Bölüm 55

443 63 17
                                    

Kelime sayımız: 762 

Minho'nun salonundaki sohbet kapı çalınca durdu. 

Jisung gelenlerin çağırdığı 2 kişi olduğunu umarak kapıyı açmaya gitti ve gelen çifte sarılarak onları selamladı. Gelenler de ona sarıldıktan sonra ceketlerini ve ayakkabılarını çıkarıp eve girdi. 

''Ah merhaba hoş geldiniz. Bu ikisi bize bahsettiğin kişiler mi Jisung?'' diye sordu Minho'nun annesi ayağa kalkarak. 

Jisung başını olumlu anlamda salladıktan sonra Minho'nun yanındaki yerine geri döndü. 

''İyi günler bayan Lee, ben Christopher Bang'' dedi Chan kibarca eğilerek. 

''Ben de Kim Minseok, sizlerle tanıştığıma çok memnun oldum'' dedi Minseok da eğilerek. 

Jisung Minho'nun annesinin hyunglarına eridiğini görebiliyordu. En büyük 2 kişiyi araya sokmak her zaman en iyi fikirdi. 

''Duyduğum kadarıyla Minho'nun Jisung'la eve girmesi olasılığını düşünüyormuşsunuz?'' diye sordu Chan koltuklardan birine yerleşerek. 

Minseok da aynını yaparak Chan'ın elini tuttu. Minho ve Jisung'a bir göz attıktan sonra da güzelce gülümsedi. 

''Aynen öyle. Ama tek başlarına birlikte yaşamalarını da istemiyoruz, Jisung da bize onlarla birlikte yaşayabileceğinizden bahsetti'' dedi Minho'nun babası da konuşmaya katılarak. 

''Evet elbette. Minho'yla ilgilenebilecek başka birilerini de istiyor olmanız kesinlikle %100 anlaşılabilir bir durum, ve bizler de Jisung'un dediği gibi bu sorumluluğu almaya hazırız'' dedi Minseok en şirin sesiyle. 

''Bu harika, yardımlarınız için müteşekkiriz'' dedi Minho'nun annesi gülümseyerek. 

Ortamdaki yetişkinlerin Jisung'un en büyük ve mükemmel hyungları ortaya atması tuzağına düştüğü besbelliydi. 

''Şimdi bize biraz kendinizden bahsedin. Minho'nun gelecek ev arkadaşlarını daha yakından tanımak istiyoruz'' dedi nana gülümseyerek. 

''Elbette. Ben 21 yaşındayım ve buraya birkaç dakika uzaklıktaki üniversitede tıp okuyorum. Şu anda tek başıma yaşıyorum. Chan'ı yıllardır tanırım ama çıkmaya başlayalı daha 3 ay kadar oluyor. Minho'nun yakın arkadaşlarından biri de kuzenim olur'' dedi Minseok en iyi özelliklerini öne sürdüğünden emin olarak. 

Minho'nun ailesi Minseok'un kendisi hakkında konuşmasını dinlerken hipnotize edilmiş gibiydi. 

''Ben de tıpkı Minseok gibi 21 yaşındayım. Avusturalya'da doğdum ve büyüdüm ama yıllar önce okumak için buraya taşındım. 2 sene önce mezun oldum ve şu anda bir müzik/eğlence firması için söz yazarlığı ve yapımcılıkla uğraşıyorum. 150 kadar başarılı şarkı yazdım ve sattım. Şu anda Jisung ve bir yakın arkadaşımla daha yaşıyorum ve Minseok'la çıkıyorum'' dedi Chan da gülümseyerek. 

''Vay be, bu çok havalı. Avusturalyalı adam müzik yapıyor'' dedi Moonbin Chan'ı güldürerek. 

''Jisungie, sen neden kendinden bahsetmiyorsun biraz da?'' diye sordu Minho'nun teyzesi. 

