12

1.7K 110 15
                                    


  "Sizdiniz dimi piç tayfa?" diye sınıfa gürleyerek giren Kaan'a kahkahalarımızı yolladık Meloşla.
"Birilerinin kuyruğuna basılmış sanki bi havlama sesi geliyor bu sınıftan" dedi Kaan'dan sonra sınıfa giren Mert.

"Gebertcem olum sizi." dedi hepimizin gözüne işaret parmağını sokan Kaan.

"Ya bi çürük yumurta kokusu var burda. Aah işte burdan geliyor" deyip bi adımla Kaan ın yanına geldi Bora.

Pezevenge bak bide tehdit ediyor boyuna bakmadan. Dün ki bok, adam olmuş güya.

  "Sen şu gıza baq hele bi baq. Şu gaşa şu göze, şu burna baq. Baqtın mı?" dedim Meloşun yüzünü gösterip. Meloş ise anlamamış bi şekilde ikimiz arasında bakışlarına mekik dokutturuyordu. 
Soruma kafa sallamakla yetinen Kaan'a "Heh şimdi sen şu sıfata qurban olasan." dedim. Tabi kurban olacak. Taş gibi kız. Bunu bırakıp aldatan ite bakın bide. Ay pardon it dedim. İt olmayı bile haketmiyor, beceremiyor şerefsiz.

Bu dediğimden sonra zaten sınıf gülerken Kaan ise kaşlarını sanki daha fazla çatabilecekmiş gibi çatıyordu.
"Hadi şimdi siktr ol git" dedi Bora da.

Arkasını dönüp tam sınıftan çıkacakken de hoca geldi zaten sınıfa.
Bora ve Mert de bu yüzden kendi sınıflarına gitmek zorunda kaldılar. Bizde yerlerimize oturduk.

Bana gülerek bakan Meloş'a 'ne' dercesine salladım başımı.
"Tenk yu canom" dedi fısıldayarak. Çünkü bizim gaknem surat Fatoş çoktan derse başlamıştı.
  "Sen yeter ki gül. Böle gün canımı al" dedim bende onun gibi fısıldayarak.

...

"Biiz geldiik. Aloo ev ahalisi nerdee?" diye böğürdüm kapıdan girer girmez.

" Alışveriştelerdir heralde ya aman" dedi Melike de.
"Aman kızım bağırmayın. Urfa'ya gittiler. Dedeniz rahatsızlanmış." dedi mutfaktan çıkan Ayşe teyze.

"Ne! Bizi götürmeden mi?" dedi arkadan Mert. Buna noluyorsa. Mis gibi boş ev.
"Yaşşasınn be" dedim bende Mert'in ardından.
"Yok hemen sevinmeyin akşam Cihan bey jeti yollayacak sizi de yanlarına alcaklar yani."
Ah be Ayşe sultan bunu söylemeyeydin iyidi. Benim ne işim var elalemin memleketinde ya.

"Abimler?" diye sordu Melo.
"He onlar da  sizinle gidicekler ama daha eve gelmediler. Gelince söylersiniz. Hadi yavrular tutmayın beni daha size yemek hazırlicam" deyip mutfağa yöneldi.

"Ee nolcak şimdi?" dedim dudağımı sarkıtıp.

"Kim üzmüş benim sarışınımı?" diye arkadan gelen bi ses duyuldu.
"Of abi hiç sorma. Sözde 'dede' ölüme giderken dönmüş. Zebanilerde istememiş onları bakın. Şimdi bizde Urfa'ya gitmek zorundaymışız" dedim

"Öyle deme. Sever seni normalde." he aq he. Bayılır esas.
Küçük bi kahkaha atıp "Beni ha? İyi şaka bi daha olmasın" dedim.
"Valla zamanla sever kızım ya" dedi Melo da.
"Demin severdi, şimdi zamanla sever oldu. Az daha konuşursak adam bana olan kininden beni öldürcek olur. Susun isterseniz" dedim gülmeye devam ederken.

"Abi Sinan abim nerde?" gülmemizi bölen Mert'in sorusu olmuştu. Napcan Sinan'ı ya? Can var istersen. He Sinan tabi onlara iyi. Aman benden uzak dursun.

"Şirkette. Ben erken çıktım." diye yanıtladı sorusunu Can.
Biz kapıda dikilirken de zaten bahçe kapısı aralanmaya başladı. Melike ;
"Heh abimde geldi" diyip arabanın yanına doğru yürümeye başladı.

Hiç yüz göz olmaya gerek yok. Onun kaprisini havasını da çekemem hiç valla. Odama yöneldim zaten o arabadan inince. Sonuçta ne kadar süreceğini bilmediğim bi Urfa tatili(!) beni bekliyordu.
  Odaya girmemle gördüğüm manzarayla ufak çaplı bi kalp krizi geçirdim.
Aboo odaya bak. Top atık gibi her yer her yerde. Ben bu odanın altından siksen kalkamam  bu arada. Ne ara bu kadar dağıldı ya. Doğru dürüst odada bile durmuyorum. Cinlerim dağıtıyor kesin yoksa başka bi açıklama olamaz bu kadarına.

EYLÜLHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin