|10|

810 101 93
                                    

Hızla dudaklarını birleştirdi. Açlıkla birbirlerini öpüyorlardı. Minho herkese onun gibi bir meleğe sahip olduğunu kanıtlamak istiyordu. Onun sevgisinin ve ruhunun sahibi olduğunu göstermek istiyordu. Onun herkesten farklı olduğunu ve onun yerine kimsenin geçmeyeceğini, geçemeyeceğini kanıtlamak istiyordu. Ona bu duyguları dili ile değil bedeni ve hisleri ile kanıtlamak istiyordu. Başırılı olmuştu da. Karşısındaki çocuk onun hislerini anlamıştı.

Jisung ona ulaşamamanın verdiği rahatsızlıkla sızladı ve hızla büyüğünün kucağına oturdu. Minho bir elini onun yanağına koyarken diğerini beline yerleştirdi. Jisung açlıkla inliyor ve büyüğünün dudaklarını ısırıyordu. Minho aklına gelen şeyle hızla geri çekildi. Canlı yayını kapatmak için elini klavyeye uzattı. Jisung hızla elini tuttu ve belini kıvırarak ona sürtündü. İhtiyaçla inledi, hızlı nefesleri ve çatallaşmış sesi ile konuştu.

"Görsünler. Senin kimi istediğini görsünler."

Minho ellerini onun kalçasına yerleştirdi ve kendine bastırdı. Hareketlerini hızlandırdı ve başını geriye attı. Jisung hızla ellerini büyüğünün boynuna doladı ve iyice kendine çekerek inledi. Minho elini klavyeye uzattı ve seslerinin izleyicilere gitmesini engelledi. Onun güzel inlemelerini kendisinden başkasının duymasını istemiyordu. Minho hızla knu tutup kalktı ve onu koltuğa oturttu.

"Sana duymalarını, görmelerini, hayal etmelerini istemiyorum. Sadece bana özel kalmalısın."

Jisung duyduğu şeyler ile onu kendine çekip daha sert öpüşmeye başladı. İstediği şey olmuştu. Artık Minho'nun hayatına girmişti. Aklı, kalbi, bedeni ve yatağı artık Jisung'un olmuştu. Jisung yerinde doğruldu ve yayını kapattı. Minho yaptığı şey ile gülümsedi ve hızla maskesini çıkarıp attı. Jisung'a aynısını yaptı. Kısılmış gözlerine bakıp iç çekti.

"Seni bunca zaman nasıl fark etmem?"

Bir elini beline diğerini de kalçasına yerleştirip koltuktan kaldırdı ve yatağa adımladı. Onu yatağa bıraktığında Jisung belini yavaşça düzeltti ve ondan uzaklaşan Minho'nun kolyesini tutup çekti.

"İzleyiciler bizi hayal ederek kendilerini çekiyorlar, biliyorsun değil mi?"

"Kapa çeneni."

Minho hızla dudaklarına yapıştı. Biliyordu. Şuan altında çırpınan güzelliğin şuan başkalarının hayallerini süslediğini biliyordu. Hızla altındaki şortu indirdi. Gördü şeyle memnun şekilde kesik bir hava verdi.

"İç çamaşırı giymeyecek kadar cesur musun yoks-"

"Sizi tanıyorum Bay Lee. Aç bir bebeği doyuracağınızı biliyorum."

Jisung gerçekten onu tanıyordu. Minho güldü ve yataktan kalktı. Jisung gömleğini çıkartırken o da kemerini açıyordu.

"Ağzını aç ki seni besleyeyim bebeğim."

Jisung kırmızı dudaklarını araladı ve Minho'ya baktı. Kararmış gözleri, hızlı nefesleri ve şişmiş penisi ile ürkütücü görünüyordu. Jisung oldukça açtı ve bu görüntü hoşuna gidiyordu ama ondna başka biri bunu görse - ki asla böyle bir şey istemiyordu- korkudan titreyeceği kesindi. Jisung'ta titreyecekti ama korkudan değil, zevkten.

Jisung ağzına aldığı penisin başını hafifçe emdi. Minho'nun penisi bu görüntü ve hissettiği sıcak delik ile büyüyordu. Karşısındaki çocuk onun gözlerinin içine ihtiyaçla bakmış, penisin emerken sakin kalmak onun için çok zordu. Hafifçe eğildi ve kasılıp gevşeyen ıslak deliği okşadı. Jisung ağzındaki şişlik ile boğuk bir şekilde inledi. Kasılıp gevşiyen pembe delik Minho'yu daha da sabırsızlıklaştıruyordu. Yavaşça ağzından çıktı ve dudakları ve çenesi ıslanmış çocuğa baktı. Jisung elinin tersi ile dudaklarını sildi ve ondan gelecek hamleyi bekledi.

Minho hızlı hareketlerle küçüğünün bacak arasına geçti ve ona yukarıdan baktı. Zevk ile büktüğü bele, zevkle kısılmış gözlere ve kızarmış yanaklara, dağınık saçlara ve ihtiyaç içinde, ona yalvaran deliğe baktı. Esmer tenini süsleyen benleri, hassasiyeti yüzünden şişmiş pembe göğüs uçları ve diğer herşeyi ile ona bakıyordu. Minho hızla kendini konumladı ve beklemeden içeri girdi. Onu karşılayan sıcak ve dar delik ile derince inledi. Tavana bakarak bağırdı.

"Siktiğimin dünyasında ki en güzel şey sensin."

Jisung ise aniden hissettiği doluluk ile nefessiz bir şekilde inliyordu. Minho korsenin üzerindeki tutuşunu sertleştirdi ve hızla girmeye başladı. İkiside nefes alamıyordu. Nefes bile almadan aralıksız şekilde birbirlerinin adını sayıklıyorlardı. Minho onun güzelliğini ve onu sevdiğini dile getirirken, Jisung durmamasını ve onun gibi sevgisini dile getiriyordu. Jisung aldığı zevkle titremeye başladığında Minho elini küçüğünün boğazına dayadı ve alayla sordu.

"Titriyor musun? Şu vücuduna bak. Zevkle sarsılıyor. Benden başkası sana bunu veremez Jisung. Benden başkası bu deliği beceremez. Duydun mu beni?"

Jisung minik birer pati gibi kaldırdığı elleri ile tutunacak bir yrer ararken başı ile hızlıca onayladı. Sesi de titriyor ve kekekiyordu.

" E-evet efend-dim. Ah! "

Jisung şimdiden iki kere boşalmıştı. Karşısındaki adam ise yüzündeki tehlikeli gülümseme ile ona bakmış, asla hızı düşmeyen hareketlerine daha da hız katmıştı.

ㅅㅅㅅㅅㅅㅅㅅㅅㅅㅅㅅㅅㅅㅅㅅㅅㅅㅅㅅ

Bu bölümde ne böyle? Kendimi geliştirmiş gibi hissediyorum. Smutlarımı pek güzel bulmazdım -her zamanki gibi - ama bu sefer beğendim. Umarım sizde beğenmişsinizdir. Birşey fark ettim. Kitap şimdiden 10 bölüm oldu ama şöyle bir sıkıntı var. Kitap içindeki zamana göre daha sadece 2 gün geçti. Ah sanırım biraz zaman atlatmam gerekecek.

Bu arada çok sevdiğim bir yazardan kitabın güzel olduğunu ve beğendiğine dair yorum oldum. Çok mutlu oldum. miraydelfin çok teşekkür ederim. Neyse daha fazla konuşmak istemiyorum çünkü uyumam gerek. Sabah uyandığınızda sürpriz olarak karşınıza bu bölüm çıkacak. Umarım severek okursunuz.

Sizleri seviyorum! Kendinize iyi bakın! 🏳️‍🌈

Finifugal - MİNSUNGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin