O korkuyla yataktan zıplayarak uyandım. Ama pek aldırış etmedim. Çünkü sık sık böyle rüyalar görüyorum. Ya da kabus demeli. Kahvaltı ettikten sonra okul için hazırlanmaya başladım. Evden çıkarken son kez aynaya baktım. Her zamanki gibiydim. Sıradan, aynı. Belkide alışmalıyım artık. Ben sıradan bir kızım. Ama en azından kendim gibiyim.
Okula gitmek için evden çıktığımda bir kez daha Umutlar'ın penceresine baktım. Her gün olduğu gibi. Birkez daha... Işte böyle hayatımın satırları. Değişen bir şey yok. En azından şimdilik.
Okula varınca sessizce yerime geçtim. Miray birden yanıma geldi.
"-Günaydın Kıvırcık! " dedi her zamanki coşkusuyla.
"-Günaydın."
Miray aynı zamanda sıra arkadaşım. Çok iyi de bir sırdaş.
"-Ne o? Canın bir şeye mi sıkıldı?"
"-Yoo. Hep aynı işte."
Tenefüse çıkınca her zamanki kalorifer yerimizi kaptık. Ona rüyamı anlattım. Genelde hep anlatırım zaten. O da sessizce beni dinler.
Çıkışta okul kapısında her zaman olduğu gibi kalabalık vardı. Kalabalığın arasından sıyrılmaya çalışırken bir elin omzuma değdiğini hissettim. Arkamı döndüğümde siyah kapşonlu birisinin hızla koştuğunu gördüm.
"-Hey! Bekler misin?!"
Bu kişiyi bulmam mümkün değildi. Ne de olsa 1000 kişilik okul.
Eve gittiğimde montumu asarken cebimden bir kağıt düştü. Kağıdı korkarak açtım. Işte şimdi çaresiz hissediyordum.
"Beni bulmak kolay değil. Aynı okuldayız ama. Bu bilgi sana yeter sanırım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RÜYA
Science FictionMerhaba. Benim adım Eylül. 16 yaşındayım. Hayatımdaki en büyük suçum sevmekti. Ya da ben öyle sanıyorum...