16

41 4 2
                                    

"Yoruldun mu?"

"İyiyim Hoseok. Bir kez daha baştan ala-"

"Hayır."

"Ama-"

"Hayır. Yemek söyledim. Yemek yiyeceğiz şimdi."

Hoseok lafları ağzıma tıkmış, bir kez daha pratik yapma isteğimi gayet açık bir şekilde reddetmişti.

Çantasından çıkarttığı havlulardan birisini benim enseme koyduğunda gülümsemiştim. Havlunun ucunu kaldırıp alnımdaki terleri hafifçe sildikten sonra kendi havlusunu eline almıştı.

Yarışmaya bir haftadan az kalmıştı. Koreografiyi tamamıyla ezberlemiştik. Var olan hatalarımız da gitsin diye her gün bir ya da, çok ısrar edersem ve Hoseok kabul ederse, iki kez tüm performansı tekrar ediyorduk.

"Başarabilecek miyiz?"dedim yere otururken. Hoseok da aynısını yapmış ve tam karşıma bağdaş kurmuştu.

"Tabii ki de. İki süper dansçı birleşmiş, daha ne olsun?"dediğinde kıkırdadım.

"Neredesin be yer cücesi?"diyerek kafasını salondan içeri uzatan kadını gördüğümde meraklı bakışlarla ona dönmüştüm.

Öğretmenlerden birisi değildi.

"Abla?"

"Hoseok?"

Tabii ya! Hoseok'un ablası, Chrystal, ya da Krystal, Soo Jung. Harika bir giyim markası sahibi, Hoseok'un iki ablasının küçük olanı.

Hoseok yerinden kalkma zahmetinde bulunmadığı için Krystal topuklularının zemine çarpışında çıkardığı sesi umursamadan yanımıza geldi.

Sahne yerden biraz yüksekti. Yani bizim oturur halimizle Krystal'in ayaktaki hali neredeyse eşit sayılırdı.

"Seni serseri! Telefonunu neden açmıyorsun? Kaç kere aradım seni!"Krystal yanımıza geldiği gibi Hoseok'un kulağını çekmiş, sinirle konuşmaya başlamıştı.

Ben ne yapacağımı şaşırmış halde karşımda olan şeyi izlerken Hoseok kendisini savunmaya başlamıştı. 

"Ya! Pratik yaparken sessize almıştım!"

"Önemli bir şey olmadığı sürece seni arıyor muyum? Hm? Soruma cevap ver cüce."

"Aramıyorsun abla."

"Demek ki önemli bir şey olmuş, değil mi Hoseok?"

Krystal sonunda Hoseok'un çabucak kızarmış kulağını bıraktığında Hoseok'un bir eli kulağındaydı.

"Ne oldu diye sormaya korkuyorum."

"Modellerim işi bıraktı."dedikten sonra bakışları beni bulmuştu. Beni baştan aşağı süzerken rahatsızca yerimde kıpırdanmıştım.

"Bunun için ne yapmamı bekliyorsun?"

Hoseok'un yüzü buruşmuş bir şekilde konuştuğunda Krystal göz devirmişti.

"Sana ve sersem arkadaşlarına ihtiyacım var."dedikten sonra gülümseyerek bana dönmüştü.

"Seni tanıyorum. Hoseok'un fotoğraflarını çıkarttırdığı kızsın. Sonunda sevgili oldunuz sanırım."

"Onu demeseydin iyiydi işte."Krystal yine soğuk bakışlarını Hoseok'a çevirdiğinde Hoseok ağzına hayali bri fermuar çekmişti.

Elimi uzatıp, konuştum.

"Kim Bora."derken gülümsemiştim. Kardeşine karşı canavar olan Krystal Jung, bana gülümsemişti.

O da elini uzatıp elimi sıktığında hala gülümsüyordu.

"Beni tanıyorsundur sanırım."hafifçe gülümseyip kafamı onaylar anlamda salladım.

"Güzel. Bora'cığım, arkadaşların vardır herhalde. Sadece bu cüceyle takılmıyorsundur, değil mi?"

Garipsesem de, cevap verdim. "Var."

"Hah, güzel. Onlar da senin gibi güzel mi?"

"Abla ne yapmaya çalışıyorsun ya?"

"Bak benim bal peteğim,"diye başladı sözüne Krystal sanki az önce Hoseok'un kulağını çeken o değilmiş gibi.

"Modellerim toplu bir şekilde işi bıraktılar ve benim yeni sezon için çekim yapmam gerek. Ajanstan yeni modeller istedim ama modellerin menajerleriyle konuşmaları gerekiyormuş falan bir ton laf söylediler. Ben de dedim ki 'Aa! Benim kardeşlerim var!' Jaehyun'u aradım. O senin aksine 7/24 telefon başında olduğu için o açtı, onunla konuştum. Ama biliyorsun, Jaehyun'un arkadaşları çok gevşek. Onları sevmiyorum. O yüzden sana ve arkadaşlarına ihtiyacım var."

Krystal'in konuşmasını ağzım açık bir şekilde dinlerken açık olan kapıdan Hoseok'un yemek sipariş ettiği restorantın kuryesi gözüktü.

"Yemek sipariş edilmiş?"

Dance With Me ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin