Ozan araba evlerinin kapısında durduğunda uykudan mahrum kalmış gözlerini araladı. Her ne kadar uyumak istese de annesi ayrı kaldıkları bu kısa sürede epey özlemişti. Buraya gelmeden önce teyzesinin evine uğrayıp onu da almışlardı.
Arabanın ön koltuğunda oturan Batuhan inip arka kapıyı açtı ve Ozan'ın inmesine yardımcı oldu. Ozan tekerlekli sandalyeye yerleştikten sonra anneannesinin ve teyzesinin inmesini beklediler. Hepsi arabadan indiğinde şoför arabayı park etmek için uygun bir yer aramaya gitti.
Emine kapıya yönelip kapı çalmak için tokmağa yöneldi. Kapı ufak bir gıcırtıyla açılınca bakışlarında ki tedirginliği saklamaya çalıştı. Kimse Kenan'ın nasıl tutuklandığını bilmiyordu. Arkasına bakmadan kapıdan içeriye girdi. El yordamıyla ışıkları açtığında görünürde kimse yoktu. İçeriye, yemek bölümüne doğru ilerledi. Evin kasvetli ve sessiz havasını topuklu ayakkabılarının çıkardığı ses bozuyordu. Yemek masası görüş açısına girdiğine güzel bir sofra onu karşıladı. Ozan ve diğerleri girişte bekliyordu. Masanın özenle hazırlanmış ve bozulmamış olması ablasının sürpriz yapacağını düşünmesine sebep oldu. İçten içe başına kötü bir şey geldiğini biliyor gibiydi ama bunu kabul etmek istemiyordu. Bu sefer adımlarını başka yöne çevirdi ve merdivenleri çıkmaya başladı. Her adımda kalbi daha hızlı atıyordu. İçinden geçen felaket senaryolarının gerçek olmaması için dua ederken odanın kapısına ulaştı sonuna kadar açık olan kapıdan içeriye girdiğinde durup etrafına baktı.
"Emine, neredesiniz? neler oluyor?" Annesinin gür çıkan sesi irkilmesine neden oldu. Ama hemen kendini toplayıp,
"Biraz sonra geliyorum!" diye cevap verdi. Odanın ortasına doğru ilerlediğinde yerdeki halı dikkatini çekti. Kat kat olmuş ve bozulmuştu. Ablasının evi daha yeni düzenlediğini ve buraya Ozan gelene kadar girmeyeceğini biliyordu. Halının yanına gelip yere çömeldi. İşte o anda yerdeki ufak, kırmızı damlaları gördü. Kalbi küt küt atarken korku bütün vücudunu esir almıştı. Elini uzatıp yerdeki ufak noktalara dokunmak istiyordu. Dokunup onların kan olmadığını anlamak ve rahatlamak. Ama ya gerçekse diye düşünmek dona kalmasına sebep oldu. Elini uzattı titreyen parmaklarıyla yere dokundu ve hissetti. Pıhtılaşmış ve donmak üzere olan kanın parmaklarında bıraktığı his gözyaşlarının akmasına neden oldu. Ve dudaklarının arasından feryat eden çığlığa engel olamadı.Gerçekliğinden korktuğumuz şeyler bize hep acı verir. Olmasını istemediğimiz, dokununca anlayacağımız ama inanmak istemediğimiz gerçekler bizi her zaman kahreder. İçimizi öyle bir dağlar ki unutamazsın, bir an bile aklından çıkmaz. Kalbindeki yara kanar kanar ve göz yaşların akar. Gözyaşları kalbimizdeki yaranın acısını dışarıya atma biçimidir. Kalbin kanar ama görünen tek şey gözyaşındır. İçindeki acı bağırır, çığlık atar ben buradayım diye. O acıyı dindirecek merhem gelene kadar da orda kalır. Hiçbir yere gitmez. Her acı arkasında bir iz bırakır. Çoğu zaman bunu görmeyiz ama kalbimiz, içimiz izlerle doludur. Bize acı çektiren her bir yaranın iziyle.
Ozanın kalbinde yeni bir yara daha açıldı. Kanamaya devam eden yaraları yetmezmiş gibi yeni bir yara daha açıldı kalbinde. Ozanın yaraları iz bırakmıyordu. Çünkü onun yaraları kapanmıyordu. Tam iyileşmek üzereyken bir darbe daha alıyordu. O yüzden onun gözlerinde hep gözyaşı olurdu. Dinmezdi acıları. Kapanmazdı yarları. Akar dururdu gözyaşları. İnsanlara sorsan ona güçsüz derlerdi. Göz yaşı onlar için güçsüzlüğü simgelerdi çünkü. Toplum gözyaşını zayıflık olarak empoze derdi.
Ozan da uzun bir süre buna maruz kaldı. Erkekler ağlamaz baskısına. İnsan düşünmekten bu kadar aciz bir varlıktı işte. İnsanın doğasında ağlamak olduğunu anlamazlardı. Hepimiz ağlayarak gözlerimizi açmadık mı dünyaya. Öyleyse nerden çıktı bu baskı?
Düşünülenin aksine ağlayan insan güçsüz değildir. Ağlamak insanı güçlü yapan bir eylemdir. Ağlamak içine içine kanayan yarayı dışarı akıtmaktır. İçindekini atamayan insan da güçlü olup yeni bir başlangıç yapamaz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beyaz, Ruhsuz Bir Tavan
Fiksi Remaja"çünkü hayat her şeye rağmen gülümseyebilenlere güzeldi." Hayat sana kötü davrandığında yapman gereken şey bellidir. Savaşmak. Nefise evladını canı pahasına korumaya çalışan bir anne. peki bu korumacı tavırları ne kadar ileriye gidebilir? evladı...