EYLÜL

6

"1 şartla kabul ederim"  sesi duyuldu arkamdan.

  'ne' dercesine suratına baktım.
"Çıkışta beni sınıfında bekle" dedi.
"olmaz çıkışta işim var". Boracıkla buluşcaz sonuçta ekersem bozuşuruz.
"o zaman bana borçlu kalırsın" dedi bakışlarını tekrar telefonuna döndürürken. Borç almaktan ve borçlu kalmaktan nefret ediyorum.
"çok uzun sürmezse tamam"
Dudağının bi kenarı kırılırken
" Merak etme, çıkışta görüşürüz" göz kırpıp gitti. Arkadaşlar paspas getirin az önce eridim de.
  Arkasından bakakaldım. Beni bi kolun omzuma atılması kendime getirdi.
"Ağzını kapa salyaların akıyor" diyen Mert'e döndüm ve böğrüne bi yumruk attım.
"yuh be kızım dana gücü var sende. Söktün lan böğrümü" diye karnını tutarken "Daha bu hiçbir şey" dedim kollarımı önümde bağlarken.
"tamam abla tamam sakin ol" dedi iki elini teslim olurcasına kardırırken.
Ardından "Batuyla ne konuşuyordunuz?" diye sordu.
"Hiç" dedim omzumu silkerek.
"O çocuğa dikkat et" dedi çenemi elleriyle kaldırıp bakışlarımızı birbirine sabitleyek.
" Neden de?" ne yapabilir ki?
"olsun ben seni uyarıyım da."
"ne yaptı yani ne yapabilir?"
" Boşver ama uzak dursan ondan iyi olur. Hadi sınıfa götürim ben seni"
Omuz silkip sınıfa doğru yürümeye başladık.
...

Biz Melikeyle aynı sınıftaydık ama Mert karşı sınıftaydı.

  Sınıfa girince Melikeyi durgun görünce hemen yanına gidip nolduğunu sordu. Bende o ora gidince sırama geçtim ama kulağımda ordaydı.
"Prenses noldu sana niye durgunsun?"
  "hiç" dedi Melike de.
  Farklı bi sesin "Dayak yemekten son dakka kurtuldu" dediğini duydum. o kişiye döndüğümde Melike'yi sıkıştıran kız olduğunu gördüm. Mert onun üzerine yürürken bi anda ayaklanıp Mert'in kolunu tutarak
"bırak uğraştığına değmez. O zaten yeterince korktu fazlasına gerek yok" Mert sorar gözlerle bana bakarken "Bakma öyle bi şey yok ortada. Ayrıca Gitsene olum sen dersine zil çaldi zil" dedim bileğime saat varmış gibi vurarak.
  İşaret parmağını sallayarak " Görüşcez sizinle" deyip gitti. He he görüşürüz.

...

Of son derse girmiştik ve benim kalbim depar atıyordu resmen. Ağzımdan çıkmak üzere.
Bunun yanında Mert'in dedikleri de kafamı çok bulandırıyor ammaa ben arlanmaz, laftan anlamaz olduğum için tabiki çıkışta gidicem. Tek derdim inşallah Borayla olan buluşmamıza yetişebilirim. Yoksa helvam hepinize afiyet olsun.
Bu düşünceler içinde yüzerken zilin o tiz sesi duyuldu. Abi kolej molej diye kakalıyorlar da millete, benim eski kıytırık kenar mahalle okulumun zili bile daha elitti bu ne aq.
 
Herneyse herkes çıkınca. Melike Bana dönüp "gelmiyor musun?" dedi
"yok bi arkadaşımla buluşcam. Cihan beyin haberi var" dedim sonuçta var yani.  " İyi peki görüşürüz evde" deyip çıktı. Bende yarimi bi sırada oturmuş beklemeye koyuldum.

...

Yaklaşık bi 10 dk sonra elleri cebinde kapıdan gözüktü.
"Ee leydim burda olduğuna göre şartımı kabul etmişsin" dedi sırıtarak. Ay bi pezevenk vibe almaya başladım bu çocuktan. Neyse ki düzgün insan sevmiyorum. Mutlaka kalbimi kıracak bi potansiyeli olması lazım hep öylesi bulur da beni.
  "salak mısın? Bildiğin soruyu ne soruyon çocum sen?" dedim göz devirip. Bak bak havalara gel
  "tamam hadi spor salonuna gidiyoruz takip et beni" dedi ve çıktı sınıftan.
"Napcaz orda ya" dedim peşindem koştururken.
"sürprise" neyin gizemini yaratıyon aq.

...

3 kat inip sonunda - 1. Kata geldiğimizde salonun anahtarını cebinden çıkartıp kapıyı açtı.
"çantanı bırak şura paspasları al ve başla" dedi tribüne oturup.
  "ne!?" dedim.
"ne ne kızım başla işte önce basket sahasını sonra da soyunma kabinlerini paspaslıcaksın eğer hemen başlamazsan babacığın kızar" dedi alayla.
"ne diyorsun sen be altı üstü bi soru çözdün saha temizletmek ne dalga mı geçiyorsun sen benimle?"
Ayağa kalkıp üzerime gelmeye başlayınca "Kızım sen demedin mi teşekkür etmek istiyorum diye al işte sana fırsat benim cezamı çekerek teşekkür etmiş olcaksın işte bana . Bak zaman akıyor ve anahtarlar bende" deyip elinde ki anahtarları salladı gözümün önünde.
"Kapıyı mı kitledin bide ruh hastası" dediğimde omuz silkip kalktığı yere geri yerleşti.