t w o

1.4K 173 131
                                    

Bang Christopher Chan

Çok düşündüm. Bu tıkıldığım dört duvar arasında oldukça fazla düşündüm. Düşünecek çok vaktim olmuştu zaten. Çoğu mantıksız gelmişti, ama durmamam gerek gibi hissediyordum. Pes edemezdim.

Aklıma doluşturduğum düşünceler arasında bir tane mantıklı -değil- olan vardı ve bunun için dışarıdan yardım almam gerekiyordu.

Dün, zar zor hatırlayabildiğim numarayı tuşlamıştım. Konuşmamız süre kısıtlaması dolayısıyla kısa sürmüştü ve karşı taraftan net bir geri dönüş alamamıştım. Ama onlara güvenmek istiyordum; beni, bizi yarı yolda bırakamazlardı.

Demir kapıya anahtar geçirildiğini çıkan sesten anladığımda oturduğum yerde dikleştim. Gardiyan kapıyı açıp düz bir tonda suratıma baktı. "Ziyaretçilerin var Bang."

Yatağımdan kalkıp gardiyanın yanına doğru ilerledim. Kapıdan çıkmaya yeltendiğim an bileklerime kelepçeyi geçirmişti. Gülerek "Bir yere gittiğim yok, merak etme." dedim. Bir tepki vermedi.

Beni kolumdan tutup sertçe önüne doğru ittirdi. İlerlemeye başladık. Ziyaretçilerle konuşmamız için ayrılmış ufak odaya geldiğimizde gardiyan "Şanslı adammışsın." dedi. "Gelen her kimlerse seni görmek için bayağı çabaladılar."

"Siz de izin vermemek için bayağı çabaladınız galiba."

Bir şey demedi ve kapıyı açtı. Beni içeri ittirip kendisi de içeri girdi. O köşede beklerken ben de masada oturan Yeonjun ve Soobin'in karşısına oturdum. Gelmişlerdi.

Gülümserken "Hoş geldiniz." dedim. Böyle bir ortamda bir sohbet başlatmak için uygun bir cümle gibi gözükmüyordu. Ama bozuntuya vermediler.

"Selam." dedi Yeonjun.

Ardından Soobin devam etti. "Bize sadece beş dakika verdiler. O yüzden ne söylemek istiyorsan çabuk söyle Chan. Fazla vaktimiz yok."

Birkaç sahte öksürük sonrası kurumuş boğazımı temizledim. Masada onlara doğru eğildiğimde onlar da beni taklit ederek eğilmişlerdi. "Bir fikrim var." dedim. "Arınma'ya iki buçuk ay kaldı-" diye devam edecektim ki Soobin lafımı bölüp beni düzeltti. "Bir ay kaldı aslında."

"Her neyse. Bir ay." diyerek devam ettim. Bu rutubetli duvarlar arasında geçirdiğim süre boyunca zaman algımı yitirmiştim. Lafı fazla uzatmadan asıl konuya geçmeye karar verdim.

Bunu nasıl açıklayacağım hakkında en ufak bir fikrim yoktu ama bir şekilde söylemek zorundaydım. "Bir isyan başlatmayı hedefliyorum."

"Ne?" demişlerdi hep bir ağızdan. Kaşları çatık suratlarında bir şok ifadesi vardı.

Soobin kafasını hızla iki yana sallarken "Bir dakika bir dakika," dedi. "Ne?"

Yeonjun da ona katıldı. "Chan, seni severim falan ama saçmalama istersen."

"Saçmalamıyorum." dedim ikisini de susturarak. "Sadece... biliyorum çok mantıksız, ama sadece denemenizi istiyorum. Lütfen. Siz de bu sistemden memnun değilsiniz biliyorum. Bana yardım edin, lütfen."

The Purge: FOREVER || SKZ × ITZYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin