Hakan'ı üst üste aramama rağmen herhangi bir şekilde dönüş yapmamıştı. En sonunda sıkılmış olucak ki bir mesajla ısrarıma son verdi.
hakan: işim çıktı.
Dalga geçiyordu sanki. Bana teklifi sunan oydu. Ancak planları değişince hiç haber vermeye bile tenezzül etmeden öylece silip atmıştı beni.
Dudak etlerimi hınç alır gibi koparırken aklıma sabahki çocuk geldi.
Cam parçaları üzerinde yarası bile olmadan gülen bir siluet.
Adını söylememişti. Yüzünü bile yeni görmeme rağmen düşününce yarım yamalak hatırlayabilmiştim.
Daha önce görmediğim bir siması vardı okulda. Ya benim dikkatsizliğimden dolayıdı ya da yeni gelmişti.
Forması bile yoktu. Muhtemelen oraya girip çıkan keşlerden biriydi.
Aklımdan geçen onlarca ihtimali bir köşeye bırakıp avucumda sıktığım telefonu açtım.
Mesaj kutusuna girip 469'un üzerine bastım. Sabah attığım fotoğrafa anında yanıt vermişti ancak ben bakmaya gerek duymamıştım.
469: bu şimdi atılacak şey mi?
469: dersten çıkıyorum mk (09.26)
469: çişim var diyorum salmıyo beni zebani kılıklı (09.34)
469: kaçtım ben sınıfını söyle gelip alayım seni. (09.47)
469: eve geldin mi nihayet (16.30)
Mesajlarına gülüp evet yazdım sadece.
Cidden beni gelip alsaydı napabilirdiki?
Genelde böyle iddialı konuşmaların arkasında içine kapanık bön bön bakan tipler yatardı. Elini bile tutmaya çekinen aciz varlıklar. Güldüm düşündüğüm şeye. Belki de bu konuda olan güvenimi kendi tecrübeme borçluydum. Aynı boktum işte.
O acizlerden sadece biri.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Selam
Teen FictionOkul için tasarlanan bir uygulama. Gizli kimlikler, birbirlerini görmedikleri bir ortamda arsızca dönen sohbetler. Takma adlar arkasına saklanmış kimlikler ve dahası.. Sabahlara kadar konuştuğun kişiyle okuldayken yüz yüze geldiğinizde 'selam' bil...