Herşeyin Başladığı Yer 1/15

2.6K 173 313
                                    

Karanlık bir odada gözlerin, ağzın, bileklerin ve ayakların bağlı, üşümekten titrerken yağan yağmurun sesi ile birinin seni kurtarmasını umarken kapının hızla açıldığını duydun. Yavaşça bilincin günlerdir aç ve susuz olduğundan kayboluyordu. Sesli bir şekilde yanına yaklaştı ve hızlıca gözlerini ve ağzını açmaya çalıştı. Gözlerini zar zor açtın, bulanıktı ama karşıdan ki adamın büyük kırmızı kanatları olduğunu görebiliryordun. Konuşmaya başladı.

"Hey, baygın mısın?"
"Seni burdan kurtarmaya geldim."
" Herşey düzelecek"

Ipleri çözdükten sonra elleri ile yüzünü tuttu, kaşın patlamıştı, zar zor olasa da suratını hatırlıyordun.
Seni sırtından ve bacaklarından kaldırarak kucağına aldı ve pis harabeden çıkardı.

Gözlerini açtığında hastanenin büyük camlarından ışık gözlerini acıtacak şekilde geliyordu. Gözlerini kısarak kolunla engellemeye çalıştın. Odaya dikkatli baktığında kimse yoktu.

Odaya hemşire ve Kahramanlar girdiğinde yatakta doğruldun.

All Might: Şuan iyi misin genç Merida?

Kafanı evet anlamında salladın, babanı merak ediyordun.

M: Babam, o nerde?

Karşındaki iki öğretmen ve kahramanın yüzü düştü, birşeyler olmuştu. Eraser Head konuştu diğer adıyla Aizawa sensei.

Aizawa Sensei: Şuan yoğun bakımda, seni kurtarmak için geldiğimizde ağır yaralar aldı.

Merida: İyi mi? Onu görebilir miyim?
Aizawa Sensei: Olacak, şuan değil.

Yüzünü endişeli bir ifade sardı, kahramanlar dinlenmen için odadan çıkarken kapıda seni dikkatle inceleyen o kırmızı kanatlı adamı gördün, senin baktığını gördüğünde kafasını çevirdi, seni incelerken ciddi bir ifade vardı.

Birkaç gün hastanede kaldıktan sonra babanın durumu kötüleşti, o hastanede biraz daha kalması gerekiyordu, tek başına eve gittin. O gece uyuyamadın, annen ve baban ayrı olduğu için annen başka bir ülkede yaşıyordu, arasıra seni görmeye geliyor, ziyaret ediyordu. Ebeveynlerinin arası bozuk değildi ama evli olmamaları daha iyiydi.

Sabaha karşı hastaneden bir telefon geldi.

M: Evet?
/: Merida Russell ile mi görüşüyorum?
M: Benim.
/: Çok üzgünüz efendim, babanızı kaybettik.

Telefonu kapattın, olduğun yere çöktün ve gözyaşların ile yalnız başına kaldın.

Cenazede;

Cenaze'ye gelenlerin çoğu kahramandı, çoğu tanımadıkların insanlardı. Herkes iyi olmanı söylüyordu, kimseye aldırış etmedin. Annen cenazede eli omzunda babanın mezarına bakıyordu. Bir konuşma yapması lazımdı, herkes yağmur yağdığı için mezarlıktaki brandalı büyük bir alana geçtiler.

Yalnız başınaydın. Üstünün ıslanmasını dert etmedin, mezara bakmaktan başka bir şey yapamıyordun, kendini suçladın, senin yüzünden öldüğünü düşündün.
Dizlerin yere çöktü, hıçkırıkların devam etti, yağmur şiddetle yağarken mezarın karşısında diz çökmüş şekilde ağlıyordun, değişen bir şey olmayacaktı. Seni uzaktan izleyen yabancı yanına koşarak gelene kadar.

?: Hey.

Seni tuttu, elleri ile yanaklarını tuttu, seni kurtaran kahramandı, kırmızı büyük kanatları olan.

Şaşkın bir ifade ile yüzüne bakıyordu, ağlamaktan yanan yanaklarını yumuşak elleri ile tutuyordu. Kollarını boynuna sardın ve ona sarıldın. Burnunu omzuna bastırırken bir yandan hıçkırıklarını durdurmamaya çalışıyordun. Kolları ile seni sardı.

Hawks X OkuyucuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin