(Medyadaki şarkı, bölümde geçecektir. Bölüme başlamadan önce şarkının 01.31 dakikasına kadar dinlerseniz, çok daha iyi olacağını umuyorum.)
༺ 𒆜 ༻
"Senin kalbindeki görüntümü bedeli ne olursa olsun değiştirmeyi çok isterdim."
-FTISLAND, Always.
༺ 𒆜 ༻
Üniversitenin üçüncü yılındaydık. Jeongguk ile aramız gayet iyi olduğu bir dönemdi. Ondan deliler gibi hoşlanıyordum.
"Üzgünüm, bugünkü ders erkene alınmış ve ben derse yetişme endişesiyle sana mesaj atmayı unuttum. Gerçekten çok üzgünüm, çok mu bekledin beni? Buluşma saatinin üzerinden 25 dakika geçmiş-"
Jeongguk'un gülüşüyle duraksadım.
"Sakin ol, buradayım ben ve gecikmen sorun değil." Karşımda bana bakarak gülen Jeongguk'a kaşlarımı çatarken, neden güldüğünü anlamaya çalışıyordum. Bunu fark etmiş olacak ki, açıkladı.
"Üzgün olduğun, az önce hızlı konuşmandan ve dağılmış saçlarından belli oluyor. Gülmek istemezdim ama az önceki halin hem çok komik, hem de çok tatlı duruyordu gerçekten." Gülmeye devam ederken, yüzümde bir gülümseme hakim oldu. Ellerim saçlarıma gitti ve dağınık halimden kurtulmak için düzeltmeye çalıştım. Jeongguk, beni izlemeye devam ederken, biraz çekingen bir tavırla sordum.
"Sinemaya gidecektik, filmin saati gecikti mi acaba?" Jeongguk, kafasını aşağı yukarı sallarken, diğer yandan konuştu.
"Bir sonraki gösterim 2 saat sonra, istersen ona gidelim. Ya da başka bir film de seçebiliriz."
İtiraz ettim hemen, bugün film izleyecek halim yoktu cidden.
"Yok, sonra da gidebiliriz sorun değil."
Jeongguk, düşünür gibi yaptı.
"O halde başka ne yapabiliriz?" diye mırıldandığında, aslında onunla uzun zamandır konuşmak istediğim konu aklıma geldi ve boğazımı temizleyerek ona baktım.
"Jeongguk, aslında biraz konuşsak iyi olur." Kaşları çatıldı ve endişeli bir ifade yer edindi suratında.
"Olur da, iyi misin sen? Bir şey mi oldu yoksa?"
Evet, aslında uzun zamandır canımı sıkan bir şey vardı. O da, okulda Jeongguk'un yanına gittiğim veya Jeongguk'un benim yanıma geldiği zamanlarda, arkamızdan okulun büyük bir kısmının iğrenç konuşmalarıydı. Ağıza alınmayan lafları, bana sıfat olarak kullanmaları sinirlerimi bozuyordu. Ağızlarının paylarını vermeye çalışıyordum çoğu zaman ama bu durum giderek arttığında, onlarla baş etmem de daha zor bir hale gelmişti.
Az ötede bir bank gördüğümde, Jeongguk'a orayı işaret edip konuştum.
"Oturalım mı?" Olayı anlamaya çalışır gibi bir hali vardı, kafasını sallayarak onay verdi ve banka doğru yürümeye başladı. Hemen yanında yürüyordum. Banka oturduğunda, ben de yanına oturdum. Jeongguk bana baktığında, konuşmamı beklediğini anlamış ve yutkunduktan sonra konuşmaya başlamıştım.
"Jeongguk, aslında bu durum uzun zamandır var. İlk zamanlarda görmezden veya duymamazlıktan geliyordum ama gerçekten canımı sıkmaya başladı."
"Kim? Kim canını sıktı?" İlkin sinirlense de, sonrasında aniden ruh hali değişti ve dudakları titredi.
"Yoksa ben mi? Ben mi canını sıkıyorum? Sıkıldın mı benden?" Sona doğru sesi kısılırken, dumura uğradım, hızla reddettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐑𝐞𝐦𝐞𝐦𝐛𝐞𝐫 𝐭𝐨 𝐑𝐞𝐦𝐞𝐦𝐛𝐞𝐫 𝐦𝐞「 JJK 」
FanfictionJeongguk, Hye Rin'i ölen sevgilisinin yerine koydu ve bu sefer canavara yenilmeyecekti. Aynalar, korkumu yansıtır. Titriyor dizlerim, Gerçeğim sanrıdır. -Olumsuz davranışlar içermektedir.-