''Tabii elbette. Şu anda 18 yaşındayım. Chan ve başka bir arkadaşla buradan birkaç dakika uzakta olan evimde yaşıyorum. Kore'de doğdum ama Malezya'da büyüdüm. Ben de okumak için buraya taşınalı yıllar oldu. Şu anda yapımcılık ve söz yazarlığı okuyorum ama bir yandan da doğa bilimleriyle uğraşıyorum. Çoğu dersim de online olduğu için genelde evde oluyorum. Aynı zamanda da yakın bir arkadaşımla az aşağıdaki bir kafede yarı zamanlı çalışıyorum'' diye anlattı Jisung mutlu bir şekilde. 

''Bu kulağa hoş geliyor. Ama Minho'dan 2 yaş küçük olduğunu bilmiyordum. 18 yaşında birine göre oldukça olgunsun'' dedi nana. 

''Evet bunu söyleyen çok oluyor'' diye güldü Chan Jisung'un sırtını sıvazlayarak. 

Jisung hafifçe gülümserken yanakları kızarmıştı. 

''Sen de Chan da müzikle uğraşıyorsunuz yani, birlikte bir şeyler yapmadınız mı hiç?'' diye sordu Moonbin. 

Chan mutlulukla başını olumlu anlamda salladı ''Evet yaptık, aslında diğer ev arkadaşımızla birlikte de birkaç şarkı yaptık'' 

''Bu harika! Bize de dinletebilir misin bir tanesini?'' diye sordu nana mutlu bir selse. 

Jisung yaptığı şarkıların sevgilisinin ailesine ifşa olacağı konusunda o kadar kızarmış ve panik olmuştu ki, Chan'ın telefonunu çıkarıp salondaki hoparlörlere bağladığını fark etmedi bile. 

''Hangisini açayım?'' diye sordu Chan. 

''Wow'' dedi Minseok kıkırdayarak, Chan da bu teklife kahkaha atmamak için kendini zor tuttu. 

Şarkılardan birini açtıktan sonra Minseok'un kollarına sarıldı ve kendini çaresizce saklamaya çalıştı. 

''Vay canına, bunu dinlemesi çok hoş geldi. Adı ne?'' diye sordu Moonbin sonraki şarkıyı dinlerken. 

''Bu Jisung'un solo şarkısı, adı 'I SEE''' dedi Chan gülümseyerek. 

Herkes ona doğru baktığında Jisung ailenin yaptığı şarkıyı beğenmemesinden korkmuş halde başını sevgilisinin omzuna saklamıştı. 

''Chan, lütfen şarkıyı değiştir'' dedi kısık bir sesle. 

''Peki'' Bunun üstüne Chan başka bir şarkı açtı. 

Hoparlörden 'Zone' çalarken Changbin'in gür sesi odada yankılanıyordu. 

''Bu diğer ev arkadaşımızın sesi'' dedi Chan yüzünde gururlu bir gülümsemeyle Changbin'in rap yapışını dinlerken. 

''Bu çok havalı. Cidden dostum, harikasınız!'' dedi Moonbin Chan'a bir beşlik çakarken. 

Chan sırıtarak bir elini ensesine attı. 

Şarkı bittiğinde de telefonunun bağlantısını hemen keserek burada oynatılması uygun olmayacak bir şeylerin çalmasını önledi.  

''Bu şarkıları neden daha önce duymadım? Çok yeteneklisin bebeğim!'' dedi Minho Jisung'un kulağına. 

''Çünkü dinlemeni ben istemedim'' dedi Jisung utanarak. 

Minho sevgilisinin bu tatlı ifadesine sadece gülümseyebildi. Küçük anları Minho'nun babasının konuşmasıyla bozuldu. 

''Biz artık gitsek iyi olur, hava kararıyor. Ama Minho'yla ilgilendiğiniz için hepinize teşekkür ederiz. Evi düzenleyip yerleştiğinizde sizi bir kez daha ziyaret edeceğiz''  

Minho mutlu bir şekilde onu onayladı ve ailesini uğurladı.  

Kendini çok daha iyi hissediyordu, hepsi de Jisung'un hayatını mahvedecek bir kararı engellemesi sayesindeydi. 

Sesler -MinSung-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin