trois

745 84 167
                                        

seeeelam yorum yaparsanız sevinirim ^•^

Ailemin bana dayattıklarına başkaldıracak cesareti bunca sene içimde bulamamıştım hiç.

Tatsızlık çıkmasından hoşlanmazdım. Annemin bana yapmamı söylediği bir şeyi yapmamamın aile huzurumuzu kaçıracak olaylara neden olacağını biliyordum. Bir sürü yaygara koparacak, hayır diyecek ama sonunda annemin dediğini yine de yapacaktım ve bunun bilincinde olduğumdandır belki, sadece kafamı eğiyor ve tamam dedikten sonra içimde biriken tüm öfkeyi bu deri kaplı defterin saman kağıdı sayfalarına kusuyordum.

Kafamın içinde dolaşıp durup beni tedirgin eden düşüncelerden tutun da içimde açığa kavuşmayı bekleyen tüm öfkeme kadar bütün hislerim, gelecekten ne denli korktuğum veyahut aptal kıskançlıklarım o deftere dökülmüşken bu özel duygularımın okunmuş olmasını düşündükçe boğazım sıkılıyormuş gibi hissediyordum.

Bu his biraz güvensizliğe dayanıyordu kannımca. Yıllardır bir sırdaş gibi yanımda taşıdığım defterim başkasının eline geçiyor, büyük olaylar yaratmasa da kendime sakladığım özelim insanlara açılıyordu. Sinirliydim pek tabii ama sinirimi sadece yatağımın üstüne oturmuş, kollarımı göğsümün altında birleştirip söylenerek yansıtıyordum dışarıya.

"Leydim," Ben yatağıma uzanmış, sırtımı tahta başlığa yaslamış somurtup dururken Sophia ne olduğunu anlamaya çalışıyor fakat sorgulamamakta ısrar eden bir şekilde yüzüme bakarken hasır sepetin içindeki çamaşırlarımı katlıyordu. "Akşam yemeğinden sonra babanız sizi çalışma odasına çağırmıştı, size hatırlatmamı istemiştiniz.".

Sophia'nın bana hatırlattığı şey ile gözlerim duvarımda asılı olan beyaz saate kayarken pek de hevesli olmayan bir şekilde dudaklarımı büzmekle yetindim. Sabahki örgüsü günün yorgunluğunu belli edermiş gibi dağılan Sophia'ya küçük bir bakış attım ve "Ah doğru," diye mırıldandım yumuşak yatağımdan kalkmak için yeltenirken "Teşekkür ederim Sophia.".

Babamın beni ne için çağırdığına dair hiçbir fikrimin olmaması bir şey yapmamış olsam da içime endişe tohumları ekiyordu şimdi. Onu kızdıracak, rahatsız edecek ya da başını öne eğecek bir şey yapmadığımın bilincindeydim, yaptıysam da hatırlayamıyor ve tam da bu nedenle panik içinde kalıyordum.

Odamdan çıktığımda açık renk duvar kağıtlarının süslediği koridorlarda yürürken kaygılı olmamın sebebi tam olarak buydu. Eğer ne yaptığımı bilsem şimdi oturur düşünür, geçerli bir bahane bulmaya çalışırdım fakat aklıma hiçbir şey gelmiyordu.

Ahşap merdivenleri hızlı hızlı inerken bahçeden içeriye giren beden ve yüzündeki meraklı ifade işte o an daha da korkmamı sağladı. Biliyordum ki eğer Yerim yüzü düşük ama meraklı bir şekilde babamın çalışma odasına doğru ilerliyorsa başımın belaya gireceği kesindir.

Beni gören kardeşim koyu renk saçlarını geriye doğru atarken adımlarını hızlandırmış, eteklerini tutarak yanıma geldiğinde "Ne oldu?" diye fısıldamıştı telaşla. Yüzündeki ifade anında bana da geçerken "Bilemiyorum ki..." diye mırıldandım "Babam seni de mi çağırdı?".

Kafasını aşağı-yukarı salladı kardeşim. Mum ışıklarının aydınlattığı loş koridorda içim telaşla doluyordu. "Yerim eğer annem ve babama bir yalan söylediysen bana da söyle ki seni kollayabileyim.".

Elimle hafifçe kavradığım ince kolu kendime doğru çektiğimde bu Yerim'i sadece sinirlendirdi. Kolunu silkelerken sanki ben onun kötülüğünü istiyormuşum gibi kaşlarını çattı ve "Bir şey yapmadım diyorum ya!" diye tısladı dişlerinin arasından.

Ona bakıyordum. Bayık gözlerim yüzünde dolaşıyor ve yalan söylediğine dair bir ipucu arıyordu çünkü Yerim böyleydi işte, eğer ikimizi de çağırıyorlarsa kesinlikle bir haltlar yemişti ve paçasını kurtarmak için beni de işin içine karıştırmıştı. Kardeşimi tanıyordum ki biraz sonra gireceğimiz eskitilmiş ahşap kapının arından bize sinirli çekik gözlerle karşılaşmamızın nedeni o bariz bir şekilde o olacaktı.

savoir || taennie.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin