and I fell in love with you シ playlist
another love
it will rain
bohemian rhapsody
good old-fashioned lover boy
arcade
runaway
as the world caves in
wellerman
freaks
call your name
red swan
always forever
i cant handle change
nobody
YKWIM?
when will i see you again
the one that got away
locked out of heaven
i bet on losing dogs
love story
dark paraside
this side of paraside
shes a lady
young
im not angry anymore
bored
mr. loverman
i hear a shmphony
daddy issuesBu playlistin spotify linkini profilimde paylaşacağım isteyen bakabilirr^^
---
Gözlerimi hızla açtım ve yattığım yerden doğruldum.
Rüyamda gördüğüm anıyı unutmak için etrafıma bakındım. Karşımda gördüğüm yüz beni şaşırtmamıştı.
"Mikasa? Senin için çok endişelendim." benden 1 yaş büyük kuzenim Levi. "İyi misin?"
Sahi en son ne oluyordu?
"En son ne oldu?" diye mırıldandım hafifçe. Boğazım kurumuştu.
Levi sürahiden bir bardak su doldurup bana uzatırken karşımda ki sandalyeye oturdu.
"Panik atak geçirmişsin. Arminler sen fenalaşınca hemen revire getirmişler, sonra bana haber verdiler ama teyzemler endişelenmesin diye onlara haber vermedim henüz-" ellerimi önünde sallayarak bağırdım. "VERME ZATEN!"
"Sen iyi olduğuna emin misin gerçekten? Bir anda panik atak geçirecek kadar ne oldu son zamanlarda? Bana anlatmıyorsun." yüzünü yüzüme yaklaştırdı ve kuşkuyla bakmaya başladı.
"Ah! Tamam anlatacağım." diyerek hala koluma bağlı az kalan serumu düzelttim. "Ben zamanda yolculuk yaptım..."
"LAN!" Levi şokla bana bakarken elimle susması için ağzını kapattım. "SUSSANA BE ADAM!"
"Zamanda yolculuk yapacak kadar ne olmuş olabilir gelecekte?"
Derin bir nefes aldım.
En kötü şeylerden biri olmuştu.
"Eren yarın gece intihar edecek Levi. Onun için zamanı geriye sardım."
"NE?!" Levi yine bağırırken yerimde zıpladım. "YA YETER BAĞIRMA ARTIK YEMİN EDİYORUM GÖTÜNÜ TEKMELERİM SENİN!"
Gözlerimi Levi'a diktim ve sırıttım. "Bakma bana öyle, kendime dikkat edeceğim." Ardından kolumda ki serumu çıkartıp ayağa kalktım.
Bir de sendelemeseydim süper olurdu...
Levi kolumdan tutup dengemi sağlamam konusunda yardımcı oldu ve beraber revirden çıktık.
Ders saati olduğundan okul sessizdi. Levi sınıfa çıkması gerektiğini söyledi ve beni kantine bırakıp üst kata çıktı.
Ben kantin masalarında otururken duyduğum adım seslerine döndüm.
İnanamıyorum.
Eren nefes nefese bir şekilde etrafına bakınıyordu. Yavaşça ayağa kalktım ve ona doğru birkaç adım attım. Aynı o gece ki gibi bana döndü ve gözlerime baktı. İnanamayarak ona ilerlerken bana doğru koşmaya başladı.
Kolları bir anda belimi sıkıca sararken hala rüya gördüğümü düşünüyordum.
Kabustan kopan toz pembe hayal parçası gibi bir rüya.
O hala bana sıkıca sarılırken zil çaldı. Sasha, Armin, Connie, Jean, Marco, Reiner, Bertholdt... Hepsi yanımızdaydı. Ben hala boş gözlerle duvara bakarken boğazım düğümlendi, burnum sızlamaya başladı.
Eren kan kokmuyordu... Eren kendisi gibi kokuyordu, kokusunu özlemiştim.
Eren benden ayrıldı ve donuk yüzüme endişeyle bakmaya başladı.
"Mikasa iyi misin?"
İnanır mısın seni canlı görünce iyi oldum.
Hafifçe başımı olumlu anlamda salladım ve gülümsedim.
"Reiner beni aradı ve öldüğünü söyledi?!" Reiner'a döndüm ve hafif tebessüm ettim.
Ellerimi kaldırıp Eren'e dokunmaya başladım. Herkes bize gülerken ben de güldüm.
Gerçekti.
Yaşıyordu.
Ölmemişti.
Bu bir rüya değildi.
---
Kitabı yazarken size duygularımı da aktarmaya çalışıyorum, başarılı oluyorumdur umarım ğwlwğwşqğsğçleptködş

ŞİMDİ OKUDUĞUN
ᴀɴᴅ ɪ ғᴇʟʟ ɪɴ ʟᴏᴠᴇ ᴡɪᴛʜ ʏᴏᴜ¨*:·ᴇʀᴇᴍɪᴋᴀ
أدب الهواة⎋ "Seni kurtaracağım Eren." Mikasa, sevdiği çocuğu intihardan vazgeçirebilmek için zamanda yolculuk yapar ancak bir döngünün içinde olduklarının farkında değildir.