12

45 4 3
                                    

"B şubesi sizsiniz değil mi?"yanıma gelen kızın sorusuna yayıldığım yerden kalkarken kafamı olumlu anlamda sallayarak cevap verdim.

"Hah, güzel. Beden hocası gelmiyormuş bugün. Zil çalana kadar okula girmediğiniz sürece bahçede serbestmişsiniz. Müdür yardımcısı dedi."

Kıza teşekkür edecektim ki kız lafını tamamlayıp arkasına bile bakmadan spor salonundan çıkmıştı.

Sahada voleybol oynayan üçlü grubuma baktım. Şimdi kalkıp, onlara haber vermek zorundaydım.

"Minji!"diye bağırdım. Tam bağırmak da denemezdi. Beni duyması için sesimi yükseltmiştim. Ve duymuştu.

"Ne oldu?"o da bana aynı şekilde bağırdığında elimle gelmesini işaret ettim.

"Bedenci yokmuş bugün. Sizin sınıfa da söyle."

"Sen nerden biliyorsun?"

"Vahiy indi Minji."dediğimde tek kaşını kaldırıp bana baktı.

Gülüp konuştum. "Nöbetçi öğrenci geldi. O söyledi."

Minji kafasını olumlu anlamda sallayıp, tribünlerde oturan sınıfına yöneldi.

Ben de sırtımı yasladığım duvarda gözlerimi kapatarak uyumaya çalışıyordum. Aslında uykum yoktu ama yapacak daha iyi bir işim yoktu.

"Dün uykunu alamadın mı?"soran tribünlerle sahayı ayıran fazla yüksek olmayan duvarın üzerine oturmuş Jung Hoseok'tu.

Gülümseyip kafamı olumsuz anlamda salladım.

"Yapacak daha iyi bir iş yok."

Bakışlarını sahanın yarısında voleybol oynayan kızlara çevirip, çenesiyle onları işaret etti.

"Kızlara katılmıyor musun?"

Yüzümü buruşturdum.

"İçerisinde top olan şeyler ilgimi çekmiyor."

Hoseok kıkırdayıp, duvarın üzerinden atlayıp, yanıma oturdu. Ben de bacaklarımı kendime çekip, ona biraz daha yer açtım. Sırtımı spor salonunun duvarına yaslamıştım.

"Öğle arasında yanına gelecektim ama yanınızda birisi olduğunu görünce rahatsız etmeyeyim dedim."

"Seongwha'yı diyorsun. O şey ya... Bizim Minji'nin kuzeni. Serserinin burada ilk senesi. Pek de arkadaş canlısı değil, arada yanımıza uğruyor. Çok önemli birisi değil yani."

Hoseok'un yüzüne rahatlamış bir ifade yayılırken, benim kaşlarım hafifçe çatılmıştı.

Beni kıskandığını anlayacak kadar romantik film izlemiş, kitap okumuştum.

Ama sorun şuydu.

Hoseok neden beni kıskanacaktı ki?
Bunun cevabını da biliyordum ancak bilmiyormuş gibi davranacaktım.

Çünkü böyle bir şey olmasına imkan yoktu.

"Daha iyisin değil mi?"

Kafamı olumlu anlamda salladım.

"Gayet iyiyim. Ama bir kere daha sorarsan bayılacağım."

"Aman aman! Daha bayılmak yok. Yarışma kaydımızı yaptım. Artık bayılamazsın."

Kaşlarım ilgiyle havaya kalktı.

"Yaptın mı kaydı?"

Hoseok kafasını olumlu anlamda salladı.

"İçimde bu yarışmayla ilgili çok olumlu şeyler var."

"Umarım bu sefer birinci olursun."

Hoseok'un kaşları çatıldı.

"Birinci oluruz. Ben değil, biz."diyerek beni düzelttiğinde gülmüştüm.

"Umarım birinci oluruz."

"Zaten bu dansla bizi birinci yapmazlarsa daha da katılmayacağım."

"O zaman umalım da, birinci olalım. Seninle dans etmek çok eğlenceli."

Az önce ne demiştim ben?

Hoseok yine gülümseyip, "Hislerimiz karşılıklı."dediğinde bir an duraksadım.

Bir an ikimizi sevgili olarak düşündüm. Olur muydu?

"Kim Bora! Voleybol! Çabuk!"Siyeon elindeki voleybol topunu bana atacakmış gibi tuttuğunda korkudan ne yapacağımı bilememiştim.

Atardı çünkü.

"Tamam ya! Ne tehdit ediyorsun?"

Dance With Me ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin