişini beklerken koltukta rahatça oturdu. 

Sesler -MinSung-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